Mehmet Şevket Eygi cemaati uyardı
Abone olGülen cemaatini saray darbesi yapmakla eleştiren Mehmet Şevket Eygi, dershane savaşının kulislerini yazdı.
Hükümet-cemaat kavgasını ele alan Milli yazarı Mehmet
Şevket Eygi, saray darbesi yapmakla suçladığı cemaatin, enkazın
altında kalabileceği uyarısında bulundu.
Sahnede dershane savaşının olduğunu arkasında ise derin oyunların olduğunu yazan Eygi, bugünkü köşesinde dershane kulislerinde olduğunu düşündüğü güçleri tek tek sıraladı.
(...)ABD vardır, CIA vardır, İsrail ve MOSSAD vardır, AB vardır, Haçlılar, Evangelistler, misyonerler vardır. Faiz lobisi vardır, emperyalistler ve uluslararası kapitalizm vardır. Liste daha bitmedi… Vesayet rejimini tekrar hortlatmak isteyenler vardır… Ergenekoncular vardır… Kriptolar vardır…"
ENKAZIN ALTINDA KALABİLİRLER
Tek meşru yolu siyasi parti kurmaktan geçtiğini yazan Eygi,
hükümet ile amansız bir kavgaya tutuşan cemaatin, ülkeyi ve devleti
olgun bir armut gibi kucaklarına düşürmek isteğini iddia etti.
Bunların ham hayal olduğunu dile getiren yazar, "Saray darbesi
yapayım derken enkazın altında kalabilirler. Onlar ve hepimiz…"
sözleriyle uyarıda bulundu. Yazar ardından akıllı ve firasetli bir
müslümanın bildiği 11 gerçeği böyle anlattı:
Birinci gerçek: Bir toplum ne halde ise o
şekilde idare olunur. (Hadîs-i şerif)
İkinci gerçek: Ahlakını, faziletini büyük ölçüde
yitirmiş toplumlar ahlaklı, faziletli, bilge bir idareye sahip
olamaz.
Üçüncü gerçek; Kendini ıslah etmeyen, Kur’an ve
Sünnet ölçülerine uymayan bozuk bir İslam toplumu, âdil bir sisteme
kavuşamaz.
Dördüncü gerçek: Müslümanlar her hâl ü kârda İslam
düşmanı kâfirleri, münafıkları, mürtedleri ve Süfyancıları dost ve
velî edinemez.
Beşinci gerçek: Müslümanlar Dimyat’a pirince
giderken evdeki bulgurdan olmamalı; yağmurdan kaçarken doluya
tutulmamalıdır.
Altıncı gerçek: Dershaneler sebep değil,
neticedir. Sebepleri görmeyenler, bilmeyenler bu kavganın, gürültü
patırtının içyüzünü anlayamaz.
Yedinci gerçek: İslamî hizmet yapan Müslümanlar,
birey veya topluluk olsun, İslam ahlakının prensiplerine uymalıdır.
İslam’ın kabul etmediği metotlarla hizmet yapılamaz. Yapılıyor
görünse de bereketli ve kalıcı olmaz. Hizmetlere yalan, iftira,
taqiyye, kitman, fitne fesat, tefrika, cemaat ve hizip taassubu,
maddî menfaat, ruhbanları erbab edinmek gibi kötü şeyler
karıştırılmamalı, ihlastan ve istikametten (doğruluk dürüstlük) kıl
kadar ayrılmamalıdır.
Sekizinci gerçek: Peygamberler dışında kimse ismet
sıfatıyla sıfatlı ve mâsum değildir. Hatalarını, hatâ edebileceğini
kabul etmeyenler, hatânın yüzde yüzünü karşı tarafta görenler doğru
dürüst hizmet edemez.
Dokuzuncu gerçek: Müslümanlar, işlerini, ehliyetli
ve mu’temen (güvenilir) kimselerle istişare etmelidir. Hadîste
“İstişare etmeyen pişman olur” buyurulmuştur.
Onuncu gerçek: Parçayı bütün sayan, hattâ bütünden
de büyük gören kimseler akılsız ve mantıksızdır. Onların
hizmetinden hayır gelmez.
On birinci gerçek: Riyaset hırsı, cinsel şehvetten
360 derece kuvvetlidir. Enesini, riyaset hırsını yok edemeyenlerin
hizmetleri zahirîdir.