İnsanları diriliş gününe kadar yoldan çıkarmak için Allah’tan
mühlet alan şeytan, vakit kaybetmeden çabucak işe başladı.
İlk hedefi secde etmekten geri durup “Ben ondan üstünüm!” dediği
Âdem’di.
Allah, Âdem’i şeytan konusunda şöyle uyardı:
“Ey Âdem! Şüphesiz bu (İblis-Şeytan), sen ve eşin için bir
düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz
olursun.”
Âdem, dünyaya sıkıntılı, bezgin, moralsiz ve cezaya
muhatap olarak gelmiştir.
Şeytanın kandırmacası neticesinde Âdem cezaya muhatap
kılınmıştır.
Başı secdesiz, vicdanı paslı, insanlara karşı saygısız, toplumun
huzurunu bozmak için her türlü lakaytlığı yapan, neslin ahlakını
bozmak için akla gelmedik oyunlarla ahlaksızlığı yaygınlaştırmaya
çalışarak başı secdeli insanların huzurunu bozanlar…
Bu gibiler olsa olsa şeytanın topluluğu ve şeytanın askeri
olurlar.
Bu tür zihniyete karşı müspet hareket ve tavır sergileyerek
yaşayan dönüp kendine bakmalı!
İlk insan Âdem’i Cennetten çıkaran şeytan, elbette
Âdem’in neslinin yeniden diriliş gayreti içinde olmasını da bir
türlü hazmedemeyecektir.
Cennet gibi bir dünyada yaşamaya azmetmiş ufku yüce kâmetler,
şeytanın oyununa gelmeyen talihlilerdir ki, vifak ve ittifak
onların ayrılmaz vasıflarıdır.
Kem talihliler ise durmadan tefrika çukurlarında yuvarlanıp
durmaktadırlar.
Diriliş erlerine düşen vazife; küfür öncülerine yenik
düşmemek, mücadele yapmak, onların fitnelerine ve zararlarına engel
olmak gibi bir görevi sertac etmektir.
Garbın
afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman
dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma!
Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet”
dediğin tek dişi kalmış canavar?
Küfür öncülerinin bir ahdi yoktur.
Onların düşmanlıklarının ne zaman ortaya çıkacağı belli
olmaz.
Kimi zaman bir platformda, kimi zaman altın süslü
gösterişli bir ekranda, kimi zaman vizyona davet ettiği seste
çıkar...
Kur’an da; küfürde, insanlara önderlik yapan, topluluklara
liderlikte bulunan ve böylece insanları yanlış ve kötü yollara
sürükleyen olumsuz kişiliklerden bahsediyor.
Kur’an bu tiplere; “ateşe davet eden önderler”
demektedir.
Her ne kadar ayette bahsi geçen ‘önderlerin’
zamanı Peygamber döneminde anlatılıyor olsa da küfür
önderlerinin faaliyetleri Mekke’nin fethi ile sona ermiş
değildir.
Küfürde, öncülük yapanlar, dirilişe engel olmaya çalışanlar her
zaman olmuştur.
Fikirleriyle, icraatlarıyla, ya da kurdukları sistemli
organizasyonlarla dirilişe mani olmaya çalışanlar küfür önderleri
konumundadır.
Vatanını ve ecdadını seven ve korumaya çalışan, yeniden
dirilişin tohumlarını yeşertmeye çalışan insanlarla alay edip küfür
dilini gösterenlere diriliş dilini göstermek gerektir.
Bizler ihtiyatlı olarak bu ‘küfür
önderlerinin’ meydana getirdikleri kâbusu ve mutsuzluğu,
bir anlamda halkları davet ettikleri albenili dünyaya
meyletmemeliyiz!
Diriliş gününden önce vatan ve din inancı ile dirilişini
ikame edene düşen vazife bu savaşın içinde nerede olduğunu
belirlemesidir!