Meçhule giden bir gemi kalktı bizim limandan!

Sevgili dostlar; Kendi ilkeleri doğrultusunda güzellikleri davranışlarımıza yansıtıp yaygınlaştırmak, çirkinlikleri köreltip nihayete erdirmek ve bu doğrultuda üretmiş olduğumuz huzur ve güven ortamı içerisinde hayatı güzelleştirip daha yaşamaya değer kılmak için bizleri yaradan Rabbim, her ne kadar bizim için meçhul ise de, kendi ilm-i ezelisinde günlerimizi sayılı kılmış, günlerimiz tükenince de, hikmeti malumları olduğu üzere KENDİ’ne dönüşümüzü talimatlandırmıştır.

Prof. Dr. Celal Erbay celalerbay@internethaber.com

Bu güne kadar bu sütunlarda  şairin “meçhule giden bir gemi” benzetmesiyle bizim limandan kalkıp bizlere mendil sallıyan iki üç yakınımın geçici vedalaşmasını siz okurlarımla paylaşmıştım. Sırasıyla bunlardan biri; bir bakıma baba vekilim büyük ağabeyim, ikincisi; Muhammedî yaşayış tarzını davranışlarına yansıtıp güncelleştirmek suretiyle huzur diyarına dönüştürdüğü hanemizi hasret ve özlem içerisinde hatıralarımıza emanet edip Hak’ka yürüyen Hayat Arkadaşım, üçüncüsü de; ruh ve mana bütünlüğüme kavuşmamda mihmandarım, karakter hamurumda mevcut en belirgin parmak izlerinin sahibi, bir bakıma hayat mektebindeki ilk hocam olan diğer ağabeyim idi.

Dün de artık meçhule  değil, bizim için malum olan, mutlak olarak inandığımız ebedi hayata doğru bir gemi kalktı bizim limandan… Hem de fırtınalı bir günde… Esen rüzgarın etkisiyle birbirini kovalayan kar lapacıklarının altında, küçük ablamın eşi eniştem bu yalancı dünyaya veda ile mendil sallıyordu dostlarına…

Yaşanan olaylar milletin karekterindeki köke bağlılığı subuta erdiriyordu adeta

Limandan kalkış ve onu takiben devir-teslim olayı dün 18 Ocak Salı günü gerçekleşmişti. Fırtınalı karlı bir gündü.  Nitekim D-100 diye adlandırılan E-5, muhtemel kazalara meydan vermemek için tedbiren Düzce Kaynaşlı’dan itibaren geçici olarak trafiğe kapatılmıştı. Kar yoları kaplamış seyr u seferi neredeyse imkansız kılmıştı. Ama  bütün bu olumsuz şartlara rağmen Emniyet, İl Özel İdaresi, Müftülük, dost ve komşular gayretlerini, sevgilerini ortaya koymuşlar, tabir caizse fırtınalara, kasırgalara “dur” deyip, olumsuz şartları makul ve mutedile dönüştürerek kederimize ortak olmuş, hatta hüznümüzün hamd ve sena’ya dönüşmesine ön ayak olmuşlardı.

Sevgili dostlar,  elbette ki ölüm Allah’ın emridir. Bu emir ve ferman karşısında hiçbirimizin söyleyecek bir sözü olamaz. Ama itiraf edeyim ki, 18 Ocak 2022 itibariyle karşılaşmış olduğumuz bu “Emr-i Hak” sonucu, ben bir kere daha bu asil milletin birlik ve beraberliğine, kök ve asaletine olan bağlılığına, göğsünde kat kat var olan iman ve asaletini hiçbir emperyalist-siyonist organizasyonun, velevki yerli işbirlikçlleri ile elele vermiş olsalar da asla sarsamayacaklarına bir kere daha inandım.

Asla abarttığımı zannetmeyin…Hakikaten biz kökü mazide olan bir atiyiz. Bu özellikleri, bu fedakarlıkları başka bir toplumda bulamazsınız. Hem de temelinde varlık ve bolluk olmayan, tam aksine kıt-kanaat kendine yetecek kadar var olanından fedakarlık esasına dayanan bir özveri ve diğergamlık… Kayıtlara geçmesi geçerken bir olaydır; komşu mahallenin muhtarı 17 Ocak’ı 18 Ocak’a bağlayan gece saat 22.30’da mezarlığa gidip mezarın kazılması işleminin tamamlandığını  kontrol  ediyor ve mezarın kazılma işleminin tamamlandığını görünce kar yağdığında, mezarı kar kaplamasın diye mezarın üstünü tahtalarla komple örtüyor.

İşte ecdadımızın, daha düne kadar büyüklerimizin  etkin ve belirgin bir şekilde kendi aralarında yaşatıp bizlere miras olarak bıraktıkları değerler demeti, insanlık umde ve esasları… İşte asil ve onurlu medeniyet, hasreti çekilen insanlık bu…  Aydınlık geleceğimizi oturtacağımız ana zemin, saf ve berrak temel bu…

Bu asaleti, bu insanlığı, bu değerler demetini  hayatları boyunca bin bir sıkıntı ve mahrumiyet içinde, kendi aralarındaki sevgi, saygı ve fedakarlık örnekleriyle üretip, geliştirip, tükenmeyen, tam aksine yararlandıkça çoğalan bir hazine olarak bizlere emanet eden ecdadımıza, onların ruh ve mana kanallarını besleyen gönül erlerine minnettarlığımızı bildirmekle birlikte her birini rahmetle anıyorum.

Elimizdeki bu hazineyi koruma, bu değerlerimizi kendi hanemizde yaşanır kılıp, hatta geliştirerek göz aydınlığı evlatlarımıza kazandırma yolunda her birimize Rabbim yardım ve himayesini esirgemesin.

Bununla birlikte fırtınalı bir günde bizi yalnız bırakmayan, uzaktan yakından yollara düşüp hüznümüzü paylaşan bütün dost ve komşularımıza teşekkürlerimizle birlikte “ Allah Razı olsun” diyorum. Hassaten Düzce Müftüsü hocamıza ve İlçe Müftülerimize, Hak emanetinin ebedi istiratgahına arzı esnasında ilahi kelamı bülbül edası ile terennüm eden bütün kardeşlerime teşekkürü bir borç bilir her birine Rabbimden ruh ve mana bütünlüğü içerisinde sağlık ve sıhhat dolu günler niyaz ediyorum.

Rabbim bütün geçmişlerimize rahmet eylesin.

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar