Marmaray için 1 Mart'a dikkat!
Abone olMarmaray'ın açılacak olmasıyla birlikte paralel tren hatları kapatılmaya başlanıyorç
İstanbul'daki hatlar, Marmaray'a entegre çalışmalar
kapsamında aşama aşama kapatılacak. Kapatılan hatlara ek otobüs
seferleri konulacak.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD), 29 Ekim'de
hizmete girmesi planlanan Asya ve Avrupa kıtalarını denizin
altından bağlayan ''Asrın Projesi'' Marmaray kapsamında yüzeysel
metroya dönüştürülecek tren hatlarında iyileştirme çalışmalarına
başladı.
Çalışmalar çerçevesinde İstanbullular, kitaplara, şiirlere,
filmlere konu olan, ayrılık ve kavuşmaların hüzünlü mekanları
tarihi tren istasyonlarının bazılarına veda edecek. Proje
kriterlerine göre bazı istasyonlar olduğu yerde yenilenecek,
bazılarının yerleri kaydırılarak yeniden inşa edilecek.
''Asrın Projesi'' olarak tanımlanan Marmaray'ın, 29 Ekim'de hizmete
girmesi planlanıyor.
KAZLIÇEŞME-HALKALI 1 MART'TA
KAPATILACAK
Marmaray kapsamında mevcut banliyö sisteminin yüzeysel metroya
dönüştürülmesi için hatlar aşama aşama kapatılacak. İstanbul
banliyölerinin yüzeysel metroya dönüştürülmesi ve 3 hatta
çıkarılması çalışması kapsamında,
Kazlıçeşme-Halkalı arasında 1 Mart'tan itibaren
tren trafiğine ara verilecek. Söz konusu parkurda ulaşım
otobüslerle sağlanacak.
Konuyla ilgili TCDD, Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilgili belediyelerce hazırlıklar
yapıldı.
İlk etapta Halkalı-Küçükçekmece arasında 15 otobüsle günlük 105
sefer, Küçükçekmece-Yenikapı arasında ise 40 körüklü otobüs ile
günlük 200 sefer yapılacak.
Yedikule-Sirkeci arasında banliyö trenleri işletilmeye devam
edecek. Bu parkurda her 15 dakikada bir tren çalıştırılacak.
HAYDARPAŞA- PENDİK HATTI YAZA
KAPATILIYOR
Çalışmalar kapsamında inşaat alanları etaplar halinde ilerleyecek.
Bu bağlamda ilgili kurumların mutabakatı ile 29 Nisan 2012'de
Pendik-Gebze arası mevcut hat kapatıldı. Haydarpaşa-Pendik hattının
ise 2013 yılı yaz döneminde işletmeye kapatılması öngörülüyor.
GÜNDE 1 MİLYON YOLCU
TAŞINACAK
Kesintisiz ulaşımı sağlaması açısından oldukça önemli olan
Marmaray, seyahat süresini önemli oranda düşürecek.
Bu süreçteki en önemli istasyonlar, iki yaka arası bağlantının
başlangıç noktaları olan Kazlıçeşme (Avrupa Tünel Girişi) ve
Ayrılıkçeşme (Anadolu Tünel Girişi) arasındaki tünel ve boğaz tüp
geçişini sağlayan Kazlıçeşme, Yenikapı (yer altı), Sirkeci (yer
altı), Üsküdar (yer altı) istasyonları olacak.
Haydarpaşa-Pendik hattında, günde 12 tren ve 176 seferle ortalama
71 bin ve yılda 77 milyon yolcu, Sirkeci-Halkalı hattında ise günde
9 tren ve 126 seferle ortalama 66 bin ve yılda ortalama 53 milyon
yolcu taşınırken, Marmaray'ın devreye girmesiyle bu sayı günde 1
milyonu bulacak.
PERSONEL
POLİTİKASI
Haydarpaşa-Pendik arası hatların kapatılmasından sonra çalıştırılan
personelden TCDD kadrolu personeli ve hizmet alımı yapılarak
çalıştırılan personel, Marmaray işletmeciliği konusunda eğitime
tabi tutulacak ve akabinde Kazlıçeşme-Ayrılıkçeşme arası Tüp/Tünel
Marmaray işletmeciliğinde görevlendirilecek.
Kazlıçeşme-Halkalı arası hatların kapatıldıktan sonra burada
çalışan personel, işletmecilik hazırlıkları yapılan Marmaray tüp
geçidine kaydırılarak, bu bölgeyle ilgili eğitimlere kanalize
edilecek ve 30 Eylül 2013 tarihinde işletmeye açılacak olan
Kazlıçeşme-Ayrılıkçeşme arasındaki Marmaray işletmeciliğinde
görevlendirilecek.
YÜK TRENİ TAŞIMACILIĞI DEVAM
EDECEK
Marmaray işletmeye açıldığında Avrupa'dan 21 yük treni, Asya'dan 21
yük treni olmak üzere ihtiyaç olduğu sayıda yük treni
çalıştırılması öngörülüyor.
Marmaray ve Arifiye-Pendik arasında Yüksek Hızlı Tren yol
çalışmalarının tamamlanmasıyla yurt içi anahat yolcu tren
seferleri, (yolcu talep ve ihtiyaçlarına göre) planlamaları
yapılabilecek.
HAYDARPAŞA GARININ
TARİHİ
İstanbul'un Anadolu'ya açılan kapısı, tarihi Anadolu-Bağdat ve
Hicaz demiryollarının başlangıç noktası Haydarpaşa Garı,
Haydarpaşa-Pendik hattının sefere başlamasıyla 22 Eylül 1872'de
hizmete girdi. Haydarpaşa Garı'nın eski binası, demiryolunun
kapasitesinin artması, 1903'te yapımına başlanan liman ve rıhtımın
açılmasıyla yetersiz kaldı. Sultan II. Abdülhamid, yeni gar
binasının yapılmasını ''Bunca kilometre demiryolu yaptım memlekete,
çelik rayların ucu Haydarpaşa'da. Koca binalarıyla liman yaptım
yine belli değil. Bana o rayların denize kavuştuğu yere öyle bir
bina yapın ki, ümmetim baktığında 'Buradan bindin mi hiç inmeden
Mekke'ye kadar gidilir' desin'' sözleriyle emretti.
Yeni gar binası, mimari proje yarışması sonucu belirlendi ve
yarışmayı Philipp Holzmann & Co. Şirketi'ne mensup mimar-mühendis
Otto Ritter ve Helmut Cuno kazandı. Yapımına 30 Mayıs 1906'da
başlanan yeni Haydarpaşa Garı 19 Ağustos 1908'de tamamlandı ve 4
Kasım 1909'da resmen hizmete açıldı.
Projeyi Almanlar'ın yapmasına karşın inşaatta Alman ve Türk
işçilerin yanı sıra İtalyan taş ustaları da çalıştı. Gar, ismini
bir Osmanlı devlet adamından aldı. Osmanlı tarihinde iki Haydar
Paşa bulunuyor. İlki 1512-1595 yılları arasında yaşayan, Kanuni
Sultan Süleyman için yaptığı Kavak Sarayı'na karşılık civardaki
bağların hediye edildiği, Anadolu'da yol, sulama, köprü, kışla,
bataklık kurutma gibi çalışmaları zamanına göre en ileri anlayışla
gerçekleştiren, Sivas ve Cezayir Beylerbeyliği yaptıktan sonra
Sultan II. Selim döneminde ''Kubbe Vezirliği''ne getirilen Haydar
Paşa... İkinci Haydar Paşa ise Padişah III. Selim döneminde
yaşayan, semtte bulunan geniş arazisine bir kışla yaptıran Haydar
Paşa...
III. Selim döneminden çok önce yaşayan Evliya Çelebi'nin
Seyahatnamesi'nde Haydar Paşa'nın bağlarından söz etmesi, semte
adını veren kişinin ilk Haydar Paşa olduğu iddiasını
güçlendiriyor.
Neorönesans etkili klasik bir Alman mimari örneği olan gar binası,
Marmara denizine ve çevreye hakim abidevi kütlesi ile İstanbul'un
sembollerinden biri.
Her biri 21 metre uzunluğunda 1100 ahşap kazık üzerine inşa edilen
5 katlı gar binasının döşemeleri, pembe granitten, taşıyıcı ve
bölücü duvarları ise tuğladan yapıldı. Kullanılan taşlar
Lefke-Osmaneli, Hereke ve Vezirhan'dan getirildi. Binanın cephe
kaplaması sarı-yeşil renkli Lefke (Osmaneli) taşı, çatı kaplaması
arduvaz taşından yapıldı.
Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra Haydarpaşa Garı, 25 Eylül
1923'te İngiliz işgal kuvvetlerinden geri alındı, 31 Aralık 1928'de
de Haydarpaşa-Eskişehir hattı satın alınarak, devletleştirildi.
Ulusal demiryollarının kurucu Genel Müdürü Behiç Erkin ve 24 Mayıs
1924'te kurulan ''Anadolu-Bağdat Demiryolları Müdüriyeti
Umumiyesi'' bir dönem bu binada görev yaptı.
Ankara-İstanbul arasında yaptığı yolculuklarda pek çok kez bu
tarihi istasyonda karşılanan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk, son kez 27 Mayıs 1938'de Haydarpaşa Garı'na
geldi.
Yapıldığı dönemde Orta Doğu'nun en büyük gar binası sıfatını
kazanan Haydarpaşa Garı'nın toplumsal bellekte de önemli bir yeri
bulunuyor. Sayısız ayrılığın ve kavuşmanın yaşandığı bu mekan,
felaketlere de sahne oldu.
1. Dünya Savaşı sırasında 6 Eylül 1917'de düzenlenen sabotaj sonucu
çıkan yangında cepheye gitmek üzere bekleyen bir tabur asker
yanarak can verdi, binanın çatısı ve kuleleri yandı. İngiliz
uçakları tarafından 1918'de yılında bombalanan Haydarpaşa Garı ve
sahasındaki pek çok bina yıkıldı. Binanın çatısı, 1930'lu yıllarda
yeniden yapıldı.
Haydarpaşa mendireği açıklarında 1979'da meydana gelen tanker
kazasında kırılan Alman sanatçı O. Linneman'ın yaptığı vitraylar,
daha sonraki restorasyonda vitray sanatçısı Şükriye Işık tarafından
yenilendi.
Tarihi binanın çatısı, 28 Kasım 2010'da çıkan yangında yandı,
restorasyon çalışmaları devam ediyor.
Haydarpaşa Gar ve çevresinin koruma amaçlı hazırlanan plan
çerçevesinde değerlendirilmesi çalışmaları devam ediyor.
SİRKECİ GARI
İstanbul'un Avrupa'ya açılan kapısı Sirkeci Garı'nın temeli, 11
Şubat 1888'de büyük bir törenle atıldı. Alman mimar ve mühendis A.
Jasmund tarafından yapılan görkemli gar binası, 3 Kasım 1890'da
hizmete açıldı. Şark mimarisi konusunda incelemeler yapmak üzere
İstanbul'a gelen ve Sultan II. Abdülhamid'in güvenini kazanarak
sarayın danışman mimarı olan Berlin Üniversitesi mezunu Jasmund,
gar binasının projesi hazırlanırken özellikle bir nokta üzerinde
durdu. İstanbul, batının bitip, doğunun başladığı yerdi. Bir başka
deyişle doğu ile batının birleştiği noktaydı. Bu nedenle bina
oryantalist bir üslupla hayata geçirilmeli, bölgesel ve ulusal
biçim kalıplarına yer verilmeliydi.
Bu üslubu yansıtmak için cephelerde tuğla bantlar kullanıldı. Sivri
kemerli pencereler, ortaya ise Selçuklu dönemi taş kapılarını
anımsatan geniş bir giriş kapısı yaptı. Vitraylar bu üslubu
tamamladı.
Binanın kaidesi granit, cephesi mermer ve Marsilya Arden'den
getirilen taşlarla yapıldı. Bekleme salonlarına, Avusturya'dan
getirilen büyük çini sobalar konuldu. Binanın aydınlatılması ise
çeşitli yerlere konulan 300 havagazı feneriyle sağlandı.