Edebiyatımızdaki
“teşbih sanatı” bazen anlama kapasitemizi ortaya
koyar. “Mecaz mürsel” sanatı da öyledir.
Teşbih yapıp “cennet gibi güzel vatan” dediğinizde
“demek ki cennete gidersek yine memlekete
döneceğiz!” diye düşünen insanın sadece soyut zekâsı
değil, komple durumu angut kıvamındadır!
Veya “ne zamandır evde tencere kaynamıyor” diye
küçük bir mecaz-ı mürsel örneği vermek istediğinizde kazanın
kaynadığını zannedenlerin zekasını ciddiye almadığınız gibi!..
Marmara Denizi’nden ayran yapılabileceğini düşünen geri zekâlılarla
zayi edilen bir haftadan sonra, çoğu artık yaş itibariyle prostat
mağduru olan 103 kişinin kirli/darbeci bilinçaltını dışa vurmasına
maruz kaldık!
İsterseniz önce meselenin özetini aktarayım…
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, katıldığı bir programda
Cumhurbaşkanı’nın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinde yetkisi
olup olmadığını anlatıyor. Gazeteci Muharrem Sarıkaya, uç
örneklerle Şentop’a sorusunu soruyor:
“Bir gün bir cumhurbaşkanı gelip ben Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nden çekildim derse veya Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Sözleşmesi’ni feshettim derse yapabilir mi?”
Şentop cevap veriyor:
“Teknik olarak yapabilir… Ama bu şeydir, mantıkta mümkün,
muhtemel arasında bir fark vardır. Buna da bir örnek verirler
Osmanlı mantıkçıları. Marmara Denizi’nden ayran yapabilmek mümkün
müdür? Mümkündür. Yeterli miktar yoğurt bulabilirseniz, Marmara
Denizi’ne de karıştırabilirseniz bu aklen mümkündür. Akli imkândır
bu. Bu muhtemel değildir…”
Yani Mustafa Şentop diyor ki;
Cumhurbaşkanının uluslararası sözleşmelerden çekilme yetkisi
var.
Teknik olarak Montrö Sözleşmesi’nden de çekilme yetkisi var.
Ancak, teknik olarak böyle bir yetkisinin olması demek Montrö’den
çekileceğimiz anlamına gelmiyor. Marmara Denizi’nden ayran yapma
ihtimali ne kadarsa, Montrö’den çekilme ihtimalimiz de o
kadardır…
Ancak günlerdir Marmara Denizi’nden ayran yapılabileceğini
zannedenler yüzünden Montrö’den çekilme ihtimalini
tartışıyoruz!
Tamam, doğrudur. Recep Tayyip Erdoğan yapılamaz denilen çok şeyi
yaptı ama Montrö’den çekilmek için de Marmara’dan ayran
yapamaz!
Yani kesin, galiba, belki!
Ve Marmara’dan ayran yapılabilme ihtimalini/tehlikesini gördüğünü
iddia eden 103 prostat mağduru emekli general, gece vakti bir
bildiri yayınladı.
Ciddiye almaya değer mi?
Çok emin değilim.
Ama ciddiye almamız gereken gurur duyacağımız bir şey var…
CHP, İP ve HDP gilleri saymazsak bu ülkede içinde “muhtıra,
darbe, bildiri” kelimeleri geçen veya imasında bulunan her
türlü niyete karşı, halkta; demokratik olgunluk oluşmuş.
15 Temmuz ruhu tuğla gibi sapasağlam yerinde duruyor.
Bu iradeyi cesaretlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da sonsuz
teşekkürlerimi sunuyorum.
Bildiriyi imzalayanlara da küçük bir hatırlatmam olacak…
Biliyorum, derdiniz Montrö değil. Siz de biliyorsunuz ki kimse
Montrö’den çekilmez.
Ne zaman darbe heveslisi birileri imada bulunsa aklıma şerefli Türk
askerinin üniformasını gasp edip 15 Temmuz sabahı don katına kalan
FETÖ’nün darbeci itleri geliyor!
Hani şu kabak tarlası gibi yerde yatan FETÖ’cüler!
Bu millet vergileriyle sizi en yüksek makamlara getirdi. Oturun;
torun sevin, apartman yöneticisi olun, organik sebze
yetiştirin!..
Memleketin faydasına olacak tecrübeleriniz varsa sizlerden istifade
edelim.
Sonra bu millet bir yerlerinizi kabak gibi açmak zorunda
kalmasın!