Maraş'ın dehşet verici fotoğrafı
Abone olMaraş katliamındaki en dehşet verici cinayetlerden biri Esma Suna’nın karnında bebeğiyle beraber öldürüldüğü fotoğraftı.
Katliamda aciz kalan Ecevit hükümeti, istemeyerek
sıkıyönetim ilan etti. Demirel, "Bana sağcılar cinayet işliyor
dedirtemezsiniz" derken Türkeş, "İktidar yarından da yakın"
diyordu.
Radikal gazetesinin Maraş olaylarıyla ilgili yazı dizisi devam
ediyor. Bugünkü haberde katliamın en dehşet verici fotoğrafı
vardı.
O KAREYİ ÇEKEN MUHABİR KONUŞTU
Maraş katliamındaki en dehşet verici cinayetlerden biri Esma
Suna’nın karnında bebeğiyle beraber öldürüldüğü fotoğraftı.
Başbakan Bülent Ecevit, Günaydın gazetesinde yayımlanan o fotoğrafı
Meclis’te yaptığı konuşmada havaya kaldırarak sıkıyönetim talep
etti.
Ecevit şöyle diyordu: “Nihayet Kahramanmaraş’taki soykırım oldu. Soykırım, katliamın öz türkçesidir. Daha iyi anlasınlar diye söyleyelim. Kahramanmaraş’ta bir katliam oldu...” O fotoğrafı çeken dönem Günaydın’ın Adana Büro Temsilcisi Kurtar Çakın, olay anını Radikal’e şöyle anlattı:
Olaylar olur olmaz gazetenin görevlendirmesiyle Maraş’a
gittik. Çok ağır bir hava vardı, beş gün boyunca şehirdeydik.
Yesoley diye bir gazeteden olduğunu söyleyen bir muhabir türedi.
Deri çizmeleriyle dolaşıyordu sağda solda, attık aramızdan.
Hastaneye girmeye çalışıyorduk, bir sürü engelleme vardı. Tesadüfen
başhekimi ziyarete gittiğimde, kapı aralığından ameliyathaneyi
gördüm. Bir doktor elinde bir bebek tutuyordu, bebeğin annesi
ölmüştü, onu da kurtaramamışlardı. Fotoğrafını
çektim.”
CANINI KURTARAN GÖÇ ETTİ
19 Aralık’ta başlayan olaylar 25 Aralık’ta dinmeye başladı.
Günlerdir çıkamadıkları evlerinde korku içinde ölümü bekleyen
insanlar, Kayseri Hava Tugayı’nın şehre girmesi ve olayların
yatışmasıyla birlikte dönmemecesine denklerini topladı, apar topar
doğduğu topraklardan ayrıldı. İlk başlarda şehirden ayrılanların
nüfusu, neredeyse yarı yarıyaydı.
Gidenler eşyalarını bile doğru düzgün toplamamış, kapısına kilit vurarak gitmişti. Kimi el arabasıyla, kimi kamyonlarla kaçarcasına giden yüzlerce aile Antep, Tunceli, Mersin, İzmir, İstanbul gibi illerde yaşam mücadelesi verdi. Bir yıl içinde önemli kısmı yurtdışına göçtü. Çoğu bir daha Kahramanmaraş’a geri dönmedi.