M.Ali Birand'ın Altaylı yorumu
Abone olMehmet Ali Birand Haftalık'a verdiği röportajda içini döktü. Fatih Altay ile ilgili konuştu Birand. İşte röportajdan başlıklar:
Son günlerde televizyon dünyasında en çok konuşulan isimlerden
biri Mehmet Ali Birand.. Ama onun ilk sunuculuk yaptığı günler
biraz eskilere gidiyor.. Biraz mı? Çok eski.. Aslında daha da eski.
Milliyet gazetesinin düzenlediği Liseler Arası Müzik Yarışmasının
bir dizi Anadolu konserinde sunucu olarak sahneye çıktınız. Siz
rahmetli Necdet Günkut'un yardımcısıydınız, ben de çömeziniz..
Sizli bizli konuşmak zorunda mıyız? N'apalım? Formatımız bu.. Tüm
liseli fırlamalarla İzmir Efes otelinde konakladığımızı
hatırlıyorum. Konser sonrasında, sabah otelden ayrılırken turne
otobüsünü otel yetkilileri aramıştı. Çocukların bavulları
açıldığında otelden araklanmış ne kadar bornoz, havlu varsa ortaya
döküldü. Ne bulmuşlarsa doldurmuşlar bavullara.. Kaç senesiydi?
67-68 Liseler Arası Müzik Yarışması.. Benim sahneye çıkmam da şöyle
oldu. Halit abi (Kıvanç) son anda gelmedi. Necdet Günkut: "madem
car car konuşuyorsun, çık bakalım sahneye de görelim" dedi.. Son
anda mecburen çıktım.. O zaman Milliyet'te dış haberler muhabiri
miydiniz? Evet ama o zaman dış haberler minicik bir köşeydi. Aynı
zamanda gazetenin böyle büyük organizasyonlarında Necdet Günkut'a
yardım ediyordum. Sunuculuk benim hiç aklımda olmayan bir şeydi. Ne
olduğunu bile bilmiyordum. Olduğum gibi sahneye çıktım, ben neysem
öyle konuştum. Ama çok keyifliydi. Yıllar oradan buraya getirdi
beni. Neler oluyor Birand? Türkiye'nin yakın tarihini belgelemiş,
21 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül hakkında belgeseller yapmış, sayısız
ünlüyle konuşmuş bir gazetecisiniz. Daha önce de pek çok eleştiri
oklarına hedef olmuştunuz. Ama Kanal D haber bülteninde anchorman
olarak görüneceğiniz duyulduğu andan itibaren medya dünyasında
ortalık karıştı. İlk günün reytingleri tökezleyince rakip kuruluşun
Sabah gazetesinde "Ali Kırca-Mehmet Ali Birand maçında Birand
nakavt oldu" diye gözünüz morartılmış bir resimle birinci sayfa
konusu oldunuz. Bazı internet sitelerinde hakaret içerikli
yazılarla karşı karşıya kaldınız? Neden oldu bütün bunlar? Ben de
anlamadım. Herhalde insanlar başka bir şey bekliyorlardı. Ama ben
buyum.. Benim konuşmam böyle, habere yaklaşımım böyle.. Ben
kendimim kısaca ve böyle devam edeceğim. Yoksa bir çekememezlik
filan mı söz konusu? Yoo.. Neden çekememezlik olsun? Çünkü ayrı
ayrı işler yapıyoruz. Benim başka bir kariyerim var, başka
insanların başka kariyerleri.. Peki ilk günkü reytingden yola
çıkılarak yapılan bu "tek gözü morarmış, nakavt olmuş Birand"
portresi için ne diyeceksiniz? Doğrusunu söylemek gerekirse ben
yıllardır böyle şeylere alıştım. "Eğer öyle görüyorsa, o şekilde
hissediyorsa öyle yazması hakkıdır" diye düşünüyorum.. Gazetenin
birinci sayfasında kendinizi öyle görünce insan olarak üzülmediniz
mi? Hayır üzülmedim. İlk reaksiyonum şu oldu. "Demek böyle
görmüşler, ben nerede hata yaptım? Yaptığım işte bir değişiklik
gerekir mi?" Her olaydan kendime mutlaka bir ders çıkartırım. En
acı eleştirmenim Cemre'dir (Birand'ın eşi) Yaptığım her işi „şurası
iyiydi, burası kötüydü" diye tak tak yüzüme vurur. Bu nedenle hiç
üzülmüyorum artık. "GAMZE ÖZÇELİK SÖYLEŞİSİ KÜÇÜK BİR YOL KAZASI
OLDU" Peki Cemre hanım çok konuşulan, çok reyting alan ama çok
eleştirilen Gamze Özçelik röportajı için ne dedi? O röportajda en
doğru teşhisi Cemre yaptı. "Galiba bu kızla hangi konuda
konuşacağınızı daha önceden berlirlememişiniz. Sen başka bir konu
için ekrandaydın, o başka bir konu için" dedi. Bu çok açıktı. Gamze
Özçelik dizi setinden sizin canlı yayınınıza bağlandı. Belli ki o
gece başlayacak dizisi için sorular sorulacağını sanıyordu. Ben ise
doğal olarak o konuyu konuşacak diye.. Gamze Özçelik'e "Birand size
şunları soracak" diye baştan söylenmemiş miydi? Canlı yayın telaşı
içinde o hata olmuş. Bugüne kadar yaklaşık binin üzerinde söyleşi
yaptım. Bu tip olaylar son derece basittir ve herkesin başına
gelebilir. Açıkça söylemek gerekirse ilk sorunuz gerçekten tuhaf
kaçtı: "Her şeyin bir iyi bir de kötü yanı vardır, Türkiye'de
herkes senden bahsediyor. Peki sen neresinden bakıyorsun?
Kariyerine faydası yok mu bunun? Memnun musun?" gibi bir soru
karşısında Özçelik ne söyleyeceğini bilemedi. "Bu işi reklam için
mi yaptın?" dokundurması var sorunun altında. Kız ne desin şimdi:
"Evet çok memnunum tüm Türkiyeye rezil oldum" demesini mi
bekliyordunuz? Öyle bir şey yaşanmış ki.. Kız mağdur olan bir
insan, fakat bir taraftan da konuşmaktan geri kalmıyor. Üstelik onu
ekranda canlı yayına çıkardığınız zaman, ortalık böylesine
karışmışken, sadece dizisinden söz etmek de olacak iş değil. Gamze
söyleşisi benim için küçük bir yol kazası.. "Bu işi reklam için mi
yaptınız" anlamına gelen ilk soru göze batmıştı. Bir de "Aileniz
zaten fakir, kardeşinizi okutuyorsun. Çalışmak zorundasın" dediniz.
Bunda bir ima var mıydı. Yani "her şey reklam için mübahtır" ya da
başka bir konuda bir ima? Kesinlikle yoktu. Bunu yanlış anladı. Bu
kız aslında çalışan bir kız, yani profesyonel bir kız. Ailesinden
paralar alıp yan gelip yatan bir insan değil. Kazandığı paralarla
kardeşini okutan bir insan. Yani siz onu onore etmek isterken..
Evet.. O yanlış anladı.. Ama olur böyle şeyler. Ben Saddam Hüseyin
ile söyleşi yaptım, yanlış anladı küplere bindi, birşey olmadı,
Margret Tahtcher ile konuşurken sorumu unuttum bir şey olmadı. Bu
tip olaylarla her zaman karşılaşırız. - Belki de bir açığınızı
arıyorlardı, ondan bu kadar çok yüklendiler o röportaja... Böyle
işlere soyunduğun zaman bunları normal karşılaman lazım. Bir açık
mutlaka arayacaklar. İlk defa bir anchorman için bu kadar çok
konuşuldu, bu kadar çok yazı yazıldı. Hakaretlerin dışında ılımlı
eleştireler de vardı. Aslında medya bana haksızlık etmedi, yol
gösterdi. UFUK GÜLDEMİR'İN BİRAND KAMPANYASI... - Habertürk'teki
Birand analizi gerçekten hakaret içeriyordu. Bu neden oldu? Ufuk
Güldemir'in o yazısı benim için büyük soru işaretidir. Çok
ayrıntısına giremem, çünkü adliyeye düşmüş bir olaydır. -
Güldemir'i mahkemeye mi verdiniz bu yazı nedeniyle? Evet. Ufuk
yıllarca bana ağabey demiş olan ve çok sevdiğim bir insandı.
Evleneceği kızın CNN Türk'te işten çıkarılmasını benden bildi. Oysa
hiç ilgim yoktu. Kendisine hiç yakışmayan o korkunç kampanyaya
başladı. - Nedenin bu olduğunu size kendisi mi söylemişti? Evet,
sonra da o yazılara başladı. Ben Ufuk açısından üzüldüm. Bu
kalitede bir insan değildi bana göre. - O yazıda bir de Kanal D ve
CNN'in ekipmanlarını kullanarak kendi şirketinize belgeseller
çektiğiniz suçlaması vardı. Bu doğru mu? Tümüyle yalan. Oğlum, Umur
Prodüksiyon şirketinin başında. CNN Türk'te "Yaşam Sevinci"
programını yapıyor. CNN Türk'ün stüdyosunu kullanıyor. Başka nerede
yapacak? Sokakta mı yapacak? Onun kendi kameraları, montaj seti
var. Ayrıca böyle bir sorun varsa, o Kanal D ve CNN Türk'ün
sorunudur. Ufuk Güldemir'in değil... - Kanal D'de haberlere
başlarken "reyting savaşına girmeyeceğim" dediniz. Gerçekten yok
musunuz bu savaşta? Bu savaşa girseydim Ata Türk'ün ölümünü sadece
yedi dakika verir miydim? Diğer kanallar yarım saate yakın
işlediler bu konuyu. Hem reyting rekorları kırıp hem ilkeli program
yapamazsınız. - Gamze Özçelik olayı ile Ata Türk'ün ölümü arasında
ne fark var ki? Bir açıdan ikisi de magazin malzemesi... Bizim
tutumumuz belli. 40 dakikalık bültenin içinde dünyadan ve
Türkiye'den insan haberleri veriyoruz. Bunu isteyen bize gelsin,
yoksa başka kanala gitsinler. - Ya size kimse gelmezse? Gelmezse
ben giderim. Ben kendimi değiştiremem. Mehmet Ali Birand'ı bu
saatten sonra başka bir kılığa sokamazsınız. "ALTAYLI ÖNCELERİ BANA
DESTEK VERDİ AMA SONRA NE OLDUĞUNU BEN DE ANLAYAMADIM" - Kanal D'ye
geçişiniz, Fatih Altaylı'nın oradan ayrılıp Sabah'a gitmesine neden
oldu. Onunla yaptığım bir söyleşide "Birand'ın gelmesini ben
istedim" demişti. Geçen hafta da "Mehmet Ali'nin başarılı
olamayacağını ilk geldiği zaman söylemiştim ama Arzuhan Yalçındağ
ile Ertuğrul Özkök 'olur' demişlerdi" diye yazdı. Hangisi doğru?
İşin başında Fatih bana yakınlık gösterdi, destek verdi. Sonra iş
döndü bu noktaya geldi. Ne olduğunu ben de çıkaramadım. - Yani
sizin Kanal D'ye gelmenize Fatih Altaylı mı ön ayak olmuştu? İşi
Fatih'le birlikte götürecektik. Haberi bilen bir insan, benim ondan
yararlanmam doğal. "Patron kim olacak" diye bir sorun yoktu
aramızda. - Peki sonra neden böyle oldu? Bunu Fatih'e sormak lazım.
Bir şeye kızdı ya da kırıldı. Ben bilmiyorum. - Emin Çölaşan da
aleyhinize yazan yazarlardan biri... Onun görüşü öyle, onu yazıyor.
Yıllar bana çok şey öğretti. Aleyhime de olsa başkalarının
yazılarını okumayı, ders çıkartmayı öğrendim. Hepsini mutlaka
okurum. Haklı bir yönü varsa defterime kaydederim. - Çölaşan'ı da
okuyor musunuz? Tabii.. - Yıllar önce, TRT döneminde devleti maddi
olarak zarara uğratmaktan yargılanmış ve mahkum olmuştunuz. Çölaşan
da bunu defalarca yazmıştı. Neydi o olay? 1980'lerde yaşanmış bir
bürokratik vizyon kazasından başka bir şey değildi. Benim dışımda
tamamen prodüksiyonla ilgili bir olaydı. 90'ların başında o günün
şartlarında bir problem olarak karşıma çıktı. Böyle uzun bir yolda
böyle yol kazalarına göğüs gereceksiniz. Başka çareniz yok. -
Mehmet Ali Birand'ı Ali Kırca ile kıyaslıyorlar. Böyle bir
kıyaslamayı kabul ediyor musunuz? Ali Kırca ile kıyaslanmaktan onur
duyarım. Kendini ispat etmiş, birikimi olan ciddi bir insan. Ali,
ana haber sunma devamlılığı ile bir alışkanlık yaratmış bir
isimdir. 32. Gün'ü de beraber başlatmıştık zaten. - Reha Muhtar
"Bak Mehmet Ali" diye televizyon haberciliği konusunda ders
verircesine bir yazı yazmış. Okudunuz mu? Okudum. Reha'nın
dediklerinin içinde doğru olanlar da var. Ama ben başka bir tür
haber bülteni yapmaya çalışıyorum. Reha'da başka haber bülteninin
tarifini veriyor. Kendine göre haklı ama benim yapmak iestediğim o
değil. Reha Muhtar'ı okur ve ciddiye alarım. - Bütün bu
eleştirileri okuyorsunuz ve kızmıyor musunuz? Ona buna kızmakla
vakit geçirdiğiniz zaman kendi işinizi yapamazsınız. Ben kendi
yaptığım işe bakıyorum ve gerçekten çok işim var. Yazı yazıyorum,
haber bülteninde yorum yapıyorum, haber bülteni sunuyorum, radyoda
program yapıyorum. - Üstelik bunların hepsini bir gün içinde
yapıyorsunuz. Kaç yaşındasınız Mehmet Ali Birand? 63... -
Yorulmadınız mı? Neden bütün bu uğraş? Son günlerde Türkiye'de en
çok konuşulan konulardan biri Kanal D haber ve Mehmet Ali Birand.
Bu bana memnuniyet veriyor. - Ama bunların bir kısmı eleştiri... Ne
kadarı eleştiri olursa olsun, konuşulmuş olmak çok önemli. Eğer
kimse konuşmayıp, kimse farkına varmasaydı asıl o zaman üzülürdüm.
Demek bir farklılık getirdim ki insanlar konuşuyor. Gündeme
oturmaktan, gündem olmaktan çok memnunum. Eleştirilerden de
memnunum. Çünkü ders alıyorum. röportaj: Arda USKAN / HAFTALIK