Mahir Ünal'dan CHP'ye: Kılıçdaroğlu'nun CHP'si bir operasyon aparatıdır
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, CHP'nin Afrin söylemlerini eleştirerek, ''Sistematik olarak Özgür Suriye Ordusu'na saldırmaya başladılar. Sonra bu saldırı genel başkan seviyesine çıktı. Şimdi, bu bizim bildiğimiz CHP. Bu Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si bir operasyon aparatıdır" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal,
TGRT Haber televizyonunda İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan
Yaşar'ın gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Mahir Ünal, CHP'nin Afrin söylemlerini eleştirerek, ''Sistematik olarak Özgür Suriye Ordusu'na saldırmaya başladılar. Sonra bu saldırı genel başkan seviyesine çıktı. Şimdi, bu bizim bildiğimiz CHP. Bu Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si bir operasyon aparatıdır" dedi.
''TÜRKİYE'NİN KENDİ SINIRLARINI KORUMASI İÇİN BİR KARAR
ALMASI GEREKİYORDU''
Afrin'de sürdürülen Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin değerlendirmede
bulunan Ünal, "Muhalefetin anlamadığı bir şey var. Seçimler neden
yapılır, bir ülkede hükümet neden kurulur, demokrasilerde bunun tek
bir sebebi vardır. Millet, temsilcileri eliyle devleti yönetir,
bunun adı demokrasidir. Dolayısıyla milletin seçtiği siyasi irade
de devlet adına kararlar verir, riskler alır. Her anlamda,
güvenlik, dış politika, sağlık eğitim. Bunu maalesef muhalefet
anlamıyor. Muhalefet, bu meseleyi sanki başka bir ülke yürütüyormuş
gibi algı oluşturuyor. Tabii ki bu milletin seçtiği, milli iradenin
görevlendirdiği siyasi irade, AK Parti iradesi ve tabii
Cumhurbaşkanımızın istişareleri ve cumhurbaşkanlığı makamının aynı
zamanda başkomutanlık makamı olması itibarıyla da geçtiğimiz 5 yıl
içinde ortaya çıkan risklerin değerlendirilerek ve özellikle
2012'den sonra kuzey Suriye'de oluşturulmak istenen terör
koridorunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne dönük bir risk alanı,
terör kaynağı alanı haline gelmesiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti
Devleti buraya doğrudan müdahale etti. Neden? Çünkü, geçmişte Kuzey
Irak'ta olduğu gibi bugün de Kuzey Suriye'de bir terör kaynağı
Türkiye Cumhuriyeti Devleti için ciddi anlamda tehdit
oluşturuyordu. Bugün başka bir durumla karşı karşıyayız. Bugün NATO
müttefiki bir ülke, üstelik NATO'nun en büyük müttefiki olan ABD,
bizim güneyimizde Suriye'nin kuzeyinde bir terör örgütüyle beraber
işbirliği yapıyor. Önce bu işbirliğini DEAŞ'a karşı yürüttüğünü
söyledi. Bugün Suriye'de DEAŞ tehdidi hemen hemen kalmadı diyecek
noktaya geldi. 5 bin tır silah yardımı, 2 bin kargo uçağı. Bütün
bunlara baktığımızda Türkiye'nin kendi sınırlarını koruması için
bir karar alması gerekiyordu" ifadelerini kullandı.
KILIÇDAROĞLU'NUN AFRİN ÖNERİSİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Afrin'in merkezine
girmeyelim" önerisine ilişkin konuşan Ünal, "Biz, bunu bekliyorduk.
Daha önce de bunu defalarca söyledik. CHP, tüm milli meselelerde
ilk 3 gün kamuoyundaki baskının dayattığı zorunluluktan kerhen bir
milli duruş sergiliyor. Sonra asıl zihniyetini ortaya koyuyor. Bu,
Fırat Kalkanı Harekatında, 15 Temmuz'da, Hollanda'da bakanımıza
dönük meselede bunu gördük, Kudüs meselesinde gördük, şimdi bunu
Zeytin Dalı Harekatı'nda görüyoruz. Önce kendi kadrosundaki
marjinal unsurlar, yaşanan hadiselerin meşruiyetini sarsmaya
yönelik bir konuşma yapıyorlar. İçeriden önce tek tek sesler
yükseliyor, bunlar meseleyi tartışmalı hale getiriyorlar, grup
başkanvekilleri, genel başkan yardımcıları bunlar konuşuyorlar.
Diyelim ki Zeytin Dalı Harekatı'na dönük açıklamaları vardı,
öncesinde PYD'ye dönük, PYD'de bir siyasi partidir, PYD'li
arkadaşlar gibi" şeklinde konuştu.
''KILIÇDAROĞLU'NUN CHP'Sİ BİR OPERASYON
APARATIDIR''
Sürekli bir algı inşasının olduğunu anlatan Ünal, "Meseleyi önce
tartışmalı hale getiriyorlar. Sonra meselenin asıl faillerini
perdelemeye yönelik bir söylem stratejisi geliştiriyorlar. En son
topa Kemal Kılıçdaroğlu giriyor. Önce bunun altlığı hazırlanıyor.
Zeytin Dalı Harekatı'nda ne yaptılar? TSK'ya dönük bir şey
diyemezler. Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan temel bir
hakkı olan bu harekatı bütün dünya desteklerken, bu harekata dönük
bir şey diyemeyeceklerdi. Ne yaptılar? Bu defa Özgür Suriye
Ordusu'na dönük konuşmaya başladılar. Neden? Özgür Suriye Ordusu'nu
orada eğer bir terör örgütü olarak gösterirlerse bu defa harekatın
uluslararası meşruiyetini tartışmalı hale getireceklerdi.
Sistematik olarak Özgür Suriye Ordusu'na saldırmaya başladılar.
Sonra bu saldırı genel başkan seviyesine çıktı. Şimdi, bu bizim
bildiğimiz CHP. Bu, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si bir operasyon
aparatıdır. Yani, küresel güçlerin Türkiye içerisinde kendi
söylemlerinin aynası niteliğinde önce Türkiye içerisinde,
Türkiye'nin konsolide olduğu temel siyaset üstü milli meselelerde
önce Kemal Kılçdaroğlu'nun CHP'si bir algı oluşturur. Sonra bu algı
yurt dışına taşınır, oralarda konuşulur hale getirilir. Bunu her
konuda FETÖ yargılamaları konusunda da aynı şeyi yaptılar. Hakim ve
savcıların iktidarın talimatıyla hareket ettiği, Türkiye'de can mal
güvenliğinin olmadığı bütün bu argümanları ürettiler. Ne için? Yurt
dışında Türkiye'ye karşı bunların kullanılması için. Karşımızda bir
terör örgütü var. Bu terör örgütü, PKK'nın bir uzantısı, Suriye
kolu" şeklinde konuştu.
''YÜZDE 70 ORANINDAN YERLİ VE MİLLİ SİLAH
KULLANIYORUZ''
Zeytin Dalı Harekatı'nda yüzde 70 oranında yerli ve milli silah
kullanıldığını belirten Ünal, "Uluslararası uyuşturucu ticaretinden
tutun da insan kaçakçılığına kadar birçok kabul edilemeyecek ve bu
yüzden de PKK, hem AB hem ABD tarafından terör örgütü olarak kabul
edildi. Şimdi artık algıda öyle bir hale getirdiler ki meseleyi.
Suriye'de de PKK diyemedikleri için PYD diyorlar. Geçen gün ABD
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü en sonunda itiraf etti, dedi ki Türkiye
ilgisini DEAŞ'tan çekip PKK'nın peşine düştü dedi. Sonra bunu bir
düzeltme gereği de duymadı. Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu'nun
CHP'sinin böyle bir meselede bu aziz milletin yanında durmuyor
olması, böyle bir mesele devam ederken, siz PYD, YPG, PKK, FETÖ ile
Türkiye'ye saldıran diğer düşman unsurlara dönük Kemal
Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin tek bir eleştirisini duymazsınız ama
Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si bu milletin seçtiği ve şu anda bu
milletin bütün bu ateş çemberi içerisinde güven ve istikrar
içerisinde olmasını sağlayan, Türkiye'nin aynı zamanda yüzde 11
büyümesi, istikrarı. Türkiye, şu anda Zeytin Dalı Harekatı'nda eski
Türkiye olsaydı hemen Türkiye'ye ambargo uygulanır, yeri ve milli
silahı olmadığı için bu harekatı gerçekleştiremezdi Türkiye. Zeytin
Dalı Harekatı'nda yüzde 70 oranında yerli ve milli silah
kullanıyoruz. Gizli örtülü ambargolara rağmen birtakım şeylerin
savaş sanayindeki birtakım motor yedek parçalarının Türkiye'ye
gizli olarak verilmemesine varıncaya kadar" açıklamasında
bulundu.
CHP KURULTAYINA ELEŞTİRİ
CHP kurultayını eleştiren Ünal, "CHP'nin son kongresinde de nasıl
bir CHP'nin ortaya çıktığını gördük. Devlete seri katil diyen,
ezandan, bayraktan, şehitten rahatsız olan, Türkiye'nin terörle
mücadelesinden rahatsız olan bir CHP ortaya çıktı. Bu CHP ele
geçirilmiş olan bir CHP'dir. Bu CHP ele geçirilmiş bir CHP'dir.
Deniz Baykal'a soruyorlar, egemenliğimizin sembolü nedir? Diyor ki,
'Bizim bayrağımız ve ezanımızdır'. 2010. Deniz Baykal'ın CHP'sine
bir bakın, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sine bakın. Buna baktığınız
zaman önünüzdeki fotoğraf çok net. Türkiye karşıtı operasyonların
aparatı olarak kullanılan ve bütün yerli ve milli unsurlara, bu
ülkenin bütün yerli ve milli değerlerine, Cumhurbaşkanına düşman,
ama bunlara düşman bütün unsurlara dost ve onlarla işbirliği
içerisinde olan bir yapı karşınıza çıkıyor. Bunun adı siyaset
değil. Bu, apaçık bir operasyon aparatıdır. Türkiye karşıtı
yapıların içeride kullandığı, içeride o toplumsal uzlaşıyı,
mutabakatı, milli meselelerde milletin tek vücut olmasını, hani
Mehmet Akif diyor ya toplu attıkça sineler onu top sindiremez. O
sinelerin toplu atmasını engellemek için bir algı operasyon aparatı
haline getirilmiş ve meşru siyasi sözcüleri üzerinden her milli
meseleyi bozan, itibarsızlaştıran. Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin
itibarsızlaştırıldığı, uluslararası anlamda kıymetsiz hale
getirdiği, içeride meşruiyetini tartışmalı hale getirdiği yüzlerce
örnek verebilirim. Durum böyleyken biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun
CHP'sini yerli ve milli olarak göremeyiz. Atatürk'ün partisi olarak
hiç göremeyiz. Bunların bırakın Mustafa Kemal Atatürk'ü bunların
İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal'la hiçbir ilgileri
kalmamıştır" şeklinde konuştu.
FETÖ ile mücadeleye değinen Ünal, "Bunların 17-25 Aralık'ta gerçek
yüzleri ortaya çıktığında, devlet bunlara operasyon yapmaya
kalktığında karşımızda CHP'yi bulduk. Dediler ki siz neye dayanarak
bunları terörist ilan ediyorsunuz, neye dayanarak bunlarla mücadele
ediyor, bankasına el koyuyorsunuz, bunların gazetesini kapatmaya
kalkışıyorsunuz diyorlardı. Demek ki bir dayanak olması
gerekiyordu. Bunların bir uluslararası suç şebekesi olduğu ortaya
çıkınca biz bunlarla savaşmaya başladık. Kim bunlarla ittifak etti?
CHP milletvekili ne dedi, benim partim FETÖ ile ittifak halinde
dedi. Siyasetin içinde şu anda Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si
Türkiye karşıtı yapıların içerideki aparatı" dedi.
Ünal, CHP'yi siyasette takındığı tutum dolayısıyla eleştirerek,
"Türkiye'ye karşı bir saldırı olduğunda Kemal Kılıçdaroğlu'nun
CHP'sinin ilk yaptığı nedir? Türkiye'ye saldıranlarla birlikte
Türkiye'ye saldırmaktır. Şimdi buna siyaset diyebilir miyiz? PKK
Türkiye'ye saldırırken, sivilleri katlederken, şehirleri kazdıkları
çukurlarla, el yapımı patlayıcılarla cehenneme çevirirken hiç
sesinizi çıkarmayacaksınız, sadece CHP değil. Terör örgütü köşeye
sıkıştığında birileri çıkacak, savaşa hayır, insan hakları
ihlallerine karşıyız Bir terör örgütü düşünün ki elinde silah,
sürekli barış, demokrasi, özgürlük diyor. Barış diyen, özgürlük
diyen terör örgütü sivilleri katlediyor, çocukları dağa çıkarıyor,
infazlar gerçekleştiriyor" diye konuştu.
"CHP, asla bugünü konuşmuyor, bugüne dair tek bir önerisi
yok"
Dünyanın çok büyük bir değişim yaşadığını belirten Ünal, "Değişimi
eski alışkanlıklarınız, eski ezberleriniz ve pozisyonlarınızla
okursanız yanlış okursunuz. Dolayısıyla her aktörün pozisyonunun
hızla değiştiği ve aktörün stratejilerinin hızla değiştiği bir
dünyadayız şu anda. Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si bilinçli ve
sistematik olarak bizi sürekli eski pozisyonumuza mahkum etmek
istiyor. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki sürekli pozisyon
değiştirmemiz gerekiyor. Kendi milli çıkarlarımız ve
menfaatlerimizi korumamız gerekiyor. CHP, ne yapıyor sürekli
olarak? Asla bugünü konuşmuyor. Bugüne dair tek bir önerisi yok. O
yüzden muhalefet değil. Bir sorun varsa, bir de çözüm vardır.
Çözümü bulmak için birçok yol denersiniz. CHP'nin kafası sizi
sürekli bir yere mahkum edip o pozisyon üzerinden saldırmak üzerine
kurulu. Bizim Amerika, Rusya, İran, Almanya, Hollanda ile olan
ilişkimiz, bunlar Türkiye'nin çıkarları neyi gerektiriyorsa, bu
ülkenin güvenliği neyi gerektiriyorsa, o çerçevede hızla pozisyon
almayı gerektirir. O yüzden uluslararası ilişkilerde hiçbir aktörün
pozisyonu belli değildir. Hiçbir aktör uluslararası ilişkilerde
değişken olmayan bir pozisyon üzerinde ısrarcı olamaz. Hiçbir
ülkenin böyle bir lüksü yok. Bu, soğuk savaş yıllarında kaldı,
1970'lerde 1980'lerde kaldı. 1990'ların sonrasında artık hiçbir
aktörün kendi pozisyonunu koruyamadığı bir döneme geldik. Mayınlı
arazide düz koşarsanız vurulursunuz, mayınlı arazide zikzaklar
yaparsanız. Bu, yeni bir pozisyon almaktır. Amerika, gelir,
Tillerson da McMaster gelir konuşuruz, yeni pozisyonları konuşuruz"
açıklamasında bulundu.
Ünal, şunları kaydetti:
"Hollanda geçen ne yaptı? Hollanda bize büyükelçi atamıştı, biz de
büyükelçiyi kabul etmemiştik. Hollanda bizim kabul etmediğimiz
büyükelçiyi geri çekti. Fakat biz ne dedik? Biz ne dedik? Malumun
ilanıdır. Sonra Hollanda Dışişleri Bakanı Hollanda-Türkiye
ilişkileri iyileşecektir dedi. Aktörlerin hızla pozisyon
değiştirdiği dünyada asıl olan sizin istikrarınızı, güçlü bir
pozisyonda kalmanızı sağlayacak yeni pozisyonlar almaktır ama CHP
siyaset yapmadığı için daha çok operasyon aparatı olarak geçmişteki
belli pozisyonlar suçlamayı tercih ettiği için böyle bir dili
kullanıyor."
ABD'nin terör örgütlerine verdiği desteği hukuk alanına
taşıyacağını yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Ünal,
"Uluslararası hukukun, BM Güvenlik Konseyinin oluşturacağı tavır,
birçok şeye bağlı. Bu konuda bir çalışma var, bu çalışma daha çok
inceleme ve değerlendirme çalışması. Hem uluslararası hukuk hem ön
bir çalışma yapmak gerekiyor. Dolayısıyla bu konudaki mekanizmalara
dönük, onları nasıl işler hale getiririz buna şu anda bakılıyor"
diye konuştu.
MHP-AK PARTİ İTTİFAKI
MHP ile AK Parti arasındaki İttifak Komisyonunun çalışmalarına
değinen Ünal, "Milli mutabakat komisyonunun görüştüğü, Mart ayı
içerisinde yasalaşması gereken yerel seçimlere dönük uyum
çalışmaları. Şu an öncelikli olarak onun üzerinde çalışıyoruz.
Önümüzdeki hafta bunlar sunulacak. Genel Başkanlara toplu bir
çalışma sunulması söz konusu değil. Çalışmalar öncelikten
başlayarak peyderpey genel başkanlara sunuluyor. Genel Başkanlar
lüzum gördükleri takdirde değerlendirme yapmak için bir araya
gelir. Şu anda Sayın Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımızla Devlet
Bey'in bir araya gelmesi gündemde değil" şeklinde konuştu.
İttifak yapacak partilerin önünü açacak bir düzenleme yapmak
istediklerini anlatan Ünal, "Seçim çalışmalarına dönük çalışmalar,
bunların müzakereleri devam ediyor. Burada öncelikli olarak siyasi
partilerin maksatları. Bir de bu düzenlemeyi sadece AK Parti ve MHP
için yapmıyoruz, bundan sonra ittifak yapmak isteyen tüm siyasi
partilerin ittifak yapmalarının önünü açacak bir düzenleme
gerçekleştiriyoruz. Burada her siyasi parti kendi kurumsal
kimliğini korumak, ittifakta aldığı oyunu bilmek gibi talepleri
var. Bu talepleri gerçekleştirecek düzenlemenin nasılı ve nedeni
üzerinde çalışıyoruz. Şu ana kadar bu ittifakın içerisinde olmak
isteyen, ittifak yapmak istediğini açıklayan bir siyasi parti
olmadı" dedi.
Ünal, "Yüzde 10'luk seçim barajını muhafaza ediyoruz, orada bir
değişiklik söz konusu değil" ifadesini kullandı.
AK Parti'nin 12 Eylül 2018 tarihinde büyük kongresini yapacağına
işaret eden Ünal, şu anda il kongrelerinin yapıldığını ifade etti.
Ünal, AK Parti'nin erken seçimi de düşünmediğini dile getirdi.