Mahalli'nin yazılarına son verildi!
Abone olY.Şafak yazarı Hüsnü Mahalli'nin yazıları sona erdi. Gazete Genel Yayın Yönetmeni Sadıkoğlu 'kendi isteğiyle ayrıldı' diye açıklama yaptı. Mahalli bu açıklamayı yalanladı.
Yeni Şafak gazetesinin Suriyeli yazarı Hüsnü Mahalli'nin
yazıları 20 Mart'ta sona erdi. Peki, ne oldu da 3 yıl önce Genel
Yayın Yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu'nun isteğiyle yazmaya başlayan
Mahalli'nin yolları gazeteyle ayrıldı?
Hüsnü Mahalli, Yeni Şafak'taki yazılarına son verilmesinin perde
arkasını anlattı:
- Yeni Şafak gazetesindeki köşe yazılarıma 20 Mart’tan itibaren son
verilmiştir.
Bu süre içinde konu ile ilgili olarak çeşitli gazete ve internet
sitelerinde farklı haber ve yorumlar yayınlanmıştır. Konu ile
ilgili olarak beni arayan tüm meslektaşlarıma ‘bu aşamada yorum
yapmak istemediğimi’ söyleyerek Yeni Şafak yetkililerinden açıklama
istemelerini’’ rica ettim.
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni ve 20 yıllık arkadaşım Selahattin
Sadıkoğlu ise kendisini arayanlara ‘ benim kendi isteğimle
ayrıldığımı’ söylüyordu. Ancak son olarak 3 Mayıs’ta Evrensel
gazetesine konuşan Sadıkoğlu ‘Bir Suriyeli olarak Türkiye’nin iç
işlerine karışan bir yazdı.Yazıyı kullanmadığımız için gazeteden
ayrıldı’ demişti.. Bu arada değişik çevrelerde oldukça ilginç ve
bir o kadar yanlış yorumlar ve hatta dedikodular yapılıyordu!
Her koşulda doğruları söylemenin gereğine inanan ve bunun
mücadelesini veren biri olarak olup bitenlerle ilgili bir açıklama
yapmanın zamanı geldiğine inanıyorum.
Böylece konu ile ilgili tartışmalar son bulacak ve ben , beni
arayan ve mail ile bana ulaşan tüm değerli okuyucularımın üzüntülü
sorularını yanıtlamış olacağım .
Ben 25 Şubat 2002 tarihinde , yani Tezkere oylamasından 5 gün önce
değerli dostum Selahattin Sadıkoğlu’nun isteği üzerine ve diğer
işlerimin çok yoğun olmasına rağmen Yeni Şafak’ta yazmaya
başladım.
Yazmamın nedeni ise o sırada yaklaşmakta olan Amerikan saldırısı
ile ilgili olarak Türk kamuoyuna bir şeyler söylemekti. Gazetede
yazdıklarım ise benim yıllardır Türk gazete, radyo ve
televziyonlarında söylediklerimden pek farklı değildi.
Ancak daha ilk günlerden itibaren Yeni Şafak’taki yazılarım İsrail,
Amerika ve onların Türkiye’deki dostlarını rahatsız etmeye
başlamıştı.
Bu nedenle bu üç çevreden bana karşı sürekli bir kampanya söz
konusuydı..
Bu çevrelere yakın bazı köşe yazarı ile birlikte ABD ve İsrail
resmi ve gayri resmi medya ve siteleri benim adımı vererek bu
kampanyayı uzun süre devam ettirdiler. Amerikan ve İsrail
büyükelçileri gazeteye gelerek benim ve benim gibi düşünen ve yazan
arkaşların söylemlerinden ne kadar rahatsız olduklarını tekrarlayıp
durdular.
Ve ben tüm bu süre içinde bir kaç kez dostum Sadıkoğlu’na ‘Bak Yeni
Şafak’ta yazmak için gerçekten zamanım yok.. Eğer zor durumda
kalıyorsanız bırakabilirim’ dememe rağmen yazılarıma devam etmem
isteniyordu..
Tabi bu arada Sadıkoğlu’nun zaman zaman yazılarımı yumşatmamı
istediğini de belirtmem gerekiyor. Bu ise bir genel yayın yönetmeni
olarak onun en doğal hakkı olduğunu ve bir çok gazetede bunun
yapıldığını biliyorum. Sonuç olarak 20 Mart’ta ben Suriye’den ‘
Herkes Sezer’i bekliyor’ başlıklı bir yazı gönderdiğimde bu yazının
yayınlanmadığını gördüm.
İstanbul’a dönüp sorduğumda , Sadıkoğlu ‘ bir süre yazmamamı ve
istersem dışardan dizi ve röportajlar hazırlayabileceğimi’
söyledi.
Kararın gerekçesi ile ilgili olarak Sadıkoğlu’ndan açıklama
istediğimde bir genel yayın yönetmeni olarak kendince doğru ve
haklı bir açıklama yaptı .
Bu açıklamanın içeriği ve detayları ile kararının gerçek nedenleri
hakkında ben değil dostum Sadıkoğlu’nun bilgi vermesi gerektiğine
inanıyorum. Özetle ve herkesin bildiği üzere ben ABD , İsrail ve
onlara yakın çevre ve güçlerin hedefi haline gelmiştim.
Onların yazılarımdan bu denli rahatsız olmaları ve belki de
korkması beni sevindirmiştir. Ama ilginç olan benim yazılarıma son
verilme kararının zamanlamasıdır..
Karar tam da ABD Dışişleri Bakanlığınının Türkiye ile ilgili İnsan
Hakları Raporunun açıklandığı günlere rastlamıştı.. Bu raporda
‘ifade özgürlüğüne saygı göstermediği için Türkiye
eleştirilmekteydi’..
Bir kez daha konuya ilgi gösteren , beni arayarak ya da bana ulaşan
başta değerli meslektaşlarım ve okuyucularım olmak üzere herkese
içtenlikle teşekkür ediyorum. Farklı zemin ve ortamlarda
bildiklerimi söyleyeceğimden ve inandıklarımı hiç çekinmeden
sonsuza dek savunacağımdan herkes emin olabilir.
Karardan dolayı sevinen bazı meslektaşlarımın tavrını
anlayabilirim!
Ancak konu karşısında ilgisiz kalan basın kuruluş ve örgütlerinin
yanı sıra diğer meslektaşlarımın tavrını üzüntüyle karşıladığımı
belirtmek isterim.
Yoksa onların da mı ‘mesleksel ifade özgürlüğünün sınırlarını’
Amerikalılar belirliyor !
Hüsnü Mahalli
Saygılarımla.
İstanbul 5-5-2005
Kaynak: www.medyatava.net