Loğoğlu’ndan TSK açıklaması
Abone olCHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesiyle ilgili düzenlemeyi değerlendirdi. 35. madde bağlamındaki ...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TSK İç Hizmet
Kanunu’nun 35. maddesiyle ilgili düzenlemeyi değerlendirdi. 35.
madde bağlamındaki diğer bütün maddelerin de sağlıklı biçimde
gözden geçirilebileceğine vurgu yapan Faruk Loğoğlu, "TSK üzerinde
demokratik yönetim ve kontrolü sağlayacak bir düzenlemeden yanayız"
dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TBMM’de bir basın
toplantısı düzenleyerek Türkiye gündemini değerlendirdi. Son
olaylara dikkat çeken Loğoğlu, "Halkımız ’doğayı koruyalım’ diyor,
AK Parti iktidarı ’rantı koruyalım’ diyor. Halkımızsa barış
istiyor, iktidar gerginlik ve şiddet istiyor, halkımız demokrasi,
iktidar otoriter ve polis devleti istiyor, halkımız özgürlük
istiyor, iktidar baskıyla karşılık veriyor. Halkımız bireysel
tercihlerine, yaşam tarzına saygı istiyor, iktidar ’bütün
tercihlerini ben belirlerim’ diyor" şeklinde konuştu.
AB’nin 22. faslı açmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan
Loğoğlu, "Bu fasıl açılmadı. Bu fasıl çok ileri bir tarihe en erken
Kasım ayına ertelendi. Üstelik koşulsuz da değil, koşula bağlı
olarak ertelendi" dedi. Faslın açılmış gibi gösterildiğini fakat
açılmadığını iddia eden Loğoğlu, "Keşke açılsaydı" diye konuştu.
Türkiye’den sonra AB’ye başvuran ülkelerin bile teker teker AB’ye
girdiğine dikkat çeken Faruk Loğoğlu, "Türkiye’nin bir eksiği yok
aslında, eksik hükümette. Hükümet kendine düşeni yapmadı 10 yıl
boyunca" şeklinde konuştu.
Bu faslın açılması için kendilerinin AB’ye mektup gönderdiklerini
hatırlatan Loğoğlu, "Bu gelişmelerden biz rahatsızız" dedi.
Loğoğlu; "En azından ertelenerek de olsa bu faslın açılması ilke
kararının alınmış olması Türkiye-AB katılım müzakereleri bakımından
çok yetersiz ama o sürecin kopmamasını sağladığı anlamda da olumlu
sayılabilecek bir durumdur" diye konuştu.
Faruk Loğoğlu ayrıca Irak, Suriye ve Çin’de olan can kayıplarını
CHP olarak kınadıklarını söyledi.
"ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE MISIR’DA CİDDİ GERGİNLİKLER YAŞANABİLİR"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran
Faruk Loğoğlu, bir gazetecinin dün akşam Mısır’da yaşanan gerilimi
hatırlatması üzerine Türkiye’deki Gezi Parkı olaylarının Brezilya
ve Mısır’daki olayları da etkilediğine dikkat çekti. Loğoğlu,
şunları söyledi:
"Mısır’da bu gerginlikler sürecektir. Çünkü Mısır aslında açık bir
toplum ve bu toplumun dini esaslara dayalı bir rejim, yönetim,
toplum anlayışına karşı çıkan çok büyük kitleler var. Mısır’a
gitmiş olanlar bilirler. Mısır serbest bir toplum, özgür bir
toplumdur aslında. İnsanları sevecendir, katı düşünmezler.
Başlangıçta umut veren Mursi giderek katılaşan, giderek sertleşen
bir tutum içinde. Mısır’da ikinci bir devrim olmayacağını söyledi.
Bu Türkiye’de olanları da biraz anımsatıyor. Sayın Başbakan meşhur
balkon konuşmasında ’ben bütün Tükiye’nin başbakanıyım’ demişti.
Mursi de cumhurbaşkanı seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmada ’ben
de bütün Mısır’ın cumhurbaşkanıyım’ demişti. Mısır’daki durum ciddi
çünkü giderek sertleşen Mursi ve yönetim karşısında; gerilemeyen,
taleplerinde ısrarlı olan ve dini esaslara dayalı olmayan bir
yönetim isteyen çok büyük kitleler var. O yüzden Mısır’ın
önümüzdeki günlerde ciddi gerginlikler yaşayabileceğini
öngörebiliriz."
ABD’NİN BÜYÜKELÇİLİKLERİ DİNLEMESİ
Bir gazetecinin, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’nın aralarında
Tükiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerin büyükelçiliklerini
dinlediğine dair haberleri hatırlatması üzerine Faruk Loğoğlu
şunları söyledi:
"Birbirini izlemeyen kim kaldı bu dünyada? Yani İngiltere G-8
toplantılarının hepsini izliyormuş. ABD yapıyor bunu. Türkiye’de
herkesin dinlendiği bir ortamda bunu Türkiye yapmıyor mu acaba? O
bakımdan, ’bu yapılıyor, bu doğrudur’ anlamında söylemiyorum. Buna
haklı, geçerli sebepleri olduğunu da düşünmüyorum. Obama diyor ki,
’Bu ulusal güvenlik bakımından gerekiyor’. Ben ona karşıyım zaten.
Yani ulusal güvenliği, güvenliği herhangi bir ölçüde sağlamak için
insanların hayatlarının içine girmek, insanların haberi olmadan
onları dinlemek, kayıt altına almak, benim anlayışıma aykırı.
Toplum öyle bir düzenlenmeli ki, güven ve güvenlik bu yöntemlere
başvurmadan ne ulusal seviyede ne de uluslararası seviyede bu
yöntemlere asla başvurulmamalı. "
LİCE’DE YAŞANAN GERGİNLİK
Faruk Loğoğlu, Diyarbakır Lice’de yaşanan olayları da
değerlendirdi. Loğoğlu şöyle konuştu:
"Türkiye’de olup bitenlere baktığımız zaman hükümetten duyduğumuz
ilk değerlendirme provokasyon oluyor. Yapılan her işte provokasyon
var. Ne kadar provokatör bir ülke haline gelmişiz. Bu doğru olsa
bile yani her olayın arkasında bir provokasyon varsa, toplumun bu
hale gelmiş olmasının nedeni nedir, kaynağı nedir? Burada yine
hükümetin sorumluluğunu aramak lazım. Ben Lice’deki olayların tam
mahiyetini bilmiyorum. Yani hükümetin söylediğinde de doğruluk payı
olabilir, vatandaşın söylediğinde de doğruluk payı olabilir. Ama
böyle olsa bile vatandaşın üzerine ateş açıp onların ölümüne
sebebiyet vermek, gösterilecek tepki değildir. Güvenlik şiddet
kullanarak, vatandaşın canına kıyarak sağlanmamalı. O bakımdan
Lice’deki olaylarda ben şahsen ve partimiz adına üzüntü
duyuyorum.
Sonuç; olmaması gereken bir tablodur. Ölen vatandaşımız, yaralanan
vatandaşlarımız vardır. Böyle bir olayın patlak vermesi ve askerin
böyle bir tepki göstermesi herhalde hükümetin bir değerlendirme
yapmasını gerektiriyor. Şimdi Gezi Parkı olaylarında falan polis
artık biber gazı falan sıkmıyormuş. Bunlar çok iyi de, çok geç
değil mi arkadaşlar? İlla bir kötü tecrübe geçirdikten sonra mı
hükümet gereken dersleri çıkartacak. Hükümet düşünmüyor mu?"
"ABD ZİYARETİ EYLÜL SONUNA DOĞRU"
Faruk Loğoğlu, CHP’nin ABD ziyaretinin tarihinin belli olup
olmadığına dair bir soru üzerine ABD ziyaretini ertelediklerini
söyledi. Ertelemenin gerekçesi olarak Türkiye’nin gündemini
gösteren ve Meclis’in 1 Temmuz’dan itibaren tatile girmemiş
olmasını hatırlatan Loğoğlu, ayrıca CHP’nin ABD’deki
hazırlıklarının tam kıvamına gelmediğini söyledi.
"Bu ziyareti muhtamelen Eylül sonuna doğru yapacağız" diyen
Loğoğlu, konuştukları tüm ABD’li yetkililerin ise CHP’nin ABD
ziyaretinin önemli olduğuna dikkat çektiklerini ve CHP’nin
görüşlerinin ABD’de büyük ilgi göreceğini kendilerini
aktırdıklarını anlattı. Bu ziyareti gerçekleştireceklerine vurgu
yapan Loğoğlu, "Belki doğrudan doğruya genel başkanın başkanlığında
bir ziyarete dönüştürmemiz de mümkün. Onun üzerinde çalışıyoruz"
şeklinde konuştu.
TSK 35. MADDENİN DÜZENLENMESİ
Loğoğlu, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesiyle ilgili yapılan
düzenleme konusunda da değerlendirmelerde bulundu. 35. maddenin
askere darbe yapma yetkisi vermediğini söyleyen Loğoğlu, "CHP
olarak biz her zaman darbelere karşı çıktık, darbelere kaynak
gösterilebilecek her türlü düzenlemeye de karşı olduğumuzu
söyledik. Bunu yaparken sadece 35. madde değil, belki o bağlamdaki
diğer bütün maddelerin de sağlıklı biçimde gözden geçirilerek, TSK
üzerinde demokratik yönetim imkanını, hukukunu sağlayacak bir
düzenlemeye gitmemiz lazım" dedi. AK Parti’nin ise göstermelik
düzenlemelerle ’Ben askeri hizaya getiriyorum’ şeklinde izlenim
vermeye çalıştığını iddia eden Loğoğlu, "Şuanda TSK üzerinde
demokratik yönetim ve kontrolü sağlayacak bir düzenlemeden yanayız"
ifadelerini kullandı.
Loğoğlu, bir gazetecinin AK Parti tarafından kaldırılan EMASYA
Protokolü’nün tekrar geri getirildiğine dair açıklamalar olduğunu
hatırlatması üzerine şunları kaydetti:
"EMASYA Protokolü’nün bir şekilde geri getirilebileceğine dair
işaretler duymaktayız. Bu konu benim çok ayrıntılarını çok fazla
bildiğim bir konu değil. Şuandaki düzen itibariyle askeri güçler,
jandarmadan valilikten yetki alıyorlar, kendi başlarına hareket
edemiyorlar. Burada önemli olan, düzenlemeler değil. Önemli olan
iktidarın Türkiye’de yapılan gösterilere ve olaylara karşı
takındığı tavır ve gösterdiği yaklaşımdır. Takındığı tavır; baskıcı
dayatma figürü, yaklaşımı ise; daha fazla şiddet, daha fazla güç
kullanarak bastırmak, olayları bertaraf etmek. Sadece olayları
değil, olaylara karışan insanları da kastediyorum. Böyle bir
anlayış olur mu, bu ancak polis devletlerine yakışır, hukuk
devletlerine yakışmaz. Dolayısıyla hukuki düzenlemeler ne olursa
olsun, bu hukuki düzenlemelere göre hareket etmedikleri sürece
demek ki o düzenlemeler işe yaramıyor."
(İHA)