Livaneli'den Baykal'a 'git' iması

Abone ol

Solun temel problemlerini masaya yatıran CHP milletvekili ve Vatan Gazetesi yazarı Zülfü Livaneli, kaleme aldığı yazısında CHP Lideri Baykal'ın gitmesi gerektiğini söyledi.

Solun içinde bulunduğu açmazları mercek altına alan CHP İstanbul Milletvekili ve Vatan Gazetesi köşe yazarı Zülfü Livaneli, Deniz Baykal'a örtülü olarak 'git' mesajı verdi. Livaneli'nin yazısı şöyle:

- Solun genel tanımı nedir... Yoksul kitlelere yakın olmak, ezilenlerin çıkarlarını savunmak, özgürlükleri geliştirme mücadelesi vermek ve insan haklarını savunmak değil mi?

Bu açıdan Türkiye garip bir ikilem yaşıyor: CHP gibi sol geleneğe sahip bir parti, seçimlerde dar gelirlilerin yaşadığı mahallelerden değil; merkezlerden, nispeten gelir durumu daha düzgün ve kentli olarak tabir edilen kesimden oy alıyor.

Bağdat Caddesi üzerindeki apartmanlardan CHP'ye oy çıkıyor da apartmanın kapıcısı ya da onun tepelerde oturan akrabası sağ partilere oy veriyor.

Burada tuhaf bir çelişki var.

Buna karşılık "tutucu" denilen çevreler, yoksul halk kesimlerine, varoş denilen mahallelere, fabrikalara, tarlalara, gecekondulara daha yakın duruyorlar.

Dünya ekonomi arenasında sık sık karşılaştığımız Brezilya örneğini ele alalım: Brezilya'da halk kendisini yöneten partilerden, yolsuzluktan, ekonomik sıkıntıdan bıktı ve son seçimlerde Lula adlı sol politikacı büyük bir zafer kazanarak oylan silip süpürdü.

Klasik şemaya uygun olarak ezilen halk kitleleri ayağa kalktı ve sol bir rüzgârla "tutucu''ları alaşağı etti.

Türkiye'de ise aynı şartlar altında ezilen kesimler sola değil, sağa oy verdi.

Ve seçimden sonra bu sağ parti, AB üyeliği amacının etkisiyle, şekilde bile kalsa özgürlükçü - demokrat ve reformcu ilkeleri benimsemeye özen gösterdi. Yani solun söylemini kullandı.

Böylece Türkiye kendisine ait bir terminoloji yaratmış oldu:

Kentliden ve varlıklıdan oy alan sol parti ve yoksuldan oy alan sağ-tutucu parti!

Bu tanım bütün klasik öğretileri altüst edecek kadar önemli.

Türkiye kültürel olarak sol ama sosyolojik olarak sağ bir CHP ile, kültürel olarak sağ ama sosyolojik olarak sol bir AKP arasında büyük bir bunalım yaşıyor.

Bence bu yanlışlığın ve ikilemin bir an önce ortadan kaldırılması gerekiyor.

Bunun yolu da solun sol, sağın sağ olması.

Yani CHP'nin yoksullaşan kitlelere, açlık ve yoksulluk sının altında yaşayanlara, kent varoşlarında tutunmaya çalışanlara sahip çıkarak onların sesini duyurması.

Lula da Silva hareketinin Brezilya toplumunda yarattığı devrimci rüzgârın Türkiye'de de esmesi gerekiyor.

Giderek yoksullaşan halk kitlelerinin buna gerçekten ihtiyacı var.

Bir ikinci konu da değişim umudu.

1970'ler Türkiye'sinde sol, yüzde 40'ların üstüne çıktığı zaman topluma bir değişim heyecanı ve geleceğe dönük bir umut verebiliyordu.

Bugün halk ve gençler umutsuz, geleceğine güvenle bakamıyor, bir büyük değişim heyecanı yaşayamıyor.

CHP ne yapmalı?

Yazının sonunda söylediklerimi toparlamama izin verin:

CHP Türkiye'nin vazgeçilmez bir siyasi kurumu olarak mutlaka geniş halk kitleleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalarla, gençlerle, kadınlarla buluşmalı.

Türkiye'nin özgürlük ve demokratikleşme taleplerine, Avrupa Birliği müzakere sürecine öncülük etmeli.

Demokrasi dışı her girişimi geçersiz ve gereksiz kılacak bir biçimde siyasi alternatif oluşturmalı.

Bütün bunları başarmak için kendi içinde sağlıklı bir tartışma ortamını canlı tutarak, doğru politikalar saptamaya özen göstermeli.

Çünkü 80 yıllık bir parti olmak büyük bir avantaj getiriyor ama aynı zamanda eski bir konağın zaman zaman yenilenmesi, aksayan, çöken, bozulan kısımların düzeltilmesi gibi bir görev de yüklüyor.

Büyük bir konak için gerekli olan yenilenme çabası, köklü partiler için de gerekli. Kendini yenilemeyi başaran bir CHP, halk kitlelerine büyük bir gelecek umudu sunmayı başarabilecektir.

Ama bunun ilk şartı, başarısız olan ve partiyi küçülten yönetim kadrolarının bir an önce bu partinin başında kalma ısrarından vazgeçmesi.

Yazı: Zülfü Livaneli
Kaynak: www.vatanim.com.tr

Günün Önemli Haberleri