Liseli kız olan biten her şeyi anlattı
Abone olDiyarbakır'da okul çevresindeki uyuşturucu satıcıları yüzünden aileler de, çocuklar da zor günler geçiriyor.
Lise öğrencisi bir kız okulunu bırakmak zorunda kaldı.
Bir baba, çocuklarını korumak için işi bıraktı, okul çevresinde
mesai yapıyor.
Diyarbakır'daki okullar uyuşturucu satıcıları için "kolay alanlar".
Özellikle kenar mahalleler, dar gelirlilerin yaşadığı semtlerdeki
okullar satıcıların tehdidi altında.
El Cezire Türk'ten Abdülkadir Konuksever, uyuşturucu satıcıları
yüzünden okulu bırakan genç bir kız ile görüştü. Liseli H.L.,
uyuşturucu gerçeğiyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte o
söyleşi:
Şehirde uyuşturucunun en yaygın kullanıldığı, satıcıların hedefinde
olduğu okullar Bağlar, Şehitlik, Fatihpaşa, Aziziye ve Suriçi
bölgelerinde bulunuyor. Bu bölgelerin tamamı 1990'lı yıllarda
yaşanan göçle kalabalıklaştı. Ortak yönleri, dar ve karanlık
sokaklarının olması ve polisin bu alanlara kolay kolay girememesi.
Kentin diğer bölgelerine nispeten daha rahat hareket edebilecekleri
bu alanlarda bulunan okullar da satıcıların kolay müşteri
edinebilecekleri yerler olarak öne çıkıyor.
Uyuşturucu satıcıları öncelikle arkadaş gruplarına sızıyorlar. Okul
çevrelerinde başlayan ilişki okul dışına taşarak sosyal
etkinliklere dönüşüyor. Çay bahçeleri, park gibi alanlarda mesele
bir şekilde uyuşturucuya geliyor ve esrar sarılarak ikram ediliyor.
İçmek istemeyenler korkaklıkla suçlanıyor, özellikle ergen yaşlarda
yaşanan inatlaşmalar sonucunda iş büyük oranda denemeye varıyor.
Satıcıların gruplara sızma işinde kullandıkları yöntemlerden biri
de sosyal çevreleri geniş çocukları hedeflemeleri.
SATICILARDAN KURTULMAK İÇİN OKULU BIRAKTI
Lise birinci sınıf öğrencisi H.L. onlardan biri. Okul çevrelerinde
uyuşturucunun nasıl yaygınlaştığını şöyle anlatıyor:
“Bir grup toplanıyor okul yakınlarında. Daha çok kızlara
yaklaşıyorlar. Zaten kızlar erkeklerden daha çok kullanıyor. Önce
içiriyorlar, zaten içtikten sonra başlıyorsun. Ardından satıcılığa
geçiliyor. Aile baskısından, aile şiddetinden, anne-baba
kavgasından başlıyorlar. Hap, esrar ve bozayır maddesi (bonzai) ve
eroin kullanıyorlar. Okul çevrelerinde çok yaygın ve polis pek
gelmiyor. Devlet okulları böyle, öğretmenler zaten dersimi vereyim,
gitsinler, kurtulayım diye bakıyor.”
Uyuşturucu satıcıları H.L.’yi de zorlamış. H.L. kurtulmak için
okulunu bırakmak zorunda kalmış. Annesi de onu mahallelerindeki
fırıncıyla nişanlamış.
“Sadece uyuşturucu satıcılarından kurtulmak için okulumu bıraktım.
Şimdi evde anneme yardım ediyorum. Evde kitap okuyorum, resim
çiziyorum, kardeşlerimin dersleriyle ilgileniyorum. Şimdi
nişanlıyım. 18’imi doldurunca evleneceğim. Okuluma gidebilseydim
evlenmezdim.”
TEHLİKELİ ARKADAŞ ÇEVRELERİNDEN UZAK DURUN
“Sıkıntılar gelip geçici, anne ve babaya asi olmamak lazım. Okula
gidip, derslerden başka bir şey düşünmezlerse kötülüklerden uzak
kalırlar, meslek sahibi olurlar ve evlenmek zorunda kalmazlar.
Arkadaşlık ortamına girmesinler, gerekirse arkadaşlık kurmasınlar.
Evden okula ve okuldan eve gitsinler."
ÇOCUKLARIYLA OKULA GİDİYOR
Liseye giden ikiz çocuklarının yaşadıkları nedeniyle bir başka aile
de zor günler geçiriyor. Baba M.A. çocuklarını okul çevresindeki
uyuşturucu satıcılarından korumak için işini bile bırakmış:
“İki evladımdan başka bir şeyim yok. İkisi de lise öğrencisi. Bir
gün eve geldiklerinde morallerinin bozuk olduğunu öğrendim. Sordum,
anlatmadılar. Annelerine söylemişler. Okulu mesken tutmuş birkaç
kişi bunları sıkıştırmış ve uyuşturucu vermek istemiş. İkisi de
sigara içmez. Yanlarındaki kızlar zorlamışlar, bizimkiler
istemeyince hakaret etmişler. Bir devlet kurumunda işçi olarak
çalışıyorum. Bir hafta izin aldım ve kalktım gizlice okullarına
gittim. Tek tek tespit ettim. Genç yeğenlerim var, topladım hepsini
ve gönderdim üzerlerine. Hepsinin kolunu, bacağını kırdılar. Polis
bir şey yapamıyor. Arıyorsun, gelip bir tur atıp gidiyorlar.”
Ancak okul çevresinde satıcılar azalmadı. Polisin operasyon yapıp
götürdüğü torbacıların yerini sürekli yenileri alınca M.A, şunları
yaşadı:
“Emekliliğime dört sene var. Kalkıp, dilekçe verip, emekliliğimi
istedim. Köyde küçük bir tarlamız vardı. Onu satıp bankaya
yatırdım. Dört sene bizi idare eder. Dört sene sonra zaten maaş
bağlandığında bir şekilde geçinirim. Şimdi çocuklarımla birlikte
okula gidiyorum ve onlar çıkıncaya kadar çevresinde tur atıyorum.
Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, karakola gittim kaç kere. Gelin bu
adamları temizleyin diye. Ama onlar da başa çıkamıyorlar.”
TEHDİT EDİLDİM
M.A. iki kez de satıcılar tarafından tehdit edildiğini şöyle
anlatıyor:
"Bana 'buralarda çok geziyorsun' deyince tokatı patlattım suratına.
Bıçak çekti, çevredekiler yetişmese belki de hastanelik olmuştum.
Bir seferinde de eve kadar takip ettiler beni. Köşeyi dönünce
bekledim. Gelince karşılarına çıkıp ne istiyorsunuz dedim. Onlar da
‘esas sen ne istiyorsun, narkotikçi değilsin, niye peşimize
düşüyorsun, zarar edersin, vazgeç’ dediler. Sonunda çaresiz kaldım,
çocukları başka okula aldırdım. Ama yine yalnız göndermiyorum.
Zaman kötü, çocuklarınızın peşini bıraktığınız an elinizden kayıp
giderler.”
SİGARA KULLANIYORSAN YANAŞIYORLAR
Uyuşturucu satıcılarının ilk hedeflediği öğrenciler sigara içenler.
Eğer öğrenci sigara içiyorsa esrar veya türevi maddeleri içirmek
kolaylaşıyor. Eger içmiyorsa bir içeceğe karıştırılabilecek madde
veya hapa alışması sağlanıyor.
En kolay olanı sigara tiryakileri. O.M. lise ikinci sınıf
öğrencisi. Sigara kullanıyor ve okul çıkışı arkadaşlarıyla
gittikleri bir parkta esrar ikram edilmiş:
"Sekiz, on kişilik bir gruptuk. Benim görüştüğüm bir kız vardı,
onun daveti üzerine gitmiştim. Gruptan öğrenci olmayan ama biz
yaşlarda bir çocuk içtiğimiz sigaraya bakıp 'bunlar kurutmaz'
dedikten sonra çıkarıp esrar sardı. Yakıp yanındakine verdi. Herkes
bir yudum çekip yanındakine veriyordu. Bana sıra geldiğinde
istemedim. Gülüp dalga geçtiler. Ben de bir daha gitmedim
yanlarına. O kızın pek çok kişiyi o parka götürdüğünü
öğrendim."
O.M. durumu annesine anlattığında annesi polise gitmiş. Durumu
anlatarak okul çevresine dadanan bu kişilerin yakalanmasını
istemiş. Polisin verdiği yanıt onu şaşırtmış. Annesi yaşadığını
şöyle anlatıyor:
"Bu çocukların tek tek isimlerini verdim. Önce bana 'vazgeçin'
dediler. Ben vazgeçmedim. Biraz zorlayınca da 'çocuğunuzu o okuldan
alın, o okul mimli bir okul' dediler. Okul müdürüne gittim,
öğretmenleriyle konuştum ancak herkes çaresiz. Bir, iki kişi karşı
koyacak olmuş, tehdit edilmişler. Herkes kendi canından
korkuyor."