"Çetelerden arındırılmış, temiz bir
Türkiye kurmanın tüm diğer gelişmelerden daha önemli olduğuna
inanıyoruz!" diyerek başlıyordu Can Dündar, 7 Ocak 1997'de
yayınlanan 40 Dakika programına.
28 Şubat darbesi için gerekli
zemin tüm hararetiyle oluşturulup, paketlenen olaylar sıcak sıcak
servis edilirken önümüze, Can Dündar'ın birinci gündemi
yine de "çeteler"di.
Susurluk olayıyla patlayan "çeteler"in
uzantısı, köklerini darbelerle besleyen bir örgüte mi
dayanıyordu?
Bugün hala ısrarla "Ergenekon diye bir
şey yoktur, AK Parti hükümeti ve yandaşlarının uydurmasıdır"
diyenlere belki de taa o yıllardan cevap
veriyordu.
Tabi bir de hatırlatmayla: "Olaylara
kuşbakışı bakmaya çalışarak..."
Can Dündar'ın o gün sorduğu soruların, bugün
Ergenekon sanıklarına verilen cezaların tartışmaları sürerken çok
anlamlı olduğunu düşünüyorum:
"Acaba yıllarca bizim karanlık eller
diye tanımlayıp durduğumuz, Türkiye'yi 12 Eylül'e sürükleyen güçler
bugün karşımızda gördüğümüz insanlar mı? Acaba onca kanı bir
darbeyi tezgahlayabilmek için mi döktüler?"
O gün programda konuşan Emekli Deniz
Subayı Erol Mütercimler 13 yıllık incelemeleri sonucunda
çok ilginç bir örgütle karşılaştıklarını söylüyordu. Mütercimler'e
göre ülkeyi darbeye sürükleyen ve bugün çete diye anılan örgütün
gerçek adı : "Ergenekon"
1997 yılında henüz 28 Şubat darbesine
neredeyse 1 ay kala Erol Mütercimler'in "Ergenekon"
hakkında söyledikleri oldukça çarpıcı:
"Ben de ilk kez bu örgütün adını öğrendiğimde
şok oldum. Çünkü o kadar yıl yüzlerce insanla konuştum, ihtilalci,
darbe subaylarla. Ama bunu ilk ben Emekli Tümgeneral Memduh
Ünlütürk'ten duyduğum ve öğrendiğimde anlayamadım.
Memduh Ünlütürk Paşa dedi ki:
" Bu Ergenekon şöyle bir örgüttür; Bu
Genelkurmay'ın da hükümetlerin de bürokratların da herkesin üstünde
bir örgüttür. Bu yasayla falan kurulmuş bir örgüt değildir. Bu 1960
27 Mayıs darbesinden sonra CIA Pentagon tarafından
kurdurtulmuş.
Bunun içinde bulunan insanlar da buraya hizmet
eden insanlardır. Ama bunlar vatana ihanet olsun diye hizmet
etmezler. Biz vatanı kurtarıyoruz, vatana hizmet ediyoruz
düşüncesiyle bu örgütün içinde yer almışlardır. Bunun
içinde özellikle Amerika'da kontrgerilla eğitiminden geçmiş
generallerin bir bölümü yeri geldiğinde bu Ergenekon'un içinde yer
alır.
Sonuçta ben daha başka insanlardan da bu
Ergenekon'u araştırdığımda şunu gördüm; bunun içinde
subaylar var, emniyetçiler var, profesörler var, gazeteciler var,
işadamları var, sıradan insanlar var. İşte bugün çeteler dediğimiz
birimler Ergenkon'un içindeki birer bölüm. Adını
saydığımız kişiler de Ergenekon adı verilen bu üst örgüt tarafından
kullanılan tetikçiler. Turgut Özal, kendisine yönelik
suikast girişimiyle ilgili yapılan araştırmalardan
sonra ne dedi: "Bir örgüte geldim,çattım." İşte bu örgütün
adı: Ergenekon! "
Programda dönemin Başbakanı Bülent
Ecevit'in de Ergenekon örgütünden haberdar olduğu ama üstlerine
gidemedikleri yönünde açıklamaları da mevcut.
Bugüne dönüp baktığımızda ise Ergenekon
Davası'nda verilen cezaları az bulabilirsiniz, çok
bulabilirsiniz.
Kararı siyasi, hukuki, ahlaki bulabilirsiniz,
bulmayabilirsiniz.
Sonuçta Can Dündar'ın dediği gibi olaylara
biraz da kuşbakışı bakmak gerek.
Ama dikkat edin! Bu kuş "devekuşu"
olmasın!