'Kürtlerin kaderi Türkiye’nin basiretine bağlı!'
Abone olEtyen Mahçupyan, PYD ve Kürt hareketinin Suriye politikasında Türkiye'yi yanına alamadığı için kaybettiğini iddia etti.
İNTERNETHABER.COM
IŞİD'in Kobani kuşatması 20 günü geride bırakırken
ortaya çıkan siyasi tabloyu yorumlayan Akşam yazarı Etyen
Mahçupyan, Kürtlerin kendi hataları Türkiye'ye muhtaç hale
düştüğünü yazdı.
PYD ve Kürt hareketinin Suriye politikasında Türkiye'yi yanına alamadığı için kaybettiğini iddia eden Mahçupyan "Kürtlerin kaderi şu an Türkiye’nin basiretine bağlı. Keşke Kürtler bu basireti sağlam tutacak bir politika izlemiş olsalardı…" dedi. Mahçupyan, "Türkiye’deki çözüm süreci ile Suriye’de güvenli bir Kürt bölgesinin yaratılması sürecinin birleştirilmesinin, Rojava’yı özerk kılıp kılmayacağı bilinmese de, onu bir aktör kılacağı belliydi. Kürt hareketi enerjisini bu yönde kullansa muhtemelen şimdi daha sağlam bir zemin üzerinde duruyor olacaktı. " diye yazdı.
İşte Mahçupyan'ın yazısındaki ilgili bölüm:
KÜRTLERİN SURİYE SİYASETİ BAŞARILI
MI?
Şimdi dönüp denklemin diğer yanına da bakmak gerek. Acaba bu
süre içinde Kürt hareketinin Suriye siyaseti bir başarı getirdi mi?
Ülkenin kuzeyinde PYD’nin üç kantona böldüğü bir özerk alan
yaratması, nihayette bölge halkını ya kaçırtarak ya da ikna ederek
bir siyasi kimliğin etrafında toparlaması ‘başarıydı’. Rojava Kürt
hareketinin yüz yıldır hasretle beklediği bir doğum anı olarak
kutsandı. Seküler ve modern Kürtler Rojava üzerinden kendilerini
tarih sahnesine çıkmış hissettiler. Beklenen an gelmişti… 21.
Yüzyıl bir Kürt yüzyılı olacaktı…
PYD Suriye’nin karmaşık toplumsal ve siyasi tablosu karşısında, bu
‘doğuş’ imkânını azami kılmak üzere bir yol izledi. Bir yandan
Esed’e mesafeli kaldı ama onunla işbirliği yapmaktan çekinmedi.
Suriye muhalefetine ise fazla yanaşmamaya özen gösterdi. Bu ‘üçüncü
yol’ stratejisinin Rojava’nın özerkliğini de sağlayacağını öngördü.
Türkiye’ye karşı ise ikircikli bir tutum izledi. Çünkü Türkiye
Özgür Suriye Ordusu’nu destekliyor ve Kürtlerin de o safta yer
almasını istiyordu. PYD buna ‘evet’ demedi, çünkü bu yol özerkliği
tehlikeye atabilirdi. Esed’in gitmesinin ardından nasıl bir
Suriye’nin ortaya çıkacağı belirsizdi ama Esed kaldığı sürece
Rojava adım adım bağımsızlığa doğru ilerleyebilirdi…
IŞİD KÜRTLERE O HAYALLERİN GERÇEKÇİ
OLMADIĞINI GÖSTERDİ
Ne var ki IŞİD bu hayallerin pek de gerçekçi olmadığını, belki de
ileriye dönük ağır bir travma olarak bugün Kürtlerin omzuna
yüklemiş durumda. Kürtler de yanı başlarında yaşadıkları Sünnilerin
ruh halini, siyasi iradelerini ve stratejik imkânlarını yanlış
değerlendirdiler. Muhalefetin askeri beceriksizliklerini temel
alırken, sosyolojiyi, bölgedeki toplumsal gücü es geçtiler. Ayrıca
Suriye ile Irak arasındaki organik bağlantıyı, Irak’taki merkez
boşluğunun nasıl dolacağını, bunun Suriye’deki yansımasını da
öngöremediler. Görselerdi daha baştan Türkiye ile birlikte bir yol
haritası izlemenin uzun vadede en güvenli yol olduğunu belki
anlayabilirlerdi. Türkiye’deki çözüm süreci ile Suriye’de güvenli
bir Kürt bölgesinin yaratılması sürecinin birleştirilmesinin,
Rojava’yı özerk kılıp kılmayacağı bilinmese de, onu bir aktör
kılacağı belliydi. Kürt hareketi enerjisini bu yönde kullansa
muhtemelen şimdi daha sağlam bir zemin üzerinde duruyor
olacaktı.
KÜRTLERİN KADERİ TÜRKİYE'NİN BASİRETİNE
BAĞLI
Şimdi Öcalan bir ‘imdat’ mesajı gönderiyor. Eğer Kobani düşerse,
yani özerk Rojava projesi gömülürse, bunun yarattığı psikolojik
ortamda çözüm süreci de durur ve o zaman AKP üzerindeki darbeci
baskı artar diyor. Bu hükümete bir uyarı… Ama aynı zamanda Kürt
hareketinin de çaresizliğinin ifadesi. Çünkü Kürtlerin kaderi şu an
Türkiye’nin basiretine bağlı. Keşke Kürtler bu basireti sağlam
tutacak bir politika izlemiş olsalardı… Öte yandan her iki taraf da
öğreniyor. Eğer her ikisi de hayallerindeki çıtayı gerçekçi noktaya
çekebilirse, o hayallere yaklaşmanın yolu açılabilir.