Kürtler derin devletten çok sıkıntı çekti, o devlet
mantığı ki Anadolu insana komple sıkıtı verdi/veriyordu. Ülkemizin
esaret atmosferinde, ulusal devlet aldatmacasıyla tek tip insan
yetiştirme makbul vatandaş yetiştirmek için iki kavramı su-i
istimal ederek laiklik ve Türkçülüğü araç olarak kullandı.
Zaman zaman duyarlı siyasetçiler bu sıkıntıları
giderme adına bazı teşebbüslerde bulunmalarına rağmen maalesef
başarılı olmadılar.
Rahmetli Menderes, Özal ve Erbakan bunların önde
gelenleridir. Özellikle Özal ve Erbakan’ın mücadelesine bizzat
şahit olduk.
Ancak Yüce Allah Recep Tayyip Erdoğan gibi bir
babayiğit yetiştirdi, adım adım siyasi merhaleleri kat ederek ülke
yönetimini eline aldı.
İnsanımızın hayatına sıkıntı veren laiklik ve
Türkçülüğü olması gereken sınırlarına çekti. Devlet tüm inançlara
yaşama hakkı verirken, İslam dinine karşı verdiği tahribatı tamir,
tedavi edercesine ekstra bir ilgi göstermeye çalıştı/çalışıyor, ama
hala da yetersiz durumdadır. Ancak buna rağmen halk ve millet
düşmanları sinirinden kahroluyorlar, ama nafile tabi.
Başta TRT Kürdiden tutun, Kürt enstitüsüne kadar,
Kürtçe üzerindeki bir çok engelin kaldırılmasına kadar bir çok
alanda yasal düzenleme oldu fiilen kamuoyunun kulağı Kürt ve
Kürdistan kavramına alıştı.
Çözüm sürecinde 2013 Nevruz mesajıyla yeni bir süreci
başlattık/başlatıldı ama KCK/PKK gereğini yerine getirmedi. İlk
yılı sabırla gitmesine rağmen ikinci yılda Devlet verilmesi
beklenen tepkiyi verdi, tüm hızıyla devam ediyor.
HDP’ye gelince 7 Haziran’daki 80 vekilin hesabını, 1
Kasım’daki 60 vekilin hesabını hala seçmenlerine vermedi.
Parlamentodan ne adına maaş aldıklarını bilmiyoruz. Ellerinde bir
şey kalmadı yuvarlak ifade ve soyut kavramlarla halk oylamasına
gölge bırakmak istiyorlar.
Bence bir Kürt bu şartlarda bilinçli bir şekilde
sanığa giderce “evet” demesi gerekir. Çünkü 18 maddelik bu anayasa
paketinde “hayır” diyebileceği bir madde yoktur.
Diyebilirsiniz ki anayasada eleştiriye malzeme olan
42. Ve 66. Madde yerinde duruyor, doğrudur. Ama MHP’nin
katkılarıyla bence bundan fazlası da zor olurdu.
Hatta MHP’in üç maddedeki değişikliğe katkısı da
faydalı oldu, keşke HDP de katkı verseydi de üç madde de kendisi
ekleseydi değil mi?
Sokak siyaseti dışında meclise bir katkısı olamayan
HDP’nin çağrısına hiç mi hiç kulak verilmemesi lazımdır. Hatta tam
tersine önceki seçimlerde HDP’ye verilen oyların “evet” olarak
sadığa yansıması lazım.
Öyle birilerinin dediği gibi “Kürt sandığa giderse
hayır diyecek” için bir durum, bir gerekçe ortada yoktur. Üstelik
Reis devletin başında dün yaptığı gibi bu gün de iyi şeyleri yapma
ihtimali çok çok yüksektir. Kaldı ki “hayır” diyenlerin çözüme
dönük bir plan projeleri yoktur. Sadece böyle kalsın diyorlar o
kadar.
Hayırcıları gözlemliyorum, dinliyorum, seyrediyorum,
18 maddeden çoğu kere bahsetmiyorlar, bahseden de yuvarlak
ifadelerle vatandaşın kafasını karıştırmak için çaba sarf
ediyorlar. Cumhurbaşkanının nefret yada korkusu üzerinde pakete
karşı olumsuz bir algı oluşturuyorlar.
Bu kadarına da pes dedirtecek kadar düzeysiz bir
eleştiri yapıyorlar, yazık günah değil mi?
Benden hatırlatması.