Kürşad Tüzmen: Peki bunun adı ne?
Abone olBakan Tüzmen,dalgalı kur sistemine müdahale olmazsa sene başından bu yana yapılan 5.5 milyar dolarlık alım ne oluyor diye sordu.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ''(Dalgalı kur sisteminde müdahale
olmaz) diyordunuz, şimdi ben size soruyorum, sene başından bu yana
5.5 milyar dolarlık alım yapıldı, peki bunun adı ne?'' dedi. Tüzmen
yaptığı açıklamada, ithalat oranının ihracat oranı ile aynı
seviyede olması gerektiğini, şu anda bu oranın yüzde 70'ler
seviyesinde tutulduğunu, bu oranın yüzde 60 ve altına düşmesi
halinde tehlike arz edebileceğini, bu gün bu oranın yüzde 66-67
arasında seyir ettiğini kaydetti. Gerekli olan düzenlemelerin 5 ay
önce yapılması halinde, bugün hem ihracatçının hem turizmcinin, hem
de sanayicinin halinden şikayetçi olmayacaklarını, ayrıca bu
oranların dengeye kavuşacağını ifade eden Tüzmen, ''Sanayicimiz,
dahili işlemeden sıkıntıları var. Ama o dönem için koyduğumuz yüzde
60 barajı uygundu ve herkes memnundu, şikayet etmiyordu. Ama,
kurlar bu hale gelince şu anda şikayet edilir hale geldi'' diye
konuştu. ''Biz, o dönemde söyledik, ufak, müdahalelerle faiz
oranını aşağıya doğru çekilmesi ve piyasaya indikatör gibi
gösterilmesiyle bu iş daha rahatlıkla atlatılabilirdi. Biz o
dönemde bunu söylemeye çalıştık ama (müdahale yapılmaz, müdahale
edemeyiz. Dalgalı kur sisteminde müdahale olmaz) deniyordu. Ben
size soruyorum, sene başından bu yana 5.5 milyar dolarlık alım
yapıldı, bunun adı ne? Merkez Bankası'nın adı ne, demek ki
yapılıyor ama bu müdahaleleri zamanında yapabilmek önemliydi''
diyen Tüzmen, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ülke, olarak üretime ve
istihdama çok ihtiyacımız var. İhracatçılarımızın yurtdışına kaynak
transferinin bir limiti var, biz yurtdışındaki bu pazarları
tutacağız, buna devam edeceğiz, yaklaşımı böyle sürdüreceğiz. Doğru
ama bunun bir limiti var, bir yere kadar dayanma gücümüz var,
bundan sonrasını böyle götüremeyiz. O zaman ne yapacağız, ben o
noktaya gelmek istiyorum. Dahilde işleme rejimi bence akıllı
kullanıldığı zaman bir ülkenin ihracatı için çok önemli araçlardan
bir tanesidir. Bu gün ihracatta, ihracat artış oranını başarıyla
sürdürülmesinin esas sebeplerinden bir tanesi bu sistemin devam
etmesine bağlı. Çünkü, siz şu anda tedarik veremiyorsunuz, piyasa
sizden alamadığı zaman dışarıdan alıp, tekrar ihracata yönleniyor.
Türkiye'nin genel ithalatının yaklaşık yüzde 65'i ihracata dönüyor.
Dahili işlemede ihracat artışında ciddi bir ivme kazandırıyor ve
hakikaten bu oranlar yüksek ama ben dahili işlemeye baktığım zaman
esasında bu yapılanın yüzde 100'ünün gitmesi gerektiğine
inanıyorum.'' -''DEVLET BİR HOKKA GİBİDİR''- İş çevrelerinin ve
reel sektör temsilcilerinin, döviz kurunda yaşanan düşüklüğe karşın
elektrik ve petrol gibi temel ürünlerde fiyat indirimine
gidilmediği yönündeki şikayetleri değerlendiren Tüzmen, şöyle devam
etti: ''Devlet bir hokka gibidir. İçine gönderirsiniz ama içinden
dışarı bir şey çıkarmak zordur, çünkü bütçe devamlı açık veren bir
bütçe olduğu için alır ama dışarıya doğru vermez. Maliyeye
baktığınız zaman gelir gider ödemelerinde çok büyük bir fark
olduğunu görürsünüz. Bu şekilde bir gelir varsa bunu hiç olmazsa
tekrar enerji fiyatına zam, su fiyatına zam şeklinde değil de
fiyatları aynı seviyede tutma becerisini gösterecek şeklinde
yansıtmamaya çalışıyor. Devlet şu anda girdi fiyatlarına fazla bir
ekleme yapmıyor. Enerjide, suda maliyetleri belki dünya fiyatlarına
getiremedik ama ciddi bir zam da yapmadık.'' Faiz de ise dünya
fiyatlarına gelemediklerini vurgulayan Tüzmen, ''Faiz oranları
yüzde 74'lerden bugün yüzde 30'lar seviyesine geldi. Yani, faizde
ciddi bir indirim var. Bu oranlarla sanayicimize tam olarak destek
olacak noktaya gelmemiş olabiliriz ama içeride bankaların esas asli
görevlerine dönmesi sürecini başlattık. Şu anda bankacılık sistemi
kendi içinde temizliği bitiriyor, daha sonra sözünü ettiğimiz gibi
ihracatçının yanında ihracatçı ile çalışan bankalar şekline
gelecekler'' diye konuştu. -''ANTİDAMPİNG SAYISI 16'YI GEÇTİ''- Dış
Ticaret ve gümrüklerde indirimli ve dampingli şekilde gelen
mallarla ilgili çalışmaların hızla yapıldığını, dosyasını
hazırlayan ihracatçı veya ithalatçının hemen gelmesi halinde hangi
ülkeden ithalat veya ihracat yapılıyorsa, ona antidamping
koyduklarını anlatan Tüzmen, Çin'den veya diğer ülkelerden gelen
mallara konulan antidamping sayısının 16'yı geçtiğini, aylarca
süren müracaatları şimdi 4-6 haftada sonuca bağladıklarını
belirtti. Devlet Bakanı Tüzmen, diğer hedeflerinin ise moda ve
marka yaratmak olduğunu, Türkiye'nin artık kaliteli ve pahalı
değişik ürünleri alabilecek ülkelere veya insanlara mal satmayı
kendine hedef yapması gerektiğini ifade ederek, ''Türkiye artık bir
şekilde modayı ve kaliteyi satmak zorunda. Aksi takdirde Türk
sanayicisinin toptan ürünlerle Çin gibi ülkelerle rekabet etmekte
çok zorlanır'' dedi. Mevcut kotalara rağmen pazarlarda ihracat
artışı sağlama başarısı gösterdiklerini anlatan Tüzmen, Çin'in
2005'te başlayacak kotasız bir dönemde daha rahat bir şekilde
yayılacağını savundu. Geçen hafta Dünya Ticaret Örgütü'nün
toplantısında edindiği izlenime göre, her ülkenin kendini korumaya
alma yönünde hareket ettiğini anlatan Tüzmen, şöyle konuştu:
''ABD'nin 2005 yılından sonra kotaları tamamen kaldırması diye bir
şey söz konusu değil. Rekabet olacak ve çetin olacak. Sanayicimiz
böyle bir rekabete hazır olsun, kaliteli ürünleri üretsin biz de
onlara dünya pazarlarına girebilmeleri için yardımcı olalım. Bizim
iç dengelerimizle sorunlarımız var. Maalesef üzülerek söyleyeyim
ki; Eylül ayı sonlarındayız, bize ayrılan bu kotaların hala yüzde
70'ini dolduramadık. ABD'ye ihracat artışımız yüzde 7'dir. Avrupa
ülkelerine ise döviz kurundaki düşüklük nedeniyle yüzde 35
civarındadır.'' ABD'de baş müzakereci olarak 1999 yılında katıldığı
bir kota görüşmesi ile ilgili anısını da anlatan Tüzmen, ABD'li
müzakerecinin konfeksiyonla ilgili kota görüşmelerinde 14 milyon
dolar teklifine karşın, yüzüne tişört fırlatıp ayağa kalktığını,
uzayan görüşmeler sonunda 147 milyon dolarlık bir ek kota alarak
Türkiye'ye döndüğünü söyledi