Kuranın indiği mağarada Türk izi!
Abone olTaraf Hürriyet'ten erken davrandı. Yazarını kutsal topraklara yolladı. İzlenimleri Özkök ve Hakan'dan daha farklı.
Taraf gazetesi elini çabuk tuttu ve umre izlenimlerini
Hürriyet'ten önce okurlarına duyurdu..
"En hakiki umre Taraf'ta" sürmanşetiyle okurların karşısına çıkan gazete Hürriyet'e gönderme yaptı.
İhrama giren ve hacıların arasına karışan Taraf yazarı Turgay
Oğur'un Mekke gözlemleri ilginç.
Umreye magazin penceresinden bakmayan Turgay Oğur'un çektiği en
sıradışı fotoğraf "Oflu Yunus" adlı duvar yazısı
oldu.
Kuran'ı Kerim'in indiği Hira dağındaki mağaranın duvarına yazılan
"Oflu Yunus" yazısı Türkler'in burada ne kadar derin izler
bıraktığının en çarpıcı kanıtı oldu!..
Turgay Oğur gezdi, gördü ve kendi kendine oto-röportaj yaptı.
Eleştirel ve gerçekci bir dil kullanıyor gözlemlerinde.
Allah neden Mekke gibi şehre kutsallık
atfetmiş?
Dünya adına hiçbir güzelliği olmaya şehir. Ağacı bırakın bir tek ot
yok. Bu soruya bir kaç cevap buldum. İnsanlar Mekke'ye sadece
Allah'ın istediği için gider. İbadet ile niyetlerinin arasına
hiçbir şelale , hiç bir tarini eser, altın kaplama anıtlar, göz
kamaştrıcı çiçek bahçeleri girmez. Mekke güzel bir şehir olsaydı,
tarih boyunca zengin müslümanlar bu şehri parseller ve
yerleşirlerdi. Gelen gitmeyince de durmadan devam etmesi gereken
insan döngüsü kilitlenirdi. Şmdi ise ibadetini eden dönüş yolunu
gözlüyor.
Kabe'yi gördüm ama büyülenmedim? Bende mi bir eksiklik
var?
Evet Kabe kendi başına büyülenecek bir bina değil. Allah'ın evi
dünyada olabilecek en sade en sıradan geometrik bir forma sahip.
Siyah örtüyle kaplı içi boş bir küp. Aslında Kabe soyut olanı
kavramakta güçlük çeken insanlar için sadece bir nişan işaret.
Büyüleyici olan Allah'a misafir olma hissidir. Bu hisse ilk görüşte
de sahip kapılabilirsiniz sonra da. Hiçbir şey hissetmeden dönenler
de olabilir ama bu kişilere ödedikleri paraları geri vermiyor.
Türk hacılar neden valizleriyle dolaşıyor?
Onlar valiz değil seyahat acentalarının dağıttığı eşantiyorn
çantalar. Ancak hacıların taşıdığı bu kocaman çantalar görenleri
aklına; Türkler hacca m geldi yoksa dünya tıp kongresine mi
takılıyor. Bizimkiler de bu sekizgözlü çantalara bir seccade, bir
takke koyup omuzlarına çapraz asıyorlar. Çektikleri ağırlık
kendilerine ama namaz kılarken yandakinin kafasına düşmesi
fena.
Neden etraftaki otelleri metro ile kabeye
bağlamıyorlar?
Hacılar en çok yürüyen merdivenlerde kaza geçiriyorlarmış. Suudi
yetkililer 'paramız var metro yaparız ama bu şehirde metro olsaydı
her gün ölümlü kaza olurdu' diyorlar. Mekke'ye dünyanın her
yerinden müslümanlar geliyor ve sahip oldukları kent kültürü de
birbirinden farklı.
Umreye hacca gidenler içkişi bırakır, cami cemaati olur.
Aynı şey bize de olur mu?
İstemezseniz olmaz. İçkiyi kumarı bırakıp beş vakit namaza başlamak
Mekke'nin tozunu yutmakla otomatikman olmamaktadır. Hacca gidinceye
kadar işleyebildiğin kadar günah işle, gözün toprağa bakmaya
başladığı zamanda hacca gidip bir tövbe edersin tertemiz dönüp
caminin erkeği çocuklarının babası olursun bir Anadolu
açgözlülüğüdür.
Sonuç olarak
Umre yaşamaya değer bir deneyimdir. Araplar pis değildir. Arapça
'ayva, mafiş, yallah'tan oluşan bir dil değildir. Türkiye'den olmak
ayrıcalık görme nedenidir.