Kriz Grubundan Erdoğan'a övgü
Abone olBrüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu, Türkiye'nin rolünün artmasında Erdoğan'ın karizması önemli yer tutuyor ded.
Uluslararası Kriz Grubu, Türkiye'nin geçtiğimiz birkaç yıl
içerisinde ihtilafları azaltma çabalarına katkıda bulunarak Orta
Doğu'yu istikrara kavuşturmaya yönelik çok sayıda girişimde
bulunduğunu bildirdi.
Brüksel merkezli grubun, 'Türkiye ve Orta Doğu: Yüksek Hedefler ve
Kısıtlayıcı Unsurlar' başlıklı raporunda, Ankara'nın Orta Doğu'daki
yeni aktif politikasının, Avrupa Birliği (AB) ve ABD için önemli
bir değer teşkil ettiği belirtildi. Rapora göre Türkiye, Batı ile
öteden beri sürdürdüğü entegrasyonu devam ettirirse, bölgedeki
çekiciliğini daha da artıracak bir unsur olacak.
Raporda, Türkiye'nin, geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde ihtilafları
azaltma çabalarına katkıda bulunarak ve çok taraflı, bölgesel
platformlara katılarak Orta Doğu'yu istikrara kavuşturmaya yönelik
çok sayıda girişimde bulunduğunun altı çizildi.
AB'ye katılım müzakerelerinin hızını kaybettiği iddia edilen
raporda, "Türkiye, Orta Doğu'daki bölünmüşlüğün giderilmesi için
İkinci Dünya Savaşı sonrası kıtada barışı sağlamak üzere Batı
Avrupa ülkelerinin kullandığı siyasi ve ekonomik yöntemlere benzer
bir model benimsedi. Bunlar arasında vizesiz seyahat kapsamının
genişletilmesi, ticaretin artırılması, alt yapının entegre edilmesi
ve bölgede birden çok stratejik ilişkilerin kurulması bulunuyor"
ifadeleri kullanıldı.
"TÜRK LİDERLERİN KARİZMASI,
TÜRKİYE'Yİ ÖNEMLİ BİR AKTÖR HALİNE GETİRDİ"
Raporda, Uluslararası Kriz Grubu'nun Türkiye / Kıbrıs Projesi
Direktörü Hugh Pope'un görüşlerine de yer verildi. Pope,
"Türkiye'nin yeni Orta Doğu açılımı ve liderlerinin buradaki
halklarının gözündeki karizması, onu bölgenin ve dünyanın dikkate
alması gereken bir aktör haline getirdi" dedi. Türkiye'nin hatırı
sayılır düzeyde ekonomik büyüme kaydettiğine vurgu yapan Pope,
Türkiye'yi, "Orta Doğu toplumlarına ilerleme, gelenek ve
demokratikleşmeyi yeni ve faydalı şekillerde harmanlayabilmenin
yolunu gösteren canlı bir örnek" olarak niteledi.
Rapora göre, Ankara'nın bölgesel anlaşmazlıklardaki arabuluculuğu,
özellikle 2008'de İsrail ile Suriye arasında ev sahipliği yaptığı
dolaylı görüşmelerde olduğu gibi çoğunlukla olumlu bir etkiye neden
oldu. "Nükleer silahlar meselesinde İran'la çatışmayı önlemenin
yeni yollarının aranmasında da Türkiye destekleyici bir rol
üstlenebilir" denilen raporda, Türkiye'nin Filistin'de El Fetih ile
Hamas arasındaki anlaşmazlıkta etkisinin ise sınırlı kaldığı
savunuldu.
Raporda, "İsrail ile ikili ilişkilerin keskinleşen tonu, Türk
liderlerinin Orta Doğu kamuoylarındaki popülerliğini arttırdı;
ancak Washington, Brüksel ve hatta bazı Arap başkentlerindeki
liderler arasında geleneksel müttefiklerin güvenini sarstı"
denildi.
"TÜRKİYE KIBRIS VE ERMENİSTAN KONULARINA ÖNCELİK
VERMELİ"
Türkiye'nin etkisini kısıtlayan unsurların da
olduğunu bildiren Uluslararası Kriz Grubu, Ankara'nın dolaylı
çatışmalarda insiyatifler üstlenmeden önce, Kıbrıs ve Ermenistan
gibi kendisine yakın ihtilaflara öncelik vermesi gerektiğini
tavsiye etti. Bunun Türkiye'nin AB ve Orta Doğu'daki geleceğine
daha çok katkı yapacağı kaydedildi.
Örgütün Avrupa Program Direktörü Sabine Freizer da, "Türkiye,
özgüveninin aşırı bir kendine güven haline gelmesine izin vermezse,
etkisi ve bölgesel barışı geliştirme yeteneği artmaya devam
edecektir" ifadelerini kullandı. Raporda, Freizer'ın, "Türkiye,
Batı ile ilişkilerini koparmıyor. Aslında Orta Doğu ülkelerinin
gözündeki çekiciliğinde Avrupa ile olan yakın bağlarının önemli
payı bulunuyor. Türkiye yalnızca kendisini yeni zorlukları göze
alacak kadar güçlü ve güvende hisseden daha modern bir ülke haline
geldi" sözleri de yer aldı.