Kreşe giden çocuklar daha sık hastalanıyor
Abone olÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Selda Öztürk, çocukların yılda 6-10 kez soğuk algınlığı rahatsızlığına yakalandığını, kreşe ve okul...
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Selda Öztürk,
çocukların yılda 6-10 kez soğuk algınlığı rahatsızlığına
yakalandığını, kreşe ve okula giden çocukların virüsün kapalı
mekanlarda canlı kalmasından dolayı daha çok rahatsızlandıklarını
söyledi.
Öztürk, yaptığı açıklamada, kış aylarının en çok rastlanan
hastalığının soğuk algınlığı olduğunu, özellikle çocukların
sağlığını ve eğitimini olumsuz etkilediğini ifade etti. Havaların
soğumaya başladığı şu günlerde, okula devamsızlık mazeretlerinin
başında soğuk algınlığının gelmeye başladığını dile getiren Öztürk,
"Çocukların bu hastalıktan korunmasında virüsün yayılma koşulları
çok önemli. Hapşırma anında ortama yayılan virüsler saatlerce canlı
kalabiliyor" dedi.
Sonbahar-kış mevsiminde sıklıkla görülen bir hastalık olan soğuk
algınlığının burun akıntısı, halsizlik ve boğazda kaşınma hissi ile
başladığına dikkat çeken Öztürk, şöyle devam etti:
"Bulaşıcı olduğu için hızla yayılma gösteren bu hastalık,
erişkinlerde yılda 2-4, çocuklarda ise 6-10 kez görülüyor.
Çocuklarda sık olmasının başlıca nedeni, kreş ve okul gibi toplu
yerlerde sıkça bulunmaları. Bunun nedeni ise toplu yerlerde virüsün
kapalı ortamda canlı kalması ve hızla bir başkasına geçebilmesi.
Soğuk algınlığına neden olan 200’ün üzerinde virüs bulunuyor. Bazı
virüsler yılın soğuk ve kuru dönemlerinde daha kolay ürüyor. Bu
nedenle de erişkinlerde iş gücü kaybına, çocuklarda ise okula
devamsızlığa yol açıyor. Hatta çocukların okula devamsızlığının en
büyük nedeni de, soğuk algınlığıdır."
Soğuk algınlığının havaların soğumaya başlamasıyla artış
gösterdiğini vurgulayan Öztürk, hastalığın genel olarak hafif
seyirli olduğunu ve kendi kendine iyileşebildiğini belirtiyor.
Öztürk, “Üst solunum yolu enfeksiyonlarının çoğu viral
enfeksiyonlardır ve bunların içinde en sık görüleni soğuk
algınlığıdır. Küçük çocuklar, üst solunum yolu enfeksiyonuna neden
olan virüslere karşı son derece duyarlılar. Hem bağışıklıklarının
tam kazanılamamış olması hem okul ve kreşlerde bol miktarda virüs
yayan çocuklarla sık temas halinde olmaları hem de hijyen
kurallarına uyumlarının tam gelişmemiş olması bu hastalıkla sık
karşılaşmalarına neden oluyor” diye konuştu.
Soğuk algınlığının en başta gelen etkenini ‘rinovirüsler’in
oluşturduğunun altını çizen Öztürk şunları kaydetti:
"Rinovirüs enfeksiyonları en sık bebek ve çocuklarda görülüyor, yaş
ilerledikçe bu oran düşüş gösteriyor. Genellikle ilk belirti
boğazda yanma, kaşıntı ve ağrı hissi olarak kendini gösteriyor. Bu
belirtileri, burun tıkanıklığı ve burun akıntısı izliyor. Öksürük,
vakaların yüzde 30-40’ında bulunuyor. Hastanın ateşi normal veya
hafif yüksek olabiliyor. Hastalık ilk 2-3 gün daha şiddetli
seyrediyor ve yaklaşık bir haftada tüm bulgular kayboluyor."
Dr. Öztürk, soğuk algınlığının akabinde süt çocuklarının yüzde
21-31’inde; küçük solunum yollarının (bronşioller) iltihaplanması
olan bronşiolit, sinüzit, otitismedia (ortakulak iltihabı), zatürre
görülebileceğini de ekliyor. Soğuk algınlığının tedavisinin
hastanın şikayetlerini gidermeye yönelik olduğunu vurgulayan Dr.
Öztürk, “Ateş için çocuğun yaşına göre ve doktor kontrolünde ağrı
kesici, ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir” dedi.
ANTİBİYOTİK UYARISI
Öztürk, bebeklere gereksiz yere antibiyotik verilmemesi gerektiğini
belirterek, "Süt çocuklarının rahat beslenebilmesi ve uyuyabilmesi
için burunlarının açık olması çok önemli. Bebekteki burun
tıkanıklığını gidermek için izotonik tuzlu su damlalarının bebeğin
burnuna damlatılması ve burun içerisindeki yoğun salgıların
çekilmesi (aspire edilmesinin) yararlı olur. Bebeğin odasına soğuk
buhar makinesi konulması da, bebeğin burnundan daha rahat nefes
almasına yardımcı olur. Ancak bu makinelerin gün içinde mutlaka
temizlenip kurulanması gerekiyor. Soğuk algınlığına virüsler sebep
olduğu için, antibiyotikler tedavide kullanılmıyor" bilgisini
verdi.
Öztürk, virüsün bulaşmasını azaltacak önerilerini ise şöyle
sıraladı:
"Kağıt mendil kullanın. Soğuk algınlığı virüsleri, hastanın burun
salgısında bolca bulunuyor. Hapşırma ve öksürme esnasında hastanın
virüsleri havaya yayılarak saatlerce canlı kalabiliyor. Bunun
oluşmasına engel olmak için en sağlıklı yöntem tek kullanımlık
kağıt mendil tercih etmek. Ellerinizi sık yıkayın. Elle ağzı
kapatmak virüslerin yayılması için etkili bir önlem değil çünkü
ellere bulaşan virüsler yine diğer kişileri tehdit ediyor. Bu
yüzden hastaların göz, burun, ağız ve yüzlerine dokunmaktan
kaçınması, ellerini dikkatlice ve düzenli yıkaması gerekiyor.
Ortamı havalandırın. Ayrıca ortamın sık sık havalandırılması
ortamdaki virüslerin ölmesine neden olur. Kirli yerlerle el
temasını azaltın. Kapı kolları ve otobüs tutacakları gibi kamuya
açık eşyaların kağıt mendil ile tutulması ve bu mendillerin hemen
çöpe atılması büyük önem taşıyor. Hastayla aynı ortamda bulunmayın.
Virüs bulaşmış bir hastayla aynı ortamı paylaşmayın. Virüs,
hapşırma sırasında hava yoluyla kolayca bir başkasına
bulaşabiliyor."
(İHA)