Klavye delikanlıları Gezi mesaisinde
Abone olTürkiye’de kullanılmaya başlandığı günden itibaren Gezi Parkı eylemlerinde etkin rol oynayan sosyal medya, amaç dışında kullanılması ve bazı...
Türkiye’de kullanılmaya başlandığı günden itibaren Gezi Parkı
eylemlerinde etkin rol oynayan sosyal medya, amaç dışında
kullanılması ve bazı provokasyonlara da davetiye çıkarmasıyla
gündeme geldi. Klavye delikanlılığı, Gezi Parkı gösterileri
süresince adeta zirveye çıktı.
Eylemler sırasında Twitter üzerinden yapılan hakaretlerin ölüm
tehditlerine varan boyutlara ulaşmasıyla; sosyal medyada bir yasal
düzenlemenin gerekliliği de ortaya çıktı.
“SOSYAL MEDYA KANUNU ÇIKARILMALI”
Sosyal medyanın son dönemde amaç dışı kullanılmasıyla ortaya çıkan
hakaret suçlarını değerlendiren hukukçu Meltem Banko, bu konuda
mutlaka etkili bir kanun olması gerektiğini söyledi. Banko, “Son
yıllarda sosyal medyanın hayatımızda ne kadar etkin olduğu su
götürmez bir gerçeklik içeriyor. Hayatımızda bu kadar büyük bir yer
işgal eden alanda elbette ki çok daha etkili yasal düzenlemelerin
olması gerekiyor. Son yaşanan olaylar da bunu gösteriyor. Vatandaş
artık zamanının büyük birçoğunu sosyal medya üzerinde geçiriyor, bu
nedenle çıkan uyuşmazlıkların birçoğu bu mecralar üzerinde
gerçekleşiyor. Son yıllarda özellikle bu mecralar üzerinden işlenen
hakaret suçlarında ciddi bir artış söz konusudur. Elbette
yasaklamak hiçbir zaman çözüm değildir. Bu nedenle bu ağların
yasaklanması veya erişim engellemesine tabi olması asla kabul
edilemez. Yasaklayıcı zihniyetle ülkemiz bir adım ileri gitmez.
Ancak buna ilişkin kapsamlı bir Sosyal Medya Kanunu’nun
hazırlanması gerekmektedir. Bu kanun, kullanıcıları koruyucu
nitelikte olmalıdır. Birçok insan adına sahte hesaplar açılıp,
karalama kampanyaları yapılmaktadır. Buna ek olarak sahte
hesaplardan provokatif iletiler yayınlanmakta ve ayrıca
dolandırıcılık, hakaret, şantaj gibi suçların bu mecralar üzerinde
sıkça işlenmektedir. Tüm bunlara çözüm getirici, pratikte
uygulanabilir bir kanun hazırlanması şart. Bu kanunu
hazırlayanların elbette ki iyi birer kullanıcı da olmaları gerekli
ki var olan sorunları daha net belirleyip direkt olarak çözüme
ilişkin düzenlemeler yapılabilsin” dedi.
Sosyal medyadaki düzenleme için sadece kanunun çıkarmanın yeterli
olmayacağını kaydeden Banko, “Bu alanda dünya devlerinin Türkiye’de
birer temsilciliklerinin oluşturulması için gerekli girişimlerin
derhal yapılması gerekmektedir. Hatta söz konusu temsilcilikler,
sadece Türkiye’ye değil de Türkiye üzerinden tüm Ortadoğu’ya hizmet
etmelidirler. Ülkemizin bu sosyal ağ devlerini buraya yatırım
yapmaları konusunda bir an önce ikna etmesi gerekiyor” şeklinde
konuştu.
“OLAYLARIN BÜYÜMESİNDE SOSYAL MEDYA BAŞROLDE”
Gezi Parkı olaylarının büyümesinde sosyal medyanın başrol
oynadığına dikkat çeken Meltem Banko, “Gezi Parkı olaylarının bu
derece büyümesinin en önemli nedeni sosyal medyadır. Bu olay, zaten
sosyal medyanın ne derece güçlü olduğunu ve nelere yapabileceğini
açıkça bizlere göstermiştir. Elbette ki, çevreci ve duyarlı
insanların yapıcı yönde sosyal medyayı kullanmalarından daha güzel
bir şey olamaz. Ancak bunu fırsat bilen belli kesimler sahte
hesaplar açarak provokatif paylaşımlarda bulunmuşlardır. Halkı
yanıltıcı, gerçek dışı, montajlı birçok fotoğrafın da bu süreçte
sosyal medyadan paylaşıldığını gördük. Dolayısıyla, bu mecralar bu
süreçte hem olumlu manada hem de halkı tahrik edici nitelikte
çeşitli gruplar tarafından kullanılmıştır” ifadelerini
kullandı.
“3. GÜNDEN SONRA SAHTE HESAPLAR ARTTI”
Bu süreçte aktif kullanıcı sayısı ve sahte hesaplarda büyük bir
artış olduğunu belirten Banko, “Gezi parkı eylemlerinin ilk üç
gününde sosyal medyada aktif kişi ve kullanım sayısı gerçek
kişilerden oluşmaktayken, olay provokasyona dönüşmeye başladıkça
sahte hesapların sayısında da bir anda artış olmuştur. Hatta 8
saatte 2 milyon adet #geziparki etiketi altında twit atıldığı
belirtilmektedir. Sahte hesaplar twitter’da genellikle yumurta
resimlerinden oluşmaktadır. Sahte hesaplar öncelikle, atılan ilk
tweet tarihi ile anlaşılabilir. En basit yöntemi, ilk tweet
tarihine bakmaktır. İkinci dikkat edilmesi gereken şey ise takipçi
ve takip edilen kişilerin sayısıdır. Twitter’ı gerçek anlamda
kullanan kişiler günlük hayatta birçok şeyi paylaşmaktadırlar. Bu
tür sahte hesaplar ise sadece tek bir olay üzerine yoğunlaşarak bu
konularda tweet atmaktadırlar. Twitter’da üyelik açılması için mail
adresinizin olması yeterli. Doğrulama yöntemi olarak bir cep
telefonu numarası istemediği için sahte üyeliklerin açılması gayet
kolay olmaktadır. Api programı desteği ile açılan hesapları da
organize bir şekilde yönetebilmek mümkün. Zaten detaylar
incelendiği zaman, gerçekten bir görüşü savunmak için mi yoksa
provokasyon için mi paylaşımlarda bulunulduğu açıkça ortaya
çıkacaktır” dedi.
“CEZAİ YAPTIRIM ŞART”
Sosyal medyadaki bu amaç dışı kullanımı engellemek için cezai bir
yaptırımın şart olduğunu kaydeden Meltem Banko, şunları
söyledi:
“Ülkemizde söz konusu sosyal medya kuruluşlarının
temsilciliklerinin olmayışından dolayı, kişiler üyelik bilgilerinin
bulunamayacağını düşünerek maalesef, hukuka aykırı çeşitli
paylaşımlarda bulunmaktadırlar. Bu paylaşımlar, bazen kişiler,
bazen kurumlar, bazen de çeşitli markalar aleyhine olabilmektedir.
Amaç dışı kullanımı da yine gerekli yasal düzenlemeyi yaparak ve
toplumun her kesimini bu konuda bilinçlendirerek yapabiliriz.
Önleyici tedbirler almamız gerekmektedir. Bu önleyici tedbirlerden
biri de hukuk derslerinin ortaokuldan başlamak suretiyle eğitimin
her devresinde öğrencilere verilmesidir. Ayrıca, suç ve ceza
kavramlarının öğrencilere öğretilerek, eğitim ile çocukların bu tip
yanlış davranışlardan kaçınmalarını sağlamalıyız”
DÜNYADA CEZA ÖRNEKLERİ BULUNUYOR
Dünya üzerinde farklı ülkelerde sosyal medya üzerinden atılan
mesajlara cezai işlem uygulandığını belirten Banko, “Kuveyt’te bir
mahkeme, gönderdiği twitter mesajlarıyla Emir Şeyh Sabah el-Sabah’a
hakaret ettiği ve ülkede rejim değişikliği çağrısı yaptığı
gerekçesiyle bir kadını 11 yıl hapis cezasına çarptırdı. Elbette bu
kadar ağır cezalar verilsin demek doğru olmaz ama en azından
caydırıcılığı olan cezaların düzenlenmesi gerekmektedir. Eğer
ülkemizde de buna benzer cezalar verilirse caydırıcılık oranı
yüksek olacaktır. Bu durum da bu tip mecraların kötüye kullanımını
en aza indirgeyecektir. İnternetin hepimiz açısından güvenilir hale
gelmesi gerekmektedir. İnternet özgür bir platformdur ancak burada
bizler özgürlüklerimizi kullanırken başkalarının özgürlüklerine
zarar veriyorsak, bu durumun mutlaka alt yapısının hukuki olarak
oluşturulması gerekmektedir. Aksi halde bu sorun ileride çok daha
büyük bir şekilde karşımıza çıkacaktır. İnternet üzerinden ‘Çamur
At İzi Kalsın’ devrinin sona ermesi açısından bu durum büyük önem
arz etmektedir. Ayrıca Facebook ve Twitter gibi sosyal ağların
ülkemizde temsilcilikler açması büyük önem taşımaktadır” diye
konuştu.
(İHA)