Kıskançlığı dozunda bırakın
Abone olİdeal evliliklerin temelinde, dozunda kıskançlık ve eşin sadakatine güven duygusu bulunur.
Kıskançlık
Hayatımızın çeşitli zamanlarında zorluklarla karşılaşmamız doğal
gelişmeler olarak karşılanmalı. Evliliklerde karşılaşılan
sorunlardanbazıları ise çok kolay altedilemeyen sorunlar arsında
yer alır ki bunlardan biri:
KISKANÇLIK
İdeal evliliklerin temelinde, dozunda kıskançlık ve eşin sadakatine
güven duygusu bulunur.
Sokolof 'a göre "Kıskançlık, insanın en az bilinen duygusu ve
üzerinde en az konuşulan davranışıdır. Bir muammadır." Decrates
ise, "Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan
bir tür korkudur." diyor.
Her insanda az veya çok kıskançlık duygusu vardır. Karşısındakini
ya sevgiden dolayı, ya da "sende var bende niçin yok" diye
kıskanır.
Aslında dozunda olan kıskançlık normaldir ve sevginin, bağlılığın
bir göstergesi olarak kabul edilir. Danışmanlar "Normal kıskançlık,
pek çok evliliği kurtarmış bir evlilik sübabıdır. Anormal
kıskançlık ise yıkıcı bir saplantıdır ve tedavi edilmesi gerekir."
demektedir.
Kıskançlığın olmadığı evliliklerde, aile bağları zayıftır. Kadın ve
erkek, "kıskanılarak" bir sahiplerinin bulunduğunu hisseder ve
hatırlarlar.
Kıskançlığın olmaması tabii ki problemdir, ama yanlış
kullanıldığında çok yıkıcıdır. Abartıldığında, sevgi gibi yapıcı
bir duygunun zıddı haline gelebilir. Sadece kıskananı değil,
kıskanılanı da yıpratır. Bu durumlarda kıskançlık çiftleri
birbirine bağlayan değil, ayrılığı hızlandıran ciddi bir hastalık
haline gelmiş demektir.
Neden kıskançlık ?
İdeal evliliklerin temelinde, dozunda kıskançlık ve eşin sadakatine
güven duygusu bulunur. Bu ikisi bir arada yer almalıdır. Evlilikte
güvensizliğe yer yoktur. Kıskançlık ve güvensizlik aşırıya vardımı
çekilmez olur. İnsanlar birkaç sebeple kıskançlıklarını aşırıya
vardırırlar.
Kıskançlık çok aşırıya varmışsa bir paranoya vakası ile karşı
karşıyayız demektir. Bu tipler aşırı gururlu, geçimsizdir, kendini
üstün görür, şüpheci ve evhamlıdır. Her şeyden olmadık anlamlar
çıkarırlar. Yolda yürürken bile eşlerini göz altında tutarlar. Eve
gelince perde ile oynanıp oynanmadığını araştırır, pencereden
gözetlediği konusunda hesap sorarlar. Kocası biraz geç gelse,
kadınlar nerde kaldın diye eşlerini bunaltırlar.
Yaşlılıkta değişik sebeplerle ortaya çıkabilen demans (bunama)
hallerinde de hastalık derecesinde kıskançlık
görülebilmektedir.
Ne yapmalı ?
Kıskançlık konusuna ılımlı yaklaşmak gerekir. Her şeyi karşılıklı
konuşarak mantıklı bir yola oturtmak en uygunudur. Kıskançlığı
hezeyana çevirmeden, bunu tek başına çözemeyeceğini bilmelidir. Eşi
ile diyalogla orta yolu bulmaya çalışmalıdır. Eşler, çekinmeden
birbirlerine duygu ve düşüncelerini açmalı, doğruyu yanlışı
beraberce ayıklamalıdırlar.
Aşırı kıskanmayı sevginin bir yolu olarak görmemeli aksine sevgiyi
gideren bir unsur gibi değerlendirmelidir. Çiftlerden birinin
devamlı olarak diğerinden şüphe etmesi, onu izlemesi, her
hareketinin ve sözünün altında başka bir anlam araması her iki
taraf için de gerçekten zordur. İnsanların birbirlerinin günlük
hayatları ile ilgilenmeleri duydukları yakınlığın bir sembolüdür.
Çiftler elbette birbirlerine soru sorabilirler. Ama soruların asla
sorgulama halini almaması, insanları bunaltmaması gerekir.
Çevrelerinde aşırı kıskanç olarak görülen kişinin neler
hissettiğini, niçin böyle yaptığını yakın dostları ile
paylaşmasında, fikirlerini almasında fayda vardır.
"İllâ gerçeği bulacağım" diye hayatı kendimize ve eşimize zehir
etmemiz doğru değildir. Bir dedektif gibi düşünmek ve davranmak
zorunda olmadığımızı bilmeliyiz.
Kıskançlık duygularının kaynağını araştırmalıdır. Sebeplerini kendi
kendimize sıralamalıyız. Haklı mı haksız mı olunduğuna karar
verilmelidir ve kıskanç insanın çevresine rahatsızlık saçtığı
akıldan çıkarılmamalıdır.
Son olarak, bu tedbirlerle halledilemeyen ve anormal, garip yönleri
fazla olan kıskançlıklarda muhakkak beraberce bir psikiyatriste
gidilerek tedavi yolu seçilmelidir.
Kaynak: www.kadinveaile.com