Kılıçdaroğlu'ndan Köşk için işbirliği çağrısı
Abone ol30 Mart yerel seçimlerinin ardından Wall Street Journal gazetesine röportaj veren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Köşk seçimleri için muhalefete işbirliği mesajı verdi.
WSJ'ye röportaj veren Kılıçdaroğlu,
yerel seçimlerin ardından Cemaat ile ilişkiler, parti içi
istifalar ve yaklaşan seçimlerle ilgili önemli açıklamalarda
bulundu. Köşk seçimleri için ise 'Adayda uzlaşırsak
Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin işbirliği olabilir.'
dedi.
Türkiye'nin yerel seçimi bitti ancak bazı şehirlerde sonuçlar hala
belirsiz. Şehirlerde itirazlar öne çıkarken muhalefet de beklediği
oyu alamamış olmanın şaşkınlığını yaşıyor. The Wall Street Journal
Türkiye'ye konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu röportaja başlamadan önce yerel seçim
beklentisinin yüzde 30'ları yakalamak olduğunu söyledi.
Alamamalarının nedeni olarak da toplumun kendi ekonomisini ikidar
ile özdeşleştirmesini gösterdi. Ağustos ayında gerçekleştirilecek
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin tek bir aday
desteklemesine o adayın siyasi kimliği öne çıkmamış biri olması
koşuluyla yeşil ışık yakan Kılıçdaroğlu, genel seçimlerde daha
yüksek oy alacakları beklentisini de dile getirdi.
Kılıçdaroğlu'nun WSJ'ye verdiği röportajdan önemli
kesitler:
'AKP YOLSUZLUKTAN DARBE YEDİ'
Yerel seçim sonuçları açıklanıyor ve şimdi
herkes sonuçları tartışıyor. Ana muhalefet lideri olarak siz nasıl
okuyorsunuz bu seçimi?
Yolsuzluklar konusunda AKP bir darbe yedi. Oylarında genel seçime
göre bir düşüş var ama bu beklediğimiz kadar değil. Genel seçim
gibi bir hava vardı yerel seçimde. Bizim toplumumuz iktidarı kendi
ekonomisiyle özdeşleştiriyor. Orada ciddi bir kırılma olmazsa
istikrarın sürmesinden yana bir tavır takınıyor. Nedeni de çok
borçlu olması ve AKP'nin "CHP gelirse faizler ve dolar
yükselir. Siz bu borçların altında kalırsınız"
propogandası. Gerçekten de kendine göre tutarlı ama bize göre son
derece yanlış bir propoganda yapıyor. O propogandanın da şu veya bu
şekilde tuttuğunu görüyoruz. Çünkü yurttaş borçlu ve bir şekilde
kendisini riske atmak istemiyor. Ama hayatın da bir gerçeği var
tabii. O gerçek de şudur: Ekonominin çok iyi yönetilmediğini biz
çok iyi biliyoruz. Ekonomi kurmayları da bunu çok iyi biliyor.
Tümüyle sıcak paraya dayalı, Amerika Merkez Bankası kararlarından
çok etkilenen bir ekonomi var. Saygın çevreler de Türkiye'nin en
kırılgan ekonomilerden birisi olduğunu dile getiriyor. Son 12 yılı
dolar bolluğunun bu kadar yüksek olduğu bir dünyada ekonominin
temelleri çok daha sağlam atılabilirdi. Ama bunu beceremedi AKP
hükümeti.
İlk veriler gösteriyor ki halk kavga üzerinden
siyaseti sevmiyor. Bu sonuçlar bundan sonrası için üslubunuza nasıl
yansır?
'OKUL SÜTÜ, METRO, TERCİHLİ YOL BİZİM
PROJELERİMİZ'
Bize yeni yeni eleştiriler geliyor. "Efendim siz tümüyle
olayları yolsuzluk üzerine inşaa ettiniz" diye. Şimdi
siyasal iktidarın bu kadar kapsamlı yolsuzluk yaptığı bir durumda
ana muhalefet partisi olarak bizim sessiz kalmamız çok yanlış
olurdu. Bu bir demokrasi ayıbı olurdu. Siyasetçinin topluma hizmet
etmek gibi temel bir görevi var. Biz hem daha saydam bir toplum
olacağız. Öte yandan yolsuzluğu görmeyeceğiz. Belli çevreler böyle
bir tavsiye mektubu yazmaya başladı. Biz bunu kabul etmedik ve
etmediğimizi de dile getirdik. Ayrıca kendi projelerimizde
anlattık. Yerel yönetimlerin CHP'nin işi olduğunu anlattık.
"Metronun kilometre maliyetini İzmir, Ankara ve İstanbul
arasında karşılaştırın. İzmir 60, Ankara 100, İstanbul 140 milyona
yapılıyor" dedik. CHP'li belediyelerin avantajlarını
topluma sergiledik. İlk okul sütü, metro, tercihli yol hep bizim
projelerimizdir. Insanların, kentsel dönüşümün olduğu yerde
bunların yapılacağını, kentin varoşuna sürüklenmeyeceklerini
anlattık. Defalarca dile getirdik ama bu bölümler ölüm medyada çok
yankılanmadı. Medyada da yolsuzluk yankı buldu çünkü her gün yeni
bir ses kaydı düşüyordu. Böyle bir deprem olurken bizim bunu
görmezden gelmemiz elbette beklenemez.
Yani bundan sonra söylemlerinizde projeleri
anlatmaya ayırdığınız zamanın oranı değişecek mi?
Şöyle bir algı var. CHP eleştirir, ama hiçbir proje üretmez. Oysa
biz hayatın her anlamıyla ilgili proje ürettik. Bu seçimlerde de
ağırlığımızı projelere verip onları anlatacağız. Sadece insana
yönelik değil saydam devletin oluşumuna yönelik de projelerimiz
olacak. İki ayrı ayağı olacak. Bunlardan birisi çağdaş bir
demokrasi, bireysel hak ve özgürlüklerin işletilmesi. Öte yandan
doğrudan yurttaşa yönelik sosyal projeler.
Genel seçimde bir erken seçim bekliyor
musunuz? Dün "Hazırız" dediniz.
Halktan yana olan güçler CHP çatısı altında olsun istiyoruz. Sadece
CHP'lilerin oy verdiği bir parti olmak istemiyoruz. Daha geniş
kitlenin, her kesimden temsilin olduğu bir yapıyı kurmak istiyoruz.
Esnaf da işveren de işçi de burada bir temsilcisi olduğu bilmeli.
Böyle bir yapı içerisinde seçimlere gideceğiz. Ön seçim ile
belirlenecek milletvekili adayları.
Muhalif seçmenin bu kadar konsolide olduğu bir
ortamda muhalif partiler için işbirliği yapmak neden bu kadar
zor?
Siyasi partiler yasası zaten buna engel. Yasanın izin vermediği bir
şeye bir siyasi parti yetkilisi yapacağız derse suç işlemiş
olacaktır.
CUMHURBAŞKANLIĞI
SEÇİMLERİ
Cumhurbaşkanlığı seçimi var önümüzde. Yerel
seçimlerde partiler nezdinde resmi bir destek verilmemiş olsa da
muhalif seçmen partiye bakmaksızın güçlü adayda birleşti.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bunu partiler bazında işbirliğine
dökmeye hazır mısınız?
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük bir olasılıkla o olabilir.
Zaten iki turlu bir seçim. İlk turda %51 aşılmadığı zaman ikinci
turda ister istemez bu birliktelik kendiliğinden olacaktır. Bizim
kafamızda da birkaç isim var. Ama takdir ederseniz şimdi deklere
edecek birşey yok.
İlk turdan işbirliği ihtimaliniz olabilir
mi?
Onu biraz zaman gösterecek. Önce şu noktada bizim bir uzlaşmamız
lazım. Siyasi kimliği çok öne çıkmamış, bir partiye olan aidiyeti
çok öne çıkmamış ama toplumun her kesimini kucaklayan, iyi eğitim
almış, yabancı dil bilen dünyayı ve Türkiye dengelerini iyi bilen
bir kişi üzerinde uzlaşırsak birinci turda da olabilir tabi.
'ANKARA'DA DENGELER
DEĞİŞEBİLİR'
Ankara'daki seçimler için itiraz süreci devam
ediyor. Bir değişiklik bekliyor musunuz sonuçta?
Yüksek Seçim Kuruluna itirazımızı yaptık. Elbette bazı
haksızlıkların olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunlar yüksek seçim
kurulu tarafından ne kadar dikkate alınır onu bilmiyoruz tabi. Tümü
dikkate alınırsa dengelerin değişebileceğine inanıyoruz.
Peki dikkate almaması gibi bir ihtimal varsa,
Türkiye'de siz nasıl seçim kazanırsınız?
Demokratik yollardan mücadeleyii sürdüreceğiz. Biz dün basın
toplantısında da söyledik. Bu daha başlangıç. Bugüne kadar
sokaklara inmedik. İnmeyi de pek düşünmüyoruz. Ama istiyoruz ki
devletin kurumları yansız çalışabilsin. Yargı olabilir, yasama ve
diğer kurumlar da olabilir. Bunlar tüm topluma hizmet etmeliler.
AKP'nin arka bahçesine dönüşmemeliler. Bu kurumlar iktidarın arka
bahçesine dönüşürse Türkiye'de kaos çıkar ve çok büyük olaylar
olur.
BAŞBAKAN İLK KEZ TEHDİT
ETTİ
Balkon konuşmasını nasıl buldunuz? Yeni
Türkiye beklentiniz nasıl?
Ülkenin medya kurumlarını, demokratik kurumlarını bir başbakan ilk
kez tehdit etti. O tehdide boyun eğmeyeceğiz.
Bu bir genel seçim olsaydı CHP oranı yüzde
22'lerde olurdu yorumu yapılıyor. Çünkü MHP'li seçmen de İzmir ve
Ankara'da sizi destekledi. Sizce ne olurdu oran?
Kaymaların olduğunu biliyoruz ama bu kaymalar sadece MHP'den CHP'ye
olmadı. CHP'den MHP'ye de oldu. Örneğin Manisa. Manisa'da genel
seçimlerde ikinci partiydik. Yerelde üçüncü olduk. Aynı şey Adana
ve Mersin'de de oldu. Biz yerel seçimin altında bir oy
beklemeyiz.
AKP seçmenine nasıl
ulaşacaksınız?
Bunu ne kadar artırabileceği konusunda sosyolog arkadaşlardan bir
isteğim oldu. Erdoğan muhalefetin söylemlerine tümüyle kapalı bir
taban oluşturdu. O taban bizim söylemlerinizi belli bir taban
dinlemiyor bile. Tek kanaldan besleniyor. O taban da Erdoğan. Şimdi
bizim onların bizi dinleyebilecekleri kanallar açmamız gerekiyor ve
bunun için çalışmamız gerekiyor. Bunu çözecek olan da sosyologlar.
Biz o kitlelere nasıl kendi fikirlerimizi aktarabiliriz konulu özel
bir çalışma yapıyoruz. Bir ay içinde sonuçlanır. Biz de tahmin
ediyoruz oralara nasıl ulaşacağımızı. CHP örgütlerinin de buna
hazır olması lazım. Sadece genel başkanın ve yardımcılarının
söylemleri değil, il başkanı ilçe başkanının da bu bağlamda o
kitlelerle ilişki kurarken belli bir üslubu yakalamaları
gerekiyor.
Yüzde 1'in altında kaldığınız yerler oldu.
Bunu neye bağlıyorsunuz?
Kürtlere yeteri kadar güven vermediğimiz kanısındayım. Çok güzel
söylemler geliştirdik o bölgeyle ilgili olarak. Bizim o bölgedeki
tabanımız, geçmişte bizim taban BDP'nin içinden. Bir de böyle bir
gerçek de var. Biz olabildiğince o bölgeye çok fazla gittik. Yeni
projelerimizle gittik, öneriler götürdük. Çözüm sürecinin AKP
tekelinde olmadığını, CHP iktidarında da sorunun çözümü için
olağanüstü çaba harcayacağımızı ifade ettik. Yüzde 10 seçim
barajını kaldırabileceğimizi, kaldırmak istediğimizi ve BDP'nin
hülle yoluyla değil de doğrudan BDP kimliği ile parlementoya
girebileceğini defalarca söyledik. Ama Diyarbakır ve Hakkari'de
yokuz. Kars, Ardahan, Elazığ, Adıyaman'da aldığımız sonuçlar fena
sayılmaz.
Mansur Yavaş Ankara'da oylar için ciddi
mücadele içinde. Aynısının İstanbul'da yapılmadığı söyleniyor ve
Sarıgül bu noktada çok eleştiri aldı. Siz sahip çıkılmadığını
düşünüyor musunuz İstanbul'da oylara?
Onlar da başvuru yaptılar biliyorsunuz ama onlar biraz daha sessiz
götürdüler bu işi. Ankara biraz daha kamuoyu desteğiyle
götürdü.
İktidarın CHP'de olduğu, köşkte Erdoğan'ın
olduğu bir senaryoda cumhurbaşkanının artan yetkileri de
düşünülecek olursa.. Ülke kilitlenir mi?
Herşeye karşın toplum vicdanı kabul etmez. Seçileceğini
düşünmüyorum. BDP de desteklerse olur gibi görünüyor.
BDP'nin böyle bir destek vereceğini sanmıyorum. BDP'yi biz de zaman
zaman eleştiriyoruz ama BDP'nin de yolsuzluklar konusunda duyarlı
bir parti olduğuna inanıyorum.
Siz mitinglerde hep 'İş adamlarını ayırmayacağız. Hepsi bizim
dönemimizde iş alabilecekler' dediniz. Son dönemlerde tapelerle adı
anılan işadamları, örneğin Mehmet Cengiz sizin döneminizde ihale
alabilir mi?
Ben cümleyi şöyle bağladım: Her işadamına karşı eşit davranacağız.
Bizi rahatlıkla eleştirebilirler. Onlardan tek isteğimiz var.
Ahlaki temelleri esas alarak hukuk içnide işlerini yapmaları. Ama
bunun dışına çıkarlarsa onlarla iş yapma ihtimalimiz olmaz.
Geçmişinde çıkmışsa, sizin döneminizde sizinle
barışma ihtimalleri yok mu yani?
Yoktur.