Kılıçdaroğlu Reza Zarrab'ın adresini açıkladı

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında 17 ve 25 Aralık operasyonları üzerinden hükümete yüklendi.

İNTERNETHABER

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gana'dan İstanbul'a gelen ve içinde 1.5 ton altın bulunan uçakla ilgili yeni belgeleri açıkladı.

Daha önce Başbakan Erdoğan'ın cep telefonu numarasını açık açık veren Kılıçdaroğlu, bu kez de Reza Zarrab'ın adresini deşifre etti.

292 KİLO ALTIN NEREDE?

Atatürk Havalimanı gümrüğünde mühürlü tutulan uçaktan 292 kilo altının kaybolduğunu da söyleyen Kılıçdaroğlu, kayıbın ardından uçağın Dubai'ye çıkışına izin verildiğini iddia etti.

"292 kilo altın nerede?"

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:

"ADRESİ AYNEN OKUYORUM..."

1 Ocak 2013. Gana’dan bir uçak kalkıyor. Sabiha Gökçen’e değil, Atatürk Havalimanı’na iniyor. Bir kargo uçağı. Gümrük memurları soruyorlar ne var uçakta? Aynen okuyorum “1,5 ton doğal taş var” diyorlar. Tabi memurlar şaşırıyor. Türkiye’de dağ taş var. neden Türkiye’ye gelsin diyorlar. Gidip bakıyorlar. Bir bakıyorlar içinde doğal taş değil, 1,5 ton altın var. Doğal altın. Gümrük memuru hemen gider mühürler. Neden şüpheleniyorlar? Şunun için, açıyorlar kargo uçağını. Bakıyorlar adrese. Adresi aynen okuyorum:

“Güzelyurt mahallesi Yıldırım Beyazıt caddesi Delta apartmanı, A2 blok No:22 Beylikdüzü-İstanbul.”

Düşünüyor memurlar, bir şey var burada diyorlar. Açıyorlar, 1,5 ton altın çıkıyor. Doğal olarak mühürlüyorlar.

"HEPİMİZİN ONURU OLAN TEOMAN"

4 Ocak 2013. Uzun tartışmalar. Araya Rıza Zarrab, bakanlar, müsteşarlar giriyor. Olayı örtmeye çalışıyorlar. 8 Ocak 2013 malın cinsini değiştiriyorlar. Bu altındır diyorlar. Yeni faturalar ibraz ediyorlar. Araya bu kez Dışişleri Bakanlığı giriyor. Ne oluyor arkadaşlar diyor. 10 Ocak 2013, Rıza Zarrab diyor ki gümrük müdürü bize yardımcı oluyor, nasıl uçağı dışarı çıkarabiliriz. Rıza Zarrab’la yapılan bir telefon konuşması var. diyor ki “Rüşvet ver kurtar, gümrük dediğin nedir” Onun söylediği şu “Teoman’a neler yaptım. Ne vaatler. Adam ben memuriyeti yakmam” diyor. Gözünü sevdiğim Teoman, hepimizin onuru olan teoman.

Recep Tayyip Erdoğan haram da yese ben haram yemem diyor. Diyeceksiniz ki bu Teoman’a ne oldu? Atatürk Havalimanı’ndan alındı, Gaziantep GAP Bölge müdürlüğüne tayini çıkarıldı. Yani sürüldü. Şimdi ben adalet ve kalkınma partisine oy veren saygı değer yurttaşlarıma sesleniyorum. Sizler çok iyi niyetlerle tercihlerinizi yaptınız. Ramazan ayındayız. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Allah’ı düşündüğünüz gibi düşünün, rüşvet yemeyen bir adamı süren bir Başbakan’a oy verecek misiniz vermeyecek misiniz?

Eğer siz vicdan olarak ben rahatım diyorsanız, bana Müslümanlık onların anladığı gibi diyorsanız, kul hakkı yemenin en büyük günah olduğunu düşünüyorsanız, rüşvet yemeyen bir memuru süren bir adamı, siz sandıkta sürmeniz lazım. Sizin eliniz mahkum.

"AHLAK FUKARASI BİR ADAMLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

Dünyanın hiçbir demokrasisinde böyle garip bir olay yok. Rüşvete direnen adam sürülüyor, rüşvet yiyen ödüllendiriliyor. Süren adam cumhurbaşkanı adayı oluyor. Kimsin sen ya? Ahlak fukarası bir adamla karşı karşıyayız. Beni üzen nokta da budur. Ahlaksızlığı ödüllendiren bir kişiye nasıl deriz ki gel sen cumhurbaşkanlığı koltuğuna otur.

Bunun hesabını verdi mi? Vermedi. Ben ona soru sordum. Arkadaş dedim, senin bakanın koluna 700 milyarlık saati darbeciler mi taktı? Tık yok.

Sen oğluna telefon etti. Oğlum paraları sıfırlayın diye. Darbeciler mi telkin etti? Senin çocuğunun bakanların çocuklarının evine boy boy kasaları darbeler

"TOPLUMA YAPILMIŞ EN BÜYÜK HAKARETTİR BU"

Şimdi kalkmış utanmadan cumhurbaşkanı adayı diyor. Bizim topluma yapılmış en büyük hakarettir bu. Gidersin hesabını verirsin. Yargılanırsın sonra gelirsin eyvallah hiç itiraz etmeyiz. Ama hesabını vermeyip kaçacaksın, yargıyı baskı altına alacaksın sonra diyeceksin ki ‘ben cumhurbaşkanı adayı olacağım.’

Olay 10 Ocak 2013’te kalmıştı. 15 Şubat 2013. Hayati Yazıcı soruşturma açmak zorunda kalıyor. Olay medyaya yansıyor. Ve müfettiş devreye giriyor. 18 Mart 2013 tarihli rapordan bazı cümleler okuyorum.

“Gana’dan düzenlenen belgelerin gelişi güzel yazıldığı ve gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır. Külçe altınların Gana’dan kaçak olarak, yasa dışı yurtdışına çıkarıldığı sonucuna varılmıştır. Altınların, Zencani ve şirketlerinin ilgisi olduğu açık bir şekilde göstermektedir. Kısmen ve tamamen Türkiye’ye sokulmak istendiği ortadadır”

"292 KG ALTININ NEREYE GİTTİĞİ BELLİ DEĞİL"

Devletin müfettişinin yazdığı rapor 16 Şubat, bir gün sonra. Gümrükçüler bir bakıyorlar, 1,5 ton altından 292 kilo altın eksik, evet. Değeri 14 milyon 600 bin dolar. Nereye gittiği belli değil.

17 Ocak 2013. Uçak Dubai’ye gidiyor. Her şeyi ayarlıyorlar, her şey tamam. Uçağı kapatıyorlar, 292 kilo altını birileri götürüyor, tamam diyorlar sen de gidebilirsin artık. Gümrük bakanına arkadaşlarımız soru soruyorlar. Diyor ki bu uçak, siz diyorsunuz ki transitti, neden buraya geldi diyor. Efendim yakın ikmali için geldi diyor. Hayatımda duyduğum en saçma şeylerden birisi.

“İSTANBUL’A MESAFE 7354 KM, DUBAI 2000 KM”

Açtılar uçağı baktılar, Beylikdüzü’ne teslim edilecek mal ne transiti? İki, arkadaşlarımız güzel bir hesap yapmışlar. Gana’dan, İstanbul’a mesafe 7354 kilometre. Gelecek ki yakıt ikmali yapsın. Direkt Dubai’ye gitse 2000 kilometre. Üstelik buraya gelip yakıt ikmali yapacak, fazladan yaptığı kilometre 10346 kilometre. Yalan söylüyorlar. Milletin aklıyla dalga geçiyorlar.

Böyle bir şey olabilir mi? Uçak ikmali yakıt ikmali yapacaksın, gideceğin yerden uzak yere gideceksin ki yakıt ikmali yapasın. Ve idari soruşturma açıldı. Memurlar hakkında soruşturma. Savcı soruşturma açıyor.

O soruşturmada valilik diyor ki izin vermiyorum. Soruşturmaya gerek yoktur. Savcı da tamam diyor dosyayı kapatıyor. Ethem Sarısülük dosyasıyla açtım bu dosyayla kapattım. Biz bu dosyanın peşini bırakmayacağız.

Günün Önemli Haberleri