Kılıçdaroğlu erbil’de konuştu
Abone olCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erbil’de yapılması planlanan Ulusal Kürt Kongresi’nde alınacak kararların bölge ülkelerinin bağımsızlık ve eg...
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erbil’de yapılması planlanan
Ulusal Kürt Kongresi’nde alınacak kararların bölge ülkelerinin
bağımsızlık ve egemenliklerine aykırı unsurlar içirmemesi
gerektiğini söyledi.
Irak’ın başkenti Bağdat’taki temasları çerçevesinde Al Nahreyn
Stratejik Araştırmalar Merkezi’ndeki konferansta konuşan
Kılıçdaroğlu, "Yakın tarihte Erbil’de yapılması planlanan Ulusal
Kürt Kongresi, bölgemizi çok yakından ilgilendiren bir olaydır.
Bugünden ifade etmek isterim ki, Ulusal Kürt Kongresi tarafından
alınacak kararların, Kürtlerin yaşadıkları ülkelerin bağımsızlık,
egemenlik ve toprak bütünlükleri ile anayasal düzenine aykırı
unsurlar içermemesi, barış, birlik, dayanışma ve adaletten yana
olması büyük önem taşımaktadır. CHP, Kürtlerin bulundukları
ülkelerde, hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın, eşit ve saygın
vatandaşlar olarak yaşamalarını istemektedir. Bu yaklaşımın doğal
bir sonucu olarak, geçmişten bu yana Türkiye’de Kürt
yurttaşlarımızın haklarının tanınması, sorunlarının çözümü için çok
sayıda öneride bulunmakta, kanun teklifleri vermekte ve hükümetleri
toplumsal uzlaşmanın yollarını aramaya çağırmaktadır" ifadelerini
kullandı.
"Kürt kardeşlerimizin sorunlarının çözülmesi, Türkiye ve Irak’ı
yakından ilgilendirmektedir" şeklinde konuşan Kılıçdaroğlu, "Bu
nedenle söz konusu sorunların çözümü için atılan adımlar iki ülke
arasındaki ilişkileri ve bölgedeki refah ve istikrarı doğrudan
ilgilendirmektedir. CHP, Kürt kardeşlerimizin sorunlarının,
bölgedeki toprak bütünlüğüne zarar vermeden, şiddeti dışlayarak,
insan hakları ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde demokratik
yöntemlerle çözümünden yanadır" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu bağlamda terörün sona erdirilmesi, bölgemiz için öncelikli ve
ortak bir hedeftir. Terörün sona ermesi hepimizin arzusudur ve
hepimizi rahatlatacaktır. Kürt kardeşlerimizin durumunun bugün
eskisinden çok farklı ve giderek bölgesel, hatta uluslararası
nitelik kazanmakta olduğu bir gerçektir. Küreselleşmenin ve hızla
değişen bölgesel dinamiklerin bir sonucu olarak bölge ülkelerinde
yaşayan Kürtler arasında işbirliği, dayanışma ve etkileşim doğal
olarak artmıştır."
"ENERJİ ALANINDA IRAK’LA KURULACAK İLİŞKİLER TEK TARAFLI
OLMAMALI"
"Enerji konusu Türkiye-Irak ilişkilerinde merkezi bir öneme
sahiptir. Enerji ihtiyacı hızla artan Türkiye, aynı zamanda enerji
alanında bölgemizde bir geçiş ülkesi niteliğine sahiptir. CHP
olarak bölge ve bölge dışı devletlerin Irak’a yönelik enerji
politikalarını Irak anayasasına saygı çerçevesinde ve Iraklıların
ortaklaşa kabullendikleri ilkeler doğrultusunda olmasını isteriz.
Irak’ın toprak bütünlüğü ve istikrarıyla uyumlu olarak, ülkedeki
enerji kaynaklarına ilişkin kararlar Iraklıların ortak iradelerini
yansıttığı ölçüde ülkedeki sorunların çözümü kolaylaşacaktır. Bu
bağlamda enerji alanında Irak’la kurulacak ilişkilerin tek taraflı
olmasını doğru bulmuyoruz."
"SUYUN BİR SİLAH VEYA ARAÇ OLARAK KULLANILMASINA KARŞIYIZ"
"Enerji politikasında olduğu gibi su konusunda da CHP hukuk ve
hakkaniyet ilkelerini gözetmektedir. Dicle ve Fırat nehirleri
coğrafyamızın bize sunduğu nimetlerin başında gelmektedir. Bu
sular, asırlardır Mezapotamya halklarına barış ve kardeşlik
taşımaktadır. CHP, suyun silah ya da bir araç olarak
kullanılmasının karşısındadır. Biz Dicle ve Fırat nehirlerinin en
verimli şekilde kullanılmasından yanayız. Bu nehirlerden ne kadar
çok insan yararlanırsa, ülkelerimiz arasındaki ilişkiler de o kadar
güçlü olacaktır. Bütün kalbimle inanıyorum ki, Türkiye ve Irak
suyun kullanımı konusunda ortaya çıkan sorunları uluslararası hukuk
ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözebilecek tarihsel
bağlara ve potansiyele sahip iki kardeş ülkedir."
"SURİYE’YE DIŞ MÜDAHALEYE KARŞIYIZ"
"Suriye’de sürmekte olan iç savaş bölgemiz için büyük bir
tehlikedir. Suriye’deki iç savaş ortamından beslenen ve artan terör
tehdidi Türkiye gibi Irak’ı da olumsuz etkilemektedir. Bu durumdan
ciddi kaygı duyuyoruz. Ülkelerimize sığınan Suriyeliler ortak başka
bir meselemizdir. Suriye’deki savaşın bölgeye yayılması ihtimali,
bizi ayrıca endişelendirmektedir. Bu konuda bölge devletlerinin
yapıcı, yatıştırıcı ve uzlaştırıcı bir politika izlemeleri
gerektiğine inanıyoruz. CHP, Suriye’ye dış müdahale yapılmasına
karşıdır. CHP olarak biz, şiddetin sona ermesi ve Suriyelilerin
kendi geleceklerini birlikte belirleyebilecekleri bir sürecin
oluşturulmasını istiyoruz."
"Öte yandan hala toplanması beklenen Cenevre Konferansı’nın fikir
babalığı da aslında CHP’ye aittir. Yaklaşık iki yıl önce, hükümete
BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri, BM Genel Sekreteri, Arap
Ligi, Avrupa Birliği, Suriye’nin Arap komşuları ile İran’ın
katılacağı ve Suriye’deki tarafların da davet edileceği bir
konferansın Ankara’da toplanmasını istemiştik. Bu önerimiz o
tarihte kabul görseydi, Suriye’deki durum ve gelişmeler çok farklı
olabilirdi. CHP olarak biz, bugün de Cenevre sürecini destekliyor,
asli fail olarak davet edilen Irak’ın da bu bağlamda önemli katkı
yapabileceğine inanıyoruz."
"BÖLGEDE KÖTÜ NİYETLİ GÜÇLERE ALET OLMAMALIYIZ"
"Bölgemiz son yıllarda Suriye başta olmak üzere çeşitli ülkelerde
yaşanan çatışmalarla kan kaybetmektedir. Etnik ve mezhepsel
farklılıklarının gerginlik ve çatışma nedenlerine dönüşmesini,
bölgemize yöneltilmiş en büyük tehdit olarak görüyor ve endişe ile
karşılıyoruz. Bölge ülkelerinin ve Irak’ın potansiyelini, tarihsel
mirasını, kültürel zenginliklerini ve sosyal dokusunu harap
edebilecek çatışmacı ve ayrılıkçı söylemlerden uzak durmalıyız. Hep
birlikte kararlı bir şekilde durmalıyız ki, bölgemizde başta enerji
olmak üzere, hiçbir kaynağımızın heba olmasına izin vermemeliyiz.
Bölgemizde etnik ve mezhepsel farklılıkların ilkel ayrışmalara
dönüştürerek, halkları birbirlerine karşı kışkırtan kötü niyetli
güçlere alet olmamalıyız. İnanıyorum ki, İslam dünyası ve
Ortadoğu’nun sağduyulu insanları, Ortaçağ Avrupası’nın karanlığını
21. yüzyıla taşımak isteyenlere izin vermeyecektir."
"Unutmayalım ki, bölgemizde bu mücadeleyi veren ilk ülke
Türkiye’dir ve ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Mustafa Kemal Atatürk, zaferini Lozan Anlaşması ile taçlandırmış ve
Batı dünyasının evrensel değerlerini esas alarak Türkiye’nin yüzünü
çağdaş ve aydınlık bir geleceğe çevirmiştir. Atatürk’ün devrinde
yapılan köklü devrimler, Türkiye’de demokrasinin önünü açmış,
özgürlükler, insan hakları ve bağımsız yargıyı, parlamenter
sistemimizin yapısal unsurları haline dönüştürmüştür."
"Bu çerçevede atılan en önemli adım ise din ve devlet işlerinin
birbirinden ayrılması olmuştur. Din ve vicdan özgürlüğü anayasal
güvence altına alınmış, dinin siyasete karışması önlenmiştir."
"OLUMSUZ GELİŞMELERE RAĞMEN TÜRKİYE-IRAK İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİNDEN
UMUTLUYUZ"
"Bölgemizdeki olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye-Irak ilişkilerinin
geleceğine ilişkin umutlu olduğumu bir kez daha hatırlatmak
isterim. Türkiye ve Irak halkları arasındaki kardeşlik ve dostluk
bağları bütün bölgeye örnek olacak bir potansiyel taşımaktadır.
Amacımız, Türkiye ve Irak halklarının barış içinde geleceğe güvenle
bakmalarını sağlamaktadır.
"TÜRKMENLERİN HAKLARI KORUNMALI"
"Türkiye ve Irak ilişkileri çok eskilere giden, çok boyutlu bir
olaydır. Ortak tarihimiz, ortak kültürümüz ve ortak sorunlarımız
var.Türkmen topluluğu bizi birbirimize bağlayan bir köprüdür. Su ve
enerji konuları, yaşam kalitemizi ve refahımızı etkileyen
unsurlardır. Kürt kardeşlerimizin yaşadığı sorunları çözümü,
ülkelerimizi yakından ilgilendirmektedir. Güvenlik ve siyasi
istikrar ortak gündemimizde yer alan hususlardır."
"Bölgemizde yaşanan sıcak gelişmeler ise Türkiye ve Irak için
hayati önem taşımaktadır. Bugün IraK Türkmenleri, sadece Irak
toplumunun ana katmanlarından biri değildir. Irak Türkmenleri aynı
zamanda Türkiye ile Irak arasında bir kardeşlik köprüsü
oluşturmaktadır. Bu kardeşlik köprüsünün zarar görmemesi ve Irak
Türkmenlerinin güvenliklerinin sağlanarak, Irak’ın eşit
vatandaşları olarak toplumdaki yerlerini alması dostluğumuzun
pekişmesine önemli katkılarda bulunacaktır.
"Bu bağlamda son dönemde şiddet eylemlerine maruz kalan Türkmenler
için Irak hükümeti tarafından alınan güvenlik önlemlerini ve atılan
adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Öte yandan sosyal dokusu
itibariyle Irak’ın bütünlüğünün bir yansıması olan Kerkük’ün
geleceğine Irak halkının ortak karar vermesinin doğru olacağını
düşünüyoruz."
(İHA)