Kemik erimesi belirtileri ufak tefekseniz dikkat!
Abone olKemik erimesi belirtileri nelerdir tedavisi var mı? Kemik erimesi tedavisi nasıl yapılır ilacı var mı? Kemik erimesi ırsi mi aileden genetik olarak mı geçer. Kemik Erimesi (Osteoporoz) nedir?
Kemik erimesi bilimsel ismiyle Osteoporoz nedir ve
kimler risk grubundadır. Kemik erimesinin son tedavi yöntemlerinden
belirtilerine kadar önemli bilgileri Prof. Dr. Dilşad Sindel
verdi.
Halk arasında “kemik erimesi” olarak da bilinen osteoporoz,
dünyada en yaygın görülen iskelet sistemi hastalığı. Kırıklar
oluşuncaya kadar belirgin bir ağrıya neden olmadığı için sinsi
ilerleyen hastalık, bilinenin aksine sadece kadınları değil,
erkekleri de tehdit ediyor. Bugün dünyada 50 yaş üzeri her 5
erkekten 1’i osteoporozdan etkilenirken, 2050 yılında erkeklerde bu
hastalığa bağlı kalça kırığı riskinde % 310’luk bir artış
bekleniyor.
KEMİK ERİMESİ KİMLER RİSK GRUBUNDA?
-Ufak tefek ve ince vücutlu olanlar
-Ailede osteoporoz öyküsü olanlar
-Erken menepoza girenler
-Yaşlılar
-Beyaz ya da Asya ırkından olanlar
-Düzensiz regl olanlar
-Hareketsiz yaşam sürenler
-Uzun süreli kortizon kullananlar
-Tiroid hormonu çok çalışanlar
-Sigara içenler
-Aşırı miktarda alkol, kafein ve tuz tüketenler,
-Protein ağırlıklı beslenenler
DÜNYA OSTEOPOROZ GÜNÜ
KEMİK ERİMESİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kemik erimesi (Osteoporoz) belirtileri ilk başta hafif
olur. Kemik erimesi ilerlediğinde gözle görülür belirtiler ortaya
çıkar.
– Sırt ağrısı (Omurga kemiklerinde kemik erimesinin ilerlemesi
nedeniyle gelişir.)
– Bel ağrısı
– Boyun ağrısı
– Boy kısalması
– Öne eğik ve kambur vücut şekli
– El bileği, kalça ve omurga gibi kemiklerde kırıklar. Çok ileri
derecede kemik erimesi varlığında umulmadık basit travmalarla bile
kırıkların meydana geldiği görülür.
– Çok ilerlemiş osteoporoz hastalarında kemik ağrıları ve
kemiklerde hassasiyet meydana gelebilir.
– Omurga ve diğer kemiklerdeki kırıklara bağlı vücutta şekil
bozuklukları meydana gelebilir.
– Ağrı ve kırıklardan dolayı hasta giderek hareketsizleşir.
KEMİK ERİMESİ OSTEOPOROZU PROFESÖR ANLATTI
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilşad Sindel, bilinenin aksine erkeklerin de osteoporoz hastalığına yakalandıklarını hatta erkeklerde bu hastalığa bağlı kırık riskinin prostat kanseri riskinden daha fazla olduğuna dikkat çekiyor. 50 yaş üzeri her 5 erkekten 1’inin osteoporozdan etkilendiğini belirten Sindel, “Osteoporoza bağlı kırıklar, 65 yaş altındaki her 5 kadına karşılık 1 erkekte, 65 yaş üstünde ise 2 kadına karşılık 1 erkekte görülüyor” diyor. Sindel, 2050 yılında erkeklerde osteoporoza bağlı kalça kırığı riskinde % 310, kadınlarda ise % 240 oranında artış beklendiğini de kaydediyor.
KEMİK ERİMESİ KAÇ YAŞINDA BAŞLIYOR?
“Osteoporoz, kadınlarda daha çok görülmekle birlikte ileri yaşlarda erkeklerde de sık karşılaşılan bir hastalık. Östrojen, testosterona göre kemik mineral yoğunluğu ile daha güçlü ilişki içinde. Erkek osteoporozunda aşırı alkol alımı, kortizon kullanımı, hormon eksikliği gibi ikincil nedenler daha sık görülür. Erkeklerde hastalık konusunda yeterli farkındalığın sağlanmamış olması tedaviye uyumu ve başarısını da doğal olarak engelliyor.”
KEMİK ERİMESİNDE KEMİKLER NİYE KIRILIYOR?
KALÇA KIRIĞI ÖLDÜRÜYOR
“Dünya nüfusunun yaşlanmasıyla osteoporoza bağlı kalça kırıklarının sıklığında da büyük oranda artış yaşanıyor. Kalça kırıkları sonrası ilk yıl içinde yaklaşık %10-20 oranında ölüm görülüyor, hayatta kalanların ise %30’unda kalıcı sakatlık ortaya çıkıyor. El bileği kırıkları ise genel olarak daha az işlev kaybına yol açmakla birlikte, günlük yaşam aktivitelerini kalça veya vertebra kırıklarıyla aynı ölçüde olumsuz etkiliyor.”
TÜRKİYE'DE 50 YAŞ ÜZERİ 4 KİŞİDEN BİRİ OSTEOPOROZ
Yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye’de 50 yaş ve üzerindeki bireylerin %50'sinde düşük kemik yoğunluğu (osteopeni), %25'inde ise osteoporoz görüldüğünü aktaran Sindel, “Ülkemizde 50 yaşında yaşam boyu kalça kırığı geçirme olasılığı kadınlarda %14.6 ve erkeklerde ise %3.5’dur. Türkiye’de kentleşme ile birlikte artan yaşlı nüfusta, gelecekte kalça kırıkları giderek artan bir problem olmaya devam edecektir” diyor.
KEMİK KAYBI NE ZAMAN BAŞLIYOR?
Kemik kaybının genellikle 40’lı yaşlardan sonra başladığını ve
kaybedilen kemikler kadar yerine yenisi konamadığını söyleyen Prof.
Dr. Dilşad Sindel, hem kemik oluşumunda hem de osteoporoz
gelişiminde genetik faktörlerin önemine de değiniyor. Doruk Kemik
Kütlesi (DKK)nin normal büyümenin sonucunda elde edilen ve kemik
kaybı başlamadan önce kişinin sahip olduğu en yüksek kemik
kütlesini ifade ettiğini belirten Sindel, DKK’ya erişme yaşının en
erken 17-18, en geç ise 35 olduğunu söylüyor. Çocukluktan itibaren
DKK‘nın artırılmaya çalışılmasını ve bu amaçla kalsiyum ve D
vitamini alımı yanında dengeli beslenmeye ve hormon
yetersizliklerinin erken dönemde tanımlanmasının önemli olduğunu
kaydediyor.
KEMİK ERİMESİNİ NE ÖNLER?
Bebeğin anne karnındaki beslenmesinin de kemik sağlığını yakından
etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Dilşad Sindel, ebeveynlere ise şu
önerilerde bulunuyor:
“Rafine gıdaların tüketiminden, fast-food tarzı beslenmeden, fosforik asit içeriği yüksek gazlı içeceklerden çocukluk çağından itibaren kaçınılması gerekiyor. Çocukların uzun saatler bilgisayar karşısında zaman geçirmeleri yerine basketbol, voleybol, ip atlamak, zıplamak ve dans etmek gibi kemik yoğunluğunu artırıcı fiziksel aktivite ve egzersizleri yapması teşvik edilmeli.“
KEMİK ERİMESİ TEDAVİSİ VAR MI NASIL?
Osteoporozun önlenebilen ve tedavisi mümkün olan
bir hastalık olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Dilşad Sindel,
“Genel olarak, medikal tedavi ile kırık riski %30-70 arasında
azalmaktadır. Medikal tedavide kullanılan ilaçların omurga ve
omurga dışı bölgelerdeki etkinlikleri arasındaki farklılıklar,
uygulama şekilleri ve hastanın tedaviye uyumu gibi özellikler göz
önünde bulundurulmalı“ diyor.
OSTEOPOROZ TEDAVİSİ UZUN SÜRELİ VE İLAÇLA
Osteoporoz tedavisinin uzun süreli olduğunu vurgulayan Sindel,
ilaçtan beklenen yararın sağlanabilmesi için hekim tarafından
önerildiği şekilde ve sürede alınmasını söylüyor. Prof. Dr. Dilşad
Sindel, ayrıca yeterli kalsiyum ve D vitaminin alınması, güneş
ışığından yararlanılması, düzenli egzersiz ve fiziksel aktiviteler
ile birlikte düşmelerden korunulmasını da tavsiye ediyor.