KCK sanıkları suçüstü yakalandı
Abone olMahkemede Kürtçe savunma yapmak isteyen KCK sanıkları, kendi aralarındaki mahkemelerde Türkçe konuşmuşlar.
Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK ile ilgili
Van Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği tarafından
hazırlanan iddianamede, çarpıcı belge ve gizli tanık ifadeleri yer
aldı.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Diyarbakır
ve Van'daki soruşturmalarda gözaltına alınan çok sayıda şüpheli ve
sanığın ''Türkçe'' bildiği halde ''Kürtçe'' savunma yapmak
istediklerine işaret edilerek, KCK tarafından oluşturulan ''sözde
mahkemeler''de yargılanan kişilerin ise Türkçe ifade verdikleri ve
tutanakların da Türkçe yazıldığı belirtildi.
BELGELER SIRALANDI
Hakkari'de 2010 yılı Haziran ayında terör örgütü PKK'nın sivil
uzantısı KCK yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında
tutuklanan ve aralarında eski BDP Hakkari İl Başkanı Mehmet Sıddık
Akış'ın da bulunduğu 3'ü firari 15 kişi hakkında hazırlanan
iddianamede, sanıkların evleri ile BDP il ve ilçe binalarında
yapılan aramalarda ele geçirilen belgeler sıralandı.
Belgeler arasında yer alan ''sözde halk mahkemeleri görevini
üstlenen Hakkari İli Kent Meclisi Disiplin Kurulu''na ait
tutanaklar ile bu oluşuma verilen dilekçeler dikkat çekti.
İddianamede ele geçirilen çok sayıda ''sözde mahkeme kararı'' ile
sanık ifadeleri ve tutanakların Türkçe yazıldığı, yargılamaların da
Türkçe yapıldığı bilgisi yer aldı.
SANIKLAR SÖZDE MAHKEMEYE ''TÜRKÇE'' İFADE
VERMİŞ
İddianamede yer alan ve sözde mahkemece hazırlanan bir tutanakta,
kapatılan DTP'nin Hakkari il teşkilatı çalışanlarından Ş. isimli
kadın ile A. isimli erkeğin duygusal yakınlaşma içerisinde olduğu
ve bu ilişkinin A.H.B ile M.A tarafından çeşitli ortamlarda ifade
edildiğine değinilerek, söz konusu kişiler hakkında yargılama
yapıldığı belirtiliyor.
Bu suçtan yargılanan M.A'nın, sözde mahkemeye sunduğu Türkçe el
yazılı dilekçesine de yer verilen iddianamede, kendisini ''kent
disiplin kurulu''na sevk eden kişiyi öğrenmek istediği ve partinin
zarar görmemesi için ''adalet divanı''na başvuracağı şeklinde
ifadeler yer alıyor. Tamamı Türkçe olan ''sözde mahkeme kararı''nda
ise yargılanan kişilere çeşitli cezalar verilmesi ön görülüyor.
İddianamede, ''dilekçede yer alan 'adalet divanı' ifadesinin KCK
sözleşmesinin 30. maddesinde yazılı olan 'idare mahkemesi'
niteliğindeki disiplin kurullarının temyiz mercisi olduğu''
tespitinde bulunuluyor.
GİZLİ TANIK İFADELERİNE GÖRE ADALET DİVANI
Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde gözaltına alınan ve KCK'nın gençlik
yapılanması üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklanan T.K, iddianamede
yer alan ifadesinde, KCK ''adalet divanı''nı şöyle tanımlıyor:
''KCK adalet divanının görevi, aralarında anlaşmazlık bulunan
şahısları dinleyerek anlaşmalarını sağlamak, eğer anlaşmaları
mümkün görülmüyorsa anlaşmazlıkla ilgili bir rapor hazırlayıp
Irak'ın kuzeyindeki terör örgütü PKK mensuplarının bulunduğu
Kanirash bölgesindeki halk mahkemesine göndermektir.''
"ANNE BEL GELDİM" KOD ADLI GİZLİ TANIK
''Anne Ben Geldim'' kod adlı gizli tanık ise adalet divanının 3
savcı, 2 hakim ve 5 üye olmak üzere 10 kişiden oluştuğunu
belirtirken, ''Oyun Bozan'' kod adlı gizli tanık da ifadesinde, şu
bilgilere yer veriyor:
''Bu mahkemeler, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine alternatif
olarak, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin tanınmadığı gerekçesiyle
kurulmuştur. Örgüte müzahir kitle arasındaki herhangi bir
uyuşmazlık ve örgütün çıkarlarına ters faaliyet gösteren şahıslar
bu mahkemelerde yargılanır.
Mahkemeler çok gizli tutulur, üyelerinin kim olduğunu sadece
mahkemeye giden sanıklar bilir. Buradan çıkan kararlar
doğrultusunda cezalar bizzat kırsalda faaliyet yürüten örgüt
mensupları tarafından verilir. Ceza kesindir, sanıkların itirazı
halinde savunmalarını Kandil'deki KCK yönetimine bizzat kendileri
yapar.''
SAVCILIK DEĞERLENDİRMESİ
Diyarbakır başta olmak üzere birçok kentte devam eden KCK
davalarında sanıkların ve sanık avukatlarının Kürtçe savunma
taleplerine karşın, Hakkari'deki sözde mahkemeye ait tutanakların
Türkçe yazılması ve yargılamanın Türkçe yapılmasına vurgu yapılan
iddianamenin değerlendirme bölümünde ise şu ifadeler yer
alıyor:
''Ele geçirilen sözde mahkeme tutanakları gibi pek çok yargılamada,
hiçbir zaman Kürtçe kullanılmadığı, tamamının Türkçe yazıldığı
anlaşılıyor. Hatta M.A. ile ilgili yapılan sözde yargılamadaki
kararlardan ve M.A'nın ifadelerinden anlaşıldığına göre, savunma
Türkçe yapıldıktan sonra savunmayı yazan sözde mahkeme katibi de
tutanakları Türkçe yazmakta ve sözde mahkemenin Türkçe olarak nihai
karar verdiği anlaşılmaktadır. Bu da aslında Doğu ve Güneydoğu'da
yaşayan vatandaşlarımızın Türkçeyi rahatlıkla kullandığını, hatta
yerel dillere tercih ettiklerini göstermektedir. Bu ülkenin bir
vatandaşı olarak ülkenin resmi dilini konuşma ve kullanmanın
doğallığı hiçbir açıklamaya gerek duyulmayan bir durumdur.
Vatandaşlarımızın günlük hayat ve işlerinde istedikleri dilleri
konuşmalarının önünde de hiçbir engel bulunmamaktadır.
Ayrıca mahkemelerimizde Türkçe bilmediğini söyleyen ve kendisini
ifade edemeyen vatandaşlarımız için tercüman atanmaktadır. Günümüze
kadar olan süreçte ve halen Türkçe bilmeyen genellikle okur yazar
da olmayan vatandaşlar için tercüman atanmış ve bu hususta herhangi
bir sorun oluşmamıştır. Ancak terör örgütü, Türkçe bilen ve
rahatlıkla kullanan, günlük hayatında da çoğu kez Türkçe konuşan
insanımızı Kürtçe konuşmaya zorlamaktadır. Buradaki amaçlardan
birisi de yargılamayı işlemez hale getirmektir.''
İddianamede sanıkların Türk Ceza Kanunu'nun ''devletin birliğini ve
bütünlüğünü bozma'', ''terör örgütü üyesi ve yöneticisi olma'' ve
''terör örgütüne yardım ve yataklık etme'' suçlarından hapis
cezalarına çarptırılmaları isteniliyor.