Katı laiklik zararlıdır
Abone olHaftaya damgasını vuran Arınç 'tan yine tartışılacak sözler. Arınç eleştirilere bakın nasıl cevap verdi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, 23 Nisan dolayısıyla Meclis'te
yaptığı konuşmaya yönelik eleştirilerle ilgili olarak, ''Ben fikir
adamıyım, fikirlerle tartışmaktan, konuşmaktan memnunum. Benim
söylediklerime karşı çıkanlar varsa, bunların zemininidoğru
göstermek mecburiyetindedir. Bunları hiçe sayarak, küçültücü, alay
edici, hakaret edici ifadeler, sadece o kişileri bağlar, bu
kişilerin seviyesini ortaya koyar'' dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin 44. kuruluş yıldönümü törenine katılan Arınç,
çıkışta bir gazetecinin ''Meclisteki manifesto niteliğindeki
konuşmanız, büyük taktir gördü ama bazı çevreler tarafından da
eleştirildi'' diyerek görüşlerini sorması üzerine, 23 Nisan'ın
meclisin toplandığı ilk gün olduğunu anımsattı. Bunun, çok coşkulu
ve heyecan verici bir bayram olarak kutlandığını kaydeden Arınç,
şöyle devam etti:
''Ben Meclis'in başkanıyım. Meclis'in açıldığı bir günde bazı
onulara temas etmem, bu konular üzerindeki düşüncelerimi ifade
etmem normaldir. Her kurumun başında olan insanlar genelde bu tür
konuşmalar yaparlar. Benim bu konuşmam dikkatle incelendiğinde,
bunu özellikle söylüyorum, basma kalıp düşüncelerle bir yere
varamazsınız, önce o konuşmayı dinleyeceksiniz. Dinlememişseniz
yazılı metinlerden okuyacaksınız ve anlamak için çalışacaksınız.
Peşin yargılarla, 'madem ki Bülent Arınç konuşmuştur, buna
karşı çıkmak gerekir' şeklindeki bir nlayış doğru bir anlayış
değildir, özellikle insani ve ahlaki değildir.
Bu konuşma dikkatle takip edildiğinde bir siyaset bilimci olarak
sosyal olayları bilen bir insan olarak, hukukçu kimliğimle
Türkiye'nin azı konuları üzerinde görüşlerimi ifade ettim. Ne
birilerinden alkış almak için, ne birilerini eleştirmek için
konuşmadım. Bildiğimi söyledim. Doğru bildiğimi ifade ettim.''
''BİNLERCE FAKS, E-MAİL, TELEFON ALDIM''
Arınç, konuşmasının ardından genelde büyük bir tasvip gördüğünü,
binlerce faks, e-mail mesajı ve telefon aldığını ve konuşmanın
uygun olduğunun söylendiğini ildirdi. ''Tabiidir ki, eleştiriler
yapılır, tabiidir ki, yeni öneriler getirilir'' diyen Arınç,
konuşmasının anlamını şu sözlerle dile getirdi:
''Türkiye, büyük bir devlettir. Türkiye dünyada tanınan, sevilen
misyonuyla, jeopolitik konumuyla, coğrafyası ve tarihiyle büyük bir
devlettir. Büyük devlet olarak da son yıllarda Avrupa Birliği
konusunda, ekonomik alanlarda, toplumsal olaylar sebebiyle,
özgürlükler ve demokratikleşme konusunda çok ciddi adımlar
atılmıştır.Şu anda Türkiye'de en çok ihtiyacımız olan şey,
toplumsal barıştır. Toplumsal barış projemizi gerçekleştirmek
zorundayız. Toplumsal barışın gerçekleşebilmesi için bazı konularda
elbirliği yapmamız gerekir. Bu laikliğin yorumlanmasıdır.
Laiklik ilkesine ne benim, ne başka bir kimsenin hiçbir
zaman ciddi bir itirazı olmaz. Ama laiklikten ne anladığınızı
ortaya koymalısınız. Katı laiklik uygulamasıyla insanlara sosyal
hayatı, bir cezaevine çevirecek anlayışlar ne kadar zararlıysa
laikliği bir barış ve özgürlük, din ve vicdan hürriyeti olarak
tanımak ve insanların inançlarına müdahale etmemek de o kadar
toplumsal barışa hizmet edecektir.''
''BEN FİKRİMİ SÖYLEDİM''
Arınç, yasama yetkisini elinde bulunduran Meclis'in, millet adına
vereceği kararlara müdahale edilmesi bir yana yardımcı olunması
gerektiğini belirterek, toplumun bunu istediğini ve bunu
beklediğini söyledi. Arınç, şunları kaydetti:
''Ben konuşmamı eleştirenlere, konuşmama karşı yeni öneriler
getirenlere şükran borçluyum. Ben fikrimi söyledim. Herkesten de
fikirlerini söylemesini rica ediyorum. Fikir başka şeydir, küfür
başka şeydir. Küfür insanlara yakışmaz, aşağılamak insanlara
yakışmaz, garip benzetmelerle insanları küçültmeye çalışmak doğru
bir olay değildir. Fikri olan fikrini söyler, fikri olmayan da
dinler bir şeyler kazanmaya çalışır.
Ben siyasi partilerin genel başkanlarıyla, siyasi partilerin grup
başkan vekilleri ve temsilcileriyle konumum gereği ekranlarda karşı
karşıya gelmem, kendileriyle tartışmaya girmem. Bu onların siyasi
partilerine verdiğim saygının, gösterdiğim saygının bir ürünüdür.
İsterim ki, siyasi partiler de Meclis'in Başkanı'na karşı böyle
davransınlar. Genelde de böyle davranılıyor. Ama bu davranış
bazılarında maalesef aksi bir şekilde ortaya çıkınca bundan sadece
üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum. Ben fikir adamıyım,
fikirlerle tartışmaktan, konuşmaktan memnunum. Benim söylediklerime
karşı
çıkanlar varsa bunların zeminini doğru göstermek mecburiyetindedir.
Bunları hiçe sayarak, küçültücü, alay edici, hakaret edici
ifadeler, sadece o kişileri bağlar, bu kişilerin seviyesini ortaya
koyar.''
DTP'Lİ MİROĞLU-
Öte yandan törene katılan DTP Yürütme Kurulu Üyesi Orhan Miroğlu,
gazetecilerin, Anayasa Mahkemesi'nin 44. kuruluş yıldönümü
dolayısıyla düzenlenen sempozyuma çağrılmasının, tartışma
yarattığını belirtmeleri üzerine şunları söyledi:
''Tartışma falan yok. Partimizin şu an yürürlükte olan seçim
yasasıyla ilgili görüşlerini sempozyumda dile getireceğim. DTP'nin
davet edilmiş olması, son derece memnuniyet vericidir. Elbette ki,
DTP de diğer partiler gibi sistem içinde siyaset yapan bir
partidir. Anayasa'nın güvencesi altında siyaset yapan bir
partidir.''