Kardeşim Abdullah!..

Erdoğan’a kardeşlik hukuku ile omuz vermeniz gerekirken, farklı bir hukuk geliştirmeye çalışır gibi olmak kalpleri kırmaktadır…

Osman DİYADİN o.diyadin@hotmail.com

Ne demişti dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan “Cumhurbaşkanı adayımız kardeşim Abdullah Gül’dür.

Unutulur mu o an!

İşte o an kardeşlik hukuku dersiydi…

Çünkü bir Başbakan kendisi Cumhurbaşkanı olmuyor, “Kardeşim” dediği dava arkadaşını başta CHP olmak üzere tüm engellere rağmen Çankaya’ya çıkararak Cumhurbaşkanı seçtiriyordu…

Gül’ün Cumhurbaşkanlığı süresinin dolmasının ardından Erdoğan’ın o makama gelmesi sonrası, iki kardeşin arasında bazı gelişmeler yaşandı…

Abdullah Gül’ün o günden beri yollarını ayırır gibi bir görüntü vermesi bu davaya gönül veren milyonları üzmüştür, üzmeye de devam etmektedir.

Sayın Abdullah Gül’e kardeşlik hukuku dersi verecek değilim!

Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aralarına girmek haddim değil ama onlara oy veren milyonlar adına bir yazar olarak seslenmek görevimdir.

Bunu bir kere baştan belirteyim.

Amma velakin!

Erdoğan’ın uzun yıllar birlikte yürüdüğü ve “KARDEŞİM ABDULLAH” dediği Gül’ün, Erdoğan’ı devirmek için çalışanlarla son süreçte birlikte görüntü vermesi karşısında bu davaya gönül verenlerin sessiz kalması mümkün değildir.

Son yazımda dile getirmiştim;

Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’ün kardeşlik hukuku, AK Parti’nin kuruluşu ile başlayan bir hukuk değildir…

Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’nın siyaset okulunun öğrencileri olarak Refah Partisi ile başlayan, Türkiye’nin makus talihi yenen ve hayal denilenlerin başarılmasına vesile olan AK Parti ile devam eden bir hukuktur…

Bu hukuk;

Bu ülkede tüm karşı duruşlara rağmen Abdullah Gül’ün, Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı makamına getirilmesini sağlayan bir kardeşlik hukukudur.

Bu hukuk;

Recep Tayyip Erdoğan’ın dışarıdan fitne ve fesat ile birçok kez tahrik edilmesine rağmen Gül’e yönelik en küçük kırıcı bir söz söylemediği bir kardeşlik hukukudur.

Bu hukuk;

Gül’ün son seçimlerde muhalefetin Erdoğan’a karşı kendisini aday çıkarmayı düşünme oyununa gelmiş gibi görünmesine rağmen, Erdoğan tarafından kendisine yönelik en küçük ima yapılmayan bir hukuktur.

Allah var Recep Tayyip Erdoğan sadece Gül’e karşı değil, bütün dava arkadaşlarına karşı kardeşlik hukuku dersini her zaman başarılı bir şekilde vermiştir...

Tek kırıcı sözü olmamıştır!..

Peki onların!..

Söz konusu kardeşlik hukuku olunca İslam tarihinde bunun derin izlerine rastlarız.

Nedir kardeşlik hukuku?

Allah’ın müminler arasına koyduğu öyle ulvî bir hukuktur ki, lâyıkıyla riayet edildiğinde, ecri muhteşemdir.

Fertlerin ve toplumun huzur, sürur ve saadet kaynağıdır.

Yine İslâm kardeşliği; bütün müminleri gönlün muhabbet iklimine alabilmek, samimi ve candan bir dost olabilmek, kardeşinin sevinciyle sevinip derdiyle dertlenmek, zor zamanında teselli kaynağı olup gerektiğinde nefsinden fedakarlıkta bulunabilmektir.

Nitekim Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın kullarından birtakım insanlar vardır ki, nebi değildirler, şehit de değildirler, fakat kıyamet gününde Allah katındaki makamlarından dolayı onlara nebiler ve şehitler imrenerek bakacaklardır.”

Ashab-ı kirâm:

“Bunlar kimlerdir ve ne gibi hayırlı ameller yapmışlardır? Bize bildir de, biz de onlara sevgi ve yakınlık gösterelim yâ Rasûlallâh!” dediler.

Peygamber efendimiz;

“Bunlar öyle bir kavimdir ki, aralarında ne akrabalık ne de ticaret ve iş münasebeti olmaksızın, sırf Allah rızası için birbirlerini severler. Vallahi yüzleri bir nurdur ve kendileri de nurdan birer minber üzerindedirler. İnsanlar (kıyamet günü) korktukları zaman bunlar korkmazlar, insanlar mahzun oldukları zaman bunlar hüzünlenmezler” buyurdu…

Yine Peygamber Efendimiz  bir din kardeşini Allah için sevmenin, Allah’ın muhabbetine vesile olduğunu şöyle ifade buyurmuştur:

Bir kimse, başka bir köydeki din kardeşini ziyaret etmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, adamı gözetlemek ve sınamak için onun yolu üzerinde (insan silüetinde) bir melek vazifelendirdi. Adam meleğin yanına gelince, melek:

“Nereye gidiyorsun?” dedi.

O zât:

“Şu köyde bir din kardeşim var, onu görmeye gidiyorum” cevabını verdi.

Melek tekrar sordu:

“O kardeşinden elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?”

 Adam: “Hayır, ben onu sırf Allah rızası için severim, onun için ziyaretine gidiyorum” dedi.

Bunun üzerine melek;“Sen onu nasıl seviyorsan Allah da seni öyle seviyor. Ben, bu müjdeyi vermek için Allah Teâlâ’nın gönderdiği elçiyim” dedi.(Müslim, Birr, 38; Ahmed, II, 292)

Bu örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında yaşanan süreç için ders olması gerekir…

Sayın Gül en son ne zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevgi ve muhabbet için Külliye’de ziyaret etti bilmiyorum!

Veya hiç etmedi mi?

Bildiğimiz şu ki tasavvufta “yol kardeşliği” demek olan “ihvanlık” da; Allah’a giden yolda yardımlaşmayı, dini ve manevi meselelerde birbirini desteklemeyi, kardeşinin eksikliğini telafi etmeyi ve onun dert ortağı olmayı ifade eder ki, bu İslâm kardeşliğinin çok ince ve derin bir hassasiyetle yaşanmasıdır.

Sayın Gül…

Başta şahsınız olmak üzere  bugün yanından uzak duran bütün dava arkadaşlarına  karşı bugüne kadar en küçük kırıcı söz söylemeyen, “KARDEŞİM” diyerek bağrına basan  kim?

Bugün Erdoğan’ın yüküne omuz vermeniz gerekirken, ona karşı farklı bir hukuk geliştirmeye çalışır gibi görüntü vermeniz bu davaya gönül verenlerin kalbini kırmaktadır…

Ya “Benim Tayyip Bey ile yol arkadaşlığım, kardeşlik hukukum sona ermiştir” diyecek ya da “Tayyip Bey ile kardeşlik hukukumuzu kimse bozamaz. Biz beraber yürümeye devam edeceğiz” diyerek bu davaya gönül verenlerin gönlünü alıp hariçten gazel okumasına izin vermeyeceksiniz.

Efsane lider Aliya İzzetbegoviç'in 'Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil dostlarımızın sessizliği olacaktır' sözünü hiç unutmayın..

Sayın Gül…

Bilesiniz ki bu davaya gönül verenlerin bu ayrılığa, bu soğukluğa gönlü razı olmuyor. “YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüküne omuz vermenizi bekliyorlar…

Bilin ki böyle bir kucaklaşma hem sizlerin hem davanın hem de ülkenin selameti açısından zorunluluktur.

Çünkü kardeşlik hukukunuz bunu gerektiriyor…

Size her zaman  “KARDEŞİM ABDULLAH ” gözü ile bakan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bunca yıldır omuz omuza beraber yürüdüğünüz bu meşakkatli yolu heba etmemelisiniz…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı herkesten daha çok sevdiğinize inanan biriyim. Ona karşı kendi  kişisel ihtirasları ile  içeriden ve dışarıdan fitne ve fesatçılık yaparak yanınıza demir atmaya çalışanlara fırsat vermeyin…

Siz verseniz millet vermiyor!..

Tarihe adınızı “AK Parti’yi kurup tarih yazdılar ama sonra birbirine düştüler. Gül Erdoğan’ın muhalifleri ile beraber oldu” diye  yazdırmaya gönlünüz razı olur mu?

Sayın Gül…

Bu ülkede hayal denilenleri gerçeğe dönüştürürken hep birlikte ne zorluklar yaşadığınızı, ne çileler çektiğinizi yakın tarih yazıyor...

O  Çankaya’da sizleri boykot edenleri hatırladınız mı?

Dünkü düşmanlarınız şimdi  sizi ziyaret eden dostlarınız mı oldu?

Erdoğan’ı engellemek için oyun içinde oyun oynayanların sizin sırtınızı sıvazlama nedenlerinin, her şeye rağmen durduramadıkları Erdoğan’a karşı sizi kullanmak istemeleri olduğunu göremeyeceğinize inanmıyorum!

Bilin ki Erdoğan kaybederse sadece Erdoğan değil, sizler de millet de, İslam dünyası da, mazlum coğrafyalarda kaybedecek!

Ortada AK Parti diye parti kalmayacak Sayın Gül…

İstenen de zaten bu değil mi?

Bunca yıldır beraber yürüdüğünüz  hayal ettiğiniz “2023 FİNAL” durağı çok yakınken kucaklaşıp, milletin karşısına kol kola çıkın…

Çünkü o  Recep Tayyip Erdoğan  uzun yıllardır hem içeriden hem de dışarıdan kendi üzerinden  ülkemiz üzerine oyun oynayanlara karşı arkasına aldığı milletinin desteği ile mücadele ederken dünya mazlumlarının da sesi oluyor

Diyeceğim şuki...

Davanıza sahip çıkın ve  bu davanın tartışmasız  lideri  olan kardeşiniz Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında bu meşaketli yolları beraber yürümeye devam edin...

Bu dünya fani, ahiret baki…

Tayyip Erdoğan ile dünya ahiret kardeşliğinize yakışan budur.