Karaca ve 75 polis yargıyı ikiye böldü
Abone olHidayet Karaca ve 75 polisin tahliye kararının İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nce 'yok hükmünde' sayılması yargıyı ikiye böldü.
İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Hidayet Karaca
ile birlikte 75 polis için verilen tahliye kararı ile sonrasında
"yok hükmünde" sayılması yargı camiasını da ikiye böldü. Bazı
hukukçular İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen "yok
hükmündedir" kararına destek çıkarken bazı hukukçular ise usul
hatasına dikkat çekiyor; ancak buna rağmen kararın doğru olduğu
görüşünü dile getiriyor.
İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin STV Yayın Grubu Başkanı
Hidayet Karaca ve 75 polisin tahliyesine karar vermesi ve ardından
da bu kararın İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği tarafından “yok
hükmünde” sayılması, yargı camiasını böldü.
Asliye Ceza Hakimleri Ömer Faruk Eminağaoğlu, Nuh Hüseyin Köse ve Orhangazi Ertekin yasal boşluk olduğunu ve reddi hakim talebini inceleyen mahkemenin, hakim atanması için Adalet Komisyonu’na başvurması gerektiğini vurguluyor. Ancak hakimler tahliye kararının geçerli olduğunu ifade ediyor.
Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre Akademisyen Prof. Dr. Ersan Şen ve Doç. Dr. Kerem Altıparmak ise asliye ceza mahkemesinin görev alanı dışına çıkığını, tahliye kararının yok hükmünde sayılması gerektiğini kaydediyor. Avukat Güray Dağ da bu görüşü dillendirirken, Turgut Kazan ise kararın hukuken doğru olduğunu ve polislerin tahliye edilmesi gerektiğini anlatıyor.
HAKİMLER: USUL HATALI, KARAR UYGUN
Yargıçlar Sendikası Başkanı ve Çankırı Asliye Ceza Hakimi Ömer Faruk Eminağaoğlu, asliye ceza mahkemesinin reddi hakim talebini kabul edebileceğini, ancak tahliyeye karar veremeyeceğini ifade ediyor. Eminağaoğlu, “Bir asliye ceza veya ağır ceza hakimini sulh ceza tabelası adı altında görevlendirip karar verilmeli. Yani kararı, sulh ceza sıfatı bu olay için takılan hakim vermeli” diyor. Ancak tahliye kararının yok hükmünde sayılamayacağını ve kanun yararına bozma yoluyla Yargıtay’ın buna karar vermesi gerektiğini ifade ediyor.
Ömer Faruk
Eminağaoğlu
İstanbul Anadolu Adliyesi Asliye Ceza Hakimi Nuh Hüseyin Köse, tüm sulh ceza hakimlerin aynı anda değil, tek tek reddedilebileceğini kaydediyor. Asliye ceza hakiminin de tahliye talebinin incelenmesi için Adalet Komisyonu’na başvurarak, yeni bir hakim atanmasını isteyebileceğini belirterek, şöyle diyor:
“Ortada bir yasal boşluk var. Adamlar bunu yorum yoluyla
doldurmuşlar. Hukukun altına tünel kazmışlar. Yeni atanacak hakimi
bulacak olan sen değilsin. Asliye ceza hakimi olarak sen ne
komisyon ne de HSYK gibi davranabilirsin. Asliye ceza hakimi
kendisini HSYK yerine koymuştur. Ancak karar yok hükmünde
sayılamaz.”
Orhangazi Ertekin
Demokrat-Yargı Eşbaşkanı ve Gaziantep Asliye Ceza Hakimi Orhangazi Ertekin de Köse gibi düşünüyor. Reddi hakim talebini kabul eden asliye ceza mahkemesinin Adalet Komisyonu’na başvurması ve yeni yetkili hakim belirlenmesini istemesi gerektiğini vurguluyor. Komisyon tarafından belirlenecek yeni hakimin de “sulh ceza hakimi” sıfatıyla karar vermesi gerektiğini anlatan Ertekin, “Fakat söylediklerimin hiçbiri, kararı yok hükmünde sayacak eksiklikler değildir. Hukuken sorunludur ama yok hükmünde değildir” diyor.
AKADEMİSYENLER: YOK HÜKMÜNDE
Akademi cephesinde ise en belirgin yanıtı, Prof. Dr. Ersan Şen
veriyor. Şen tek tek reddi hakim yapılabileceğini, bu işlemin
ilgili hakimin kalemi üzerinden gerçekleştirilebileceğini ifade
ediyor. Şen, “Tüm hakimlerin reddi mümkün değil. Hangi hakimin
tarafsızlığıyla ilgili şüpheye düştüyseniz o hakimin kalemine
dilekçe vereceksiniz. O hakim de görüşünü belirtmek suretiyle
talebi inceleyen mahkemeye gönderecek. Asliye Ceza, 10 hakimin
reddine birden bakamaz. Kaldı ki, soruşturma aşamasındaki işlemlere
ancak sulh ceza hakimlikleri bakabilir, asliye cezalar bakamaz.
Tahliye gerekçelerine bakarsak... Keyfi tutuklamalar
gösteriliyor. Günaydın. Bu iş 2007’den beri böyle. Özel yetkili
mahkemeler bunu nen güzel örneklerini verdiler. Rüzgar eken fırtına
biçiyor” dedi.
Pro. Dr. Ersan Şen
Doç. Dr. Kerem Altıparmak da aynı anda tüm hakimlerin birden
reddedilemeyeceğini; ayrıca tahliye talebine asliye ceza
mahkemesinin bakamayacağını vurguluyor. Altıparmak, “Soruşturma
aşamasında bütün adli kolluk işlemlerine sulh ceza bakar. Burada
bir görev sorunu var. Boşanma kararını asliye ceza verebilir mi?
Veremez. Asliye ceza mahkemesinin yapacağı, reddi hakimi kabul edip
bir diğer sulh cezaya göndermekti” diyor.
KAZAN: DOĞRU, DAĞ: YANLIŞ
Avukatlar cephesinde iki ayrı görüş beliriyor. Eski Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Güray Dağ, toplu reddi hakim talebi yapılamayacağını, bu talebi kabul eden asliye ceza mahkemesinin de yeni bir sulh ceza hakimi atanması için ya Adalet Komisyonu’na ya da HSYK’ya başvurması gerektiğini ifade ediyor.
Turgut Kazan
Kararın yok hükmünde olduğunu savunan Dağ, “Yasaya göre sulh
hukuk yargıçlarından birini görevlendirmek zorundadır. 'Bir başka
hakimi görevlendiriyorum' diyemez. 'Bakacak sulh ceza hakimi yok'
diyorlar. O takdirde Adalet Komisyonu’ndan ve HSYK’dan birini
görevlendirilmesi beklenir. Bu karar gerçekten anlamda yok
hükmündedir” diyor. Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan ise
kararın hukuka uygun olduğunu, polislerin tahliye edilmesi
gerektiğini savunarak, şöyle diyor:
“Bu karar bir hakimin kolay kolay birkaç günde yazamayacağı
kadar güzel bir karardır. Müthiş bir organizasyon işidir. Artık biz
hakimlerin şundancı mı, bundancı mı olduğunu öncelikle araştırıyor
ve ona göre yol izliyoruz. Belli ki müthiş bir hazırlık yapılmış.
Şundancı hakimi bulmuşlar, bundancı hakimden kendilerini
kurtarmışlar. Çok güzel bir karar. Ama bütün bu takımın ne kadar
ahlaksız olduğunu gösteriyor. Ya siz bu kadar doğruları
biliyordunuz da bugüne dek o kadar pisliği nasıl yaptınız? Yapılan
pislikleri niye alkışladınız? Kararın omurgasını adeta İlhan
Cihaner kararı teşkil ediyor. Ya siz Cihaner kararı verildiğinde
CD’lerden karar verme üzerine ne manşetler attınız. Bremen
mızıkacısı gibi hükümet ve Pensilvanya temsilcisi bu kararı veren
11. Ceza Dairesi’ne ne küfürler ettiler. Bu sizin ne kadar alçak
olduğunuzu gösteriyor. Sulh ceza hakimliği, asliye ceza
mahkemesinin tahliye kararını yok hükmünde sayamaz. Ancak yeniden
tutuklama kararı verebilir. Ali Fuat Yılmazer’in yetkileri devam
etseydi seni de beni de tutuklatırdı, bunu biliyorum. Ama onun
hakkında verilen kararın uygulanması gerekir.”