Kapsamlı bir demokrasi paketine ihtiyacımız var
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, demokratikleşme paketine ilişkin, “Türkiye’nin topyekün, bütüncül ve kapsamlı bir demokrasi paketine i...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, demokratikleşme paketine
ilişkin, “Türkiye’nin topyekün, bütüncül ve kapsamlı bir demokrasi
paketine ihtiyacı vardır" dedi.
CHP Genel Başanı Kılıçdaroğlu, düzenlediği basın toplantısında
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı demokratikleşme
paketini değerlendirdi. Toplantıda, Kılıçdaroğlu’na, sabah
saatlerinde Sincan Cezaevi’ndeki mahkumlar tarafından hediye edilen
çiçek de masada yer aldı.
Devrimleri milletle birlikte gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk’ü
ve tüm arkadaşlarını saygıyla, şükranla rahmetle yad ettiğini
belirten Kılıçdaroğlu, “Onlar hasta adamdan genç bir ülke kurdular.
Onlar kul sayılan bir halkı millete dönüştürdüler. Onlar
“Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” dediler. 1946
yılında yeni bir devrim daha yaptık. Halkımızla el ele çok partili
siyasi hayatın önünü açtık. Çok partili hayat ile rejimimiz çok
sağlam bir temele oturdu. Bu süreçte Türkiye tarihinde bir sarkaç
gibi anti demokratik uygulamalar ile demokrasi talepleri birlikte
yürüdü. Ancak tarihe iyi bakın. Kazanan hep demokrasi, hep özgürlük
ve adalet oldu. Buradan bu büyük devrime imza atan Bülent Ecevit’i
de bir kez daha rahmetle yad ediyorum. ’İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın’ diyoruz. İşte insanı yaşatan, insana değer verenler
onlardı. Bugün biz Cumhuriyet’in olmadığı bir Türkiye’yi hayal bile
edemeyiz. Türkiye’de kalbi haktan ve halktan yana atanlar, daha
fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, daha çağdaş bir Türkiye için
çok bedeller ödedi” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin geçtiğimiz 11 yılda çok fazla zaman kaybettiğini öne
süren Kılıçdaroğlu, “Demokratikleşme ve özgürlük için atılması
gereken adımlar atılmadı. Ne yazık ki AK Parti döneminde Türkiye
bütün demokratikleşme sıralamalarında geriye gitti. Örneğin, BM
tarafından açıklanan insani gelişmişlik sıralamasında 2002 yılında
Türkiye 85. sıradaydı. Bugün 90’ıncı sıradayız. Geçen 11 yıla
rağmen demokrasi endeksinde Türkiye hala ’“hibrit bir rejim’ olarak
gözüküyor. Dünyada Özgürlük endeksine göre Türkiye ne yazık ki
“yarı özgür” bir ülke” ifadesini kullandı.
Sınır tanımayan gazeteciler tarafından her yıl açıklanan “Basın
özgürlüğü” endeksinde Türkiye’nin 2002 yılında 99’uncu sırada
olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Bugün 154. sırada. Uluslararası
basın kuruluşlarına göre Türkiye dünyanın en büyük gazeteci
hapishanesi. Bu da bir başka acı gerçek. 2002 yılında Türkiye’de
tutuklu olan bir milletvekili bile yoktu. Bugün TBMM açılıyor. 7
milletvekili tutuklu. Kendine dokunan bir olay oldu mu hemen ’milli
irade’ diyorsun. Seni seçeni milli irade sayıyorsan da, bu
milletvekillerini, belediye başkanlarını seçenleri niçin milli
irade saymıyorsun?” diye konuştu.
2002 yılında cezaevlerinde 59 bin vatandaşın bulunduğunu ifade eden
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Bugün cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 135 bin. Adalet
Bakanlığı tarafından yapılan güncel açıklamaya göre tam 2 bin 776
öğrenci bugün hapishanelerde. Puşi takan çocukların hapsedildiğini
gördük. Parasız eğitim istediği için tutuklanan gencecik
evlatlarımızın acısını yaşadık. Son 10 yılda Türkiye’de tam 121
faili meçhul cinayet vakası yaşandı. Ne yazık ki Hrant Dink’in
gerçek katilleri hala bulunamadı. Hrant Dink cinayetinde
sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin tamamı bürokraside
yükseltildi. Tam 152 çocuğumuz bu dönemde kolluk kuvvetlerinin
orantısız şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti. Buradan Ali İsmail
Korkmaz’ı, Ethem Sarısülük’ü, Ahmet Atakan’ı, Mehmet Ayvalıtaş’ı,
Medeni Yıldırım’ı, Abdullah Cömert’i bir kez daha rahmetle
anıyorum. Yine buradan başına isabet eden biber gazı fişeği ile
hayatını kaybeden 18 aylık Mehmet Uytun’u da rahmetle
anıyorum.”
Yargının bağımsızlığını tamamen kaybettiğini de söyleyen
Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de tam olarak iktidara bağlı bir yargı
kuruldu. Asrın yolsuzluğu denilen deniz feneri davasında sanıklar
korundu, kollandı. YÖK ile birlikte üniversiteler üzerindeki baskı
aynen devam ediyor. Özerk üniversite talepleri tamamen rafa
kaldırıldı. 11 yılda Türkiye demokrasisi büyük bir erozyona uğradı.
Son 11 yılda Türkiye’de çok büyük bir demokrasi açığı oluştu. Bütün
bunları topluma, ’ileri demokrasi’ diye yutturmaya çalışıyorlar.
Açıklanan bu sözde demokrasi paketi ile bu ilaç bu yaraya derman
olur mu? Bu paket bu açığı kapatır mı?” değerlendirmesini
yaptı.
“PAKETİN HAZIRLANIŞ BİÇİMİ BİLE DEMOKRASİYLE ÖRTÜŞMÜYOR”
CHP’nin demokrasiye yönelik pek çok öneride bulunduğuna da değinen
Kılıçdaroğlu, “Bu paket bu yaraya derman olmaz. Önce paketin
yapılış biçimine bir bakalım. Sözde demokratikleşme paketi
açıklıyorsunuz, bazı medya organlarına sansür uyguluyorsunuz. Tıpkı
OHAL dönemindeki sıkıyönetim gibi. Bu paketin hazırlanış biçimi
bile demokrasiyle örtüşmüyor. Kapalı kapılar ardında, toplumun
bütün unsurları hatta kabine üyeleri dışarıda bırakılarak böyle bir
paket hazırlandı. Paketi açıklarken 27 Mayıs’a kadar gidiyorsunuz
ama 12 Eylül darbesinden tek söz bile etmiyorsunuz. Acaba darbe
hukukuna sahiplenmenin bir başka adı mı bu?” ifadesini
kullandı.
Paketteki birçok noktayı daha önce kendilerinin önerdiğini ve AK
Parti’nin reddettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, reddedilen maddeleri
şöyle sıraladı:
“Seçim barajı düşürülsün dedik. Milli iradenin önündeki engelleri
kaldırın dedik. TBMM’ye yasa teklifi sunduk. AK Parti bunları
reddetti. Siyasette dil yasaklarını kaldırın dedik. Farklı dil ve
lehçelerde siyaset yapılmasını sağlayalım diye kanun teklifi
verdik. Seçime katılan siyasi partilere aldıkları oy oranlarına
göre hazine yardımı yapılması için teklif sunduk. Nefret suçları
para cezasına çevrilmesin, zamanaşımına uğramasın diye öneride
bulunduk. Yasaksız yepyeni dünya standartlarında bir toplantı ve
gösteri yürüyüşleri yasası teklif ettik. AK Parti bunların hepsini
reddetti” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin en statükocu partisinin AK Parti olduğunu iddia eden
Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz daha fazla demokrasi, daha özgür bir Türkiye dedik. Darbe
anayasasını istemiyoruz. Yepyeni bir anayasa istiyoruz dedik.?
Herkese soruyorum, Türkiye’de muhalefet mi görevini yapmıyor, yoksa
iktidar mı? Türkiye’de seçim sistemine, siyasal partiler kanununa
ve Meclis içtüzüğüne dokunmayan hiçbir paket Türkiye’yi
demokratikleştiremez”
Bu paketten Başbakan’ın hala Türkiye’nin ihtiyaçlarını ve
beklentilerini anlamadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Pakette temel
sorunlara hiçbir cevap yok. Toplumun fiilen çoktan aştığı (W)
harfini kullanmak veya kurban derisini kim toplayacak gibi artık
anlamsız konularda düzenlemeleri demokratik bir açılım olarak
görmek halkı açıkça kandırmaktır. Klavyeye özgürlük değil, klavyeyi
kullanana özgürlük getireceksiniz. İşte sizinle demokrasi
anlayışımızdaki temel ayrışma burada yatmaktadır.Seçim sisteminde
de değişiklik öngörülüyor. Dar bölge ya da daraltılmış bölgeden söz
ediliyor. Sorun dar bölge ya da daraltılmış bölge değil, sorun 12
Eylül askeri cuntasının getirdiği yüzde 10 seçim barajındadır.
Darbe hukukuna karşıysan yarın getir yüzde 10 barajı kaldıralım.
Devleti demokratikleştirmeden demokrasiyi getiremezsiniz. Çağdaş
demokrasi, vatandaşın devletin baskısını hissetmediği rejimin
adıdır. Açıkça söylüyorum Türkiye’nin sorunları makyajla çözülmez.
Bu basiretsizliktir, hafifliktir, ciddiyetsizliktir.? Türkiye’nin
topyekün, bütüncül ve kapsamlı bir demokrasi paketine ihtiyacı var”
diye konuştu.
Türkiye’nin ihtiyacı olan paketin, toplumun bütün kesimlerini
kapsamak, bütün sorun alanlarına da temas etmek zorunda olduğunu
vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Diktatör lütfetmiş bize demokrasi paketi hazırlamış. ’Benim
istediğim kadar demokrasi’ diyor. Aklıma bir dönemlerin Ankara
Valisi geldi. Gösteri yapan gençlere kızıp, ’Bu memlekete komünizm
gerekiyorsa ve komünizm yararlı bir şeyse onu da biz getiririz,
size ne oluyor?’ diyor. Bugün aynı anlayışla karşı karşıyayız.
Gelen paket, çoğunlukçu otoriter rejimi pekiştirmek için getirilen
bir pakettir. Çağdaş demokrasinin olmazsa olmazı, Sayıştay fiilen
lağvedildi, neden bu konuda susuyorsunuz? Hükümetin el koyduğu bir
gazete köşesinden sabah akşam muhalefet partisini eleştirmek ne
kadar demokratik bir tavır? Bugün Türkiye fiilen tarihinin en
merkezi yönetimi tarafından yönetiliyor. Neden bunu
eleştirmiyorsunuz? 17 maddelik özgürlük ve demokrasi bildirgemizin
arkasında olduğumuzu ifade ediyoruz. Bu yönde atılan bütün
adımların arkasında Cumhuriyet Halk Partisi bütün gücüyle
duracaktır. Çok partili rejimi bu ülkeye getiren bir parti olarak,
CHP ülkenin demokratikleşmesi için her reforma evet demiştir ve
diyecektir de. Sonuna kadar gerçek bir demokrasi için mücadeleye
devam edeceğiz.”
(İHA)