Kanser gerçekten kalıtsal mıdır?
Abone olAkrabaları kanser nedeni ile ölen çoğu insanın kafasında "kanser olacak mıyım?" sorusu yer alır.
Bu konu hakkında yapılan çalışmalar, birkaç durum
dışında akciğer, prostat, barsak ve deri kanseri de dahil pek çok
kanserin %90-95'inin kişilere kalıtsal olarak geçmediğini
göstermektedir.
Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi'nden Doç.Dr.Veysel Sabri Hançer, kanserle ilgili önemli bilgiler verdi.
Kanser hakkında konuşurken konuyu 'genetik' olmadan yorumlamak
imkansızdır çünkü kanserin sebebi mutasyondur. Fakat kanser
genetiğinden kasıt, çoğunlukla (%90-95) çevresel koşullar ve/veya
beslenme ile oluşmuş ve tamir edilemeden kalmış mutasyonlar sonucu,
normal hücrelerin anormal hücrelere dönüşmesi ve bu anormal
hücrelerin kontrolsüzce bölünüp çoğalmasıdır. Yani bu durumda, kişi
doğduğunda bu mutasyon/lara sahip değildir ve bu mutasyonlar
çocuklarına aktarılmaz. Genetik kelimesi ile aile bireylerine
aktarım kast edilmemektedir.
Günümüzde Amerika'da her on ölümden ikisinin nedeni kanserdir. Bu
oran ülkemizde de yüksektir. Örneğin 10 akrabanız ölmüş ise, 2 veya
3'ünün ölüm nedeninin kanser olması ailesel değil, beklenilen bir
sonuçtur. Eğer ölmüş olan bu insanların hepsi sağlıklarında sigara
içmişlerse, 10 kişiden 3'den daha fazlasının kansere bağlı olarak
hayatını kaybetmiş olması yine istatistik olarak beklenilen bir
sonuçtur. Tek yumurta ikizleri ile yapılan araştırmalar da benzer
sonuçlar sunmakta, ikizlerden birinin kansere yakalanması
durumunda, diğer ikizin de kansere yakalanma oranı toplumdaki diğer
bireylerden farklı bulunmamıştır.
Kanserli bireylerin çok azında altta yatan ailesel faktör/ler
vardır. Bu nadir kalıtsal olan grupta kansere duyarlı genler,
ailenin diğer üyelerine geçer. Bu genler direkt olarak kansere
neden olmaz çünkü kanser gelişimi için bir dizi mutasyon
gerekmektedir. Kanserin erişkinlerde çocuklardan daha fazla
görülmesinin nedeni de budur, çünkü hata birikimi için gerekli olan
süre sağlanmıştır. Bu tür genleri taşıyan kişiler, kansere neden
olan çevresel faktörlere taşımayan kişilere kıyasla daha
duyarlıdır.
KANSERLE İLİŞKİSİ OLDUĞU BİLİNEN GENLER HANGİLERİDİR?
Bazı kanser tiplerine duyarlı olan genler tespit edilmiş olup, hasarlı bu genlerin çoğunun belirli organlarda kansere neden olduğu saptanmıştır. Örneğin BRCA1 ve BRCA2 isimli genler meme, yumurtalık ve prostat kanserlerinde, APC, KRAS, MSH2 ve MLH1 genleri barsak kanserinde, VHL geni von Hippel-Lindau sendromu, STK11 geni ise Peutz-Jeggers sendromunda rol almaktadır.
TP53 ve RB1 ise birçok ailesel olmayan ve kendiliğinden gelişen
kanser ile ilişkilidir. Bu genlerin, mutant (anormal) kopyalarını
taşıyan insanlarda bu kanser tipleri topluma oranla daha sık
gözlenir. Kişinin yaşam tarzı, (beslenme, sigara, alkol tüketimi,
çalışma ortamı) kansere zemin hazırlaması açısından, bu genler ile
birlikte etkilidir. Genetik testlerde mutasyon saptanmaması, risk
olmadığı ve kansere kesin olarak yakalanmamak anlamına
gelmemektedir, yalnızca kanserin kalıtsal formuna yakalanma
olasılığı büyük ölçüde ortadan kalkmaktadır. Kalıtsal olmayan
kanser gelişimi için risk, toplumdaki diğer bireylerdeki gibi devam
etmektedir.
MUTASYON VE KANSERDEN KAÇABİLİR MİYİZ?
Aslında mutasyon hücre için çok da doğal olmayan bir durum değildir, hepimiz hergün mutasyon yaşamaktayız. DNA'da meydana gelen bu mutasyon/lar, hücre tarafından algılanır, tamir genlerinin ürünleri ile de tamir edilir. Araştırmalarda bir kanser hücresi ile sağlıklı bir hücre kaynaştırıldığında, oluşan bu yeni hücreden bölünüp çoğalan hücrelerin kanser hücreleri olmadığı, normal hücreler olduğu saptanmıştır. Bunun nedeni, sağlıklı olan hücredeki tamir genlerinin ürünleri olan proteinlerin, kanser hücresindeki bozuklukları (mutasyonları) tamir etmesidir. Beslenme ve hayat tarzımıza özen göstererek genlerimizin sağlam kalmasını, dolayısı ile kanseri önlemek mümkündür.