Kanlı operasyonun perde arkası
Abone olSuriye İsrail bizi vurdu dedi, İsrail yalanladı, sonra olayın üstü örtüldü. Tüm Ortadoğu'yu kurtaran kim dersiniz; Erdoğan
2 yıl önce İsrail jetlerinin Suriye’ye bomba attığı ve dönerken
de Hatay’a boş bir füze tankı düşürdüğü operasyonun perde arkasını
Alman dergisi Der Spiegel ortaya çıkardı. Olay kısaca şöyle; İsrail
Suriye'yi bombaladı. Ardından hemen Erdoğan'ı arayıp Esat'la
arasını bulmasını istedi. Böylece olay örtüldü.
İşte baştan sona okunduğunda Ortadoğu’daki son iki yılki
gelişmelerin anlaşılmasını sağlayan, casus filmlerine taş çıkaran
dosyadan öne çıkanlar:
İşte, Olmert, Erdoğan ve Esad arasındaki gizli konuşmalardan İranlı
casuslara ve Kuzey Kore’nin nükleer silahlarına kadar filmlere taş
çıkaran ’Meyve Bahçesi’ operasyonu...
SURİYE ÖNCE GİRDİ İSRAİL YALANLADI
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, 6 Eylül 2007’de gece yarısı
02:55’te abonelerine İsrail’den gelen jetlerin, Akdeniz üzerinde
Suriye hava sahasına girdiğini, Suriye savaş uçaklarıyla
karşılaşınca kaçtıklarını bu sırada çöle birkaç cephane
düşürdükleri haberini verdi. Olayda, can ya da mal kaybı
olmamıştı. Sabah 06:46’da da İsrail Ordu Radyosu, böyle bir
olayın yaşanmadığını ve Suriye’nin yalan söylediğini
açıkladı. Sonraki aylarda, olayın sıradan bir kaza
olmadığı, İsrail’in bilerek ve planlayarak Suriye’nin El Kibar
tesisine saldırı düzenlediği anlaşıldı. Peki neden? El Kibar’da
neler oluyordu? İsrail, bu tesisin varlığını nasıl öğrenmişti. Ve
böyle bir operasyonun emrini kim vermişti?
Suriye-Kuzey Kore telefonları uyduya
takıldı
MOSSAD KARAGAHI, TEL AVİV, 2004 BAHARI... İsrail askeri
istihbaratından gelen bilgilere göre, Suriye nükleer çalışmalar
yapıyordu. 2004 baharında Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA),
uyduları yardımıyla Suriye ile Kuzey Kore arasında artan bir
telefon trafiği belirledi. Başkent Pyong Yang ile Suriye’de
çölün ortasında küçük bir tesis olan El Kibar arasında çok sayıda
telefon görüşmesi yapılıyordu. NSA, bunu İsrail ordusunun
radyo dinleme ve keşif bölümü olan “Birim 8200’e bildirdi. Böylece
istihbarat dünyasında söylendiği gibi El Kibar için, “bayrak
kaldırılmış” oldu.
Her şeyi otel odasında unutulan laptop
başlattı
2006 sonlarına doğru, İsrailli ajanlar El Kibar’la ilgili İngiliz
meslektaşlarının da fikrini almak için Londra’ya gitti. Tam bu
sırada da üst düzey bir Suriyeli yetkili, Londra’nın lüks
bölgelerinden Kensington’da bir otele yerleşti. MOSSAD’ın
takibinde olan adamın çok tedbirsiz olduğu ortaya çıktı: Dışarı
çıkarken, laptop’unu odada bırakıyordu. İsrailli ajanlar bu fırsatı
değerlendirdi ve bilgisayara bir ‘Truva
atı’ yerleştirerek onlarca fotoğraf ve belgeyi ele
geçirdi. Fotoğraflarda El Kibar tesisinin yapım aşamaları
gözüküyordu. Uydular tarafından fark edilmemesi için “düz
tavanlı” inşa edilen binanın içinde, nükleer çalışmalar
yapılıyordu.
Ve büyük balık İstanbul’da yakalandı
İSTANBUL’DA BİR EV, ŞUBAT 2007... İran Devrim Muhafızları Tugayı
Komutanı Ali Rıza Asgari’nin hayatı, ters düştüğü Ahmedinecad’ın
iktidar olmasıyla tehlikeye girdi. En yakın arkadaşı ve bir
zamanlar İran’ın Lübnan’daki Basın Ataşesi olan Emir İbrahimi’ye
göre Asgari, bir kaçakçıyla birlikte katır üzerinden Türkiye’ye
kaçtı. İstanbul’da CIA’e teslim oldu. Kısa bir süre sonra MOSSAD ve
CIA Asgari’nin önemli bilgilere sahip olduğu keşfetti. Asgari
ABD’ye İran’ın Natanz’daki reaktör dışında, Suriye’de ikinci bir
reaktör inşa ettiğini, bunu da Kuzey Koreliler’le yaptığını
anlattı. İbrahimi’ye göre, ortadan kaybolması tüm dünyada olay
yaratan ve İran’ın ‘Kaçmadı, MOSSAD tarafından öldürüldü’
dediği Asgari, şimdi Teksas’ta CIA tarafından kendisine
verilen yeni bir kimlikle yaşıyor.
İsrail’den Suriye’ye ilk operasyon
OLMERT’İN REZİDANSI, KUDÜS, AĞUSTOS 2007... İsrail Başbakanı
Olmert’in 3 danışmanı, El Kibar’da Suriye ve Kuzey Kore’nin nükleer
çalışma yaptığına ve bu çalışmalarda İran’ın da parmağı olduğuna
dair ellerinde güçlü kanıtlar olduğunu açıkladı. Ayrıca
Ahmedinecad’ın 2006’daki Suriye ziyaretinde Esad’a çalışmalar için
1 milyar dolar vaat ettiğini de öne sürdüler. Bu kanıtlarla
desteklenen Olmert emri verdi. Ağustos 2007’de İsrail’den kalkan
helikoperler, El Kibar tesisin yakınına komandoları
indirdi. Amaçları toprak numunesi toplamaktı. Ancak
devriyelere yakalanınca, operasyon yarıda kesildi. İsrail’in elinde
hala güçlü bir kanıt yoktu. Tel Aviv’deki ‘şahinler’ toprak
numunelerinde yapılan incelemelerde, yeterli kanıt olduğunu öne
sürüyordu. Olmert de böylece El Kibar’ın direkt bir tehlike
olduğuna dair güçlü bir kanıt olmadan, saldırı emrini verdi.
‘Operasyon Meyve Bahçesi’ başlamıştı.
Olmert’ten Başbakan Erdoğan’a telefon
RAMAT DAVID HAVA ÜSSÜ, 5 EYLÜL 2007.. Hayfa’daki Ramat David Hava
Üssü’nden 11:00’da on F-5 savaş uçağı, “Akdeniz üzerinde tatbikat”
için havalandı. Bu uçaklardan üçü, bir süre sonra eve döndü.
Kalanlar, Suriye sınırında alçak uçuşa geçti. Önce bir radar
istasyonunu etkisiz hale getirdiler. 18 dakika sonra da Dar el
Zor’a ulaştılar. El Kibar’ın koordinatları zaten bilgisayarlarına
kayıtlıydı. Bombalama saniye saniye filme alındı. Olmert,
yetkililerden “Hedef yok edildi” onayını alır almaz, Türkiye
Başbakanı Erdoğan’ı aradı. Olayı anlattı ve ona Esad’a
İsrail’in bir başka nükleer tesise izin vermeyeceğini, ancak yeni
bir saldırı planlanmadıklarını söylemesini istedi. Olmert,
Erdoğan’a İsrail’in bu saldırı üzerinde artık durmayacağını ve Şam
ile barış görüşmeleriyle hala ilgilendiklerini söyledi. Ve
Esad bu saldırı hakkında sessiz kalırsa, kendisinin de aynı şeyi
yapacağını ekledi. Böylece çöldeki o olayla ilgili gizemli bir
sessizlik başlamış oldu. Fakat kapalı kapılar ardında, Suriye’den
bir misilleme bekleniyordu.
Hizbullah liderine cipinde suikast
KAFAR SUSSA MAHALLESİ, ŞAM ŞUBAT 2008... Hizbullah’ın ünlü lideri
İsmail Mugniye, Şam’daki İran Büyükelçiliği’nde bir toplantıya
katılmak için 12 Şubat 2008’de Mitsubishi Pajero marka cipini
parketti. İsrail, Mugniye’nin El Kibar’a yapılan saldırıya
misilleme için İsrail’in yurtdışındaki elçiliklerine saldırı planı
yaptığını öğrenmişti. Toplantıya katılanlar arasında Hamas lideri
Halit Meşal ve Suriye’nin nükleer çalışmalarından sorumlu General
Muhammet Süleyman vardı. Akşam 22:30’da Mugniye, son portakal
suyunu da içti. Arkadaşlarını öperek cipine doğru yürüdü. FBI
tarafından başına 5 milyon dolar ödül konulan adam, cipindeki
patlama sonucu hayatını kaybetti. Hizbullah intikam yemini
verirken, İsrail olayı ne üstlendi ne de ilgisi olduğunu inkar
etti. İsrailli güvenlik uzmanı Uzi Mahnaimi’ye göre, MOSSAD
ajanları, cipin koltuklarının baş koyma bölümüne bir devre
yerleştirmişti. Mugniye’nin başı değince bomba patladı. Bir başka
uzman Ronen Bergman’a göre de, ajanlardan birinin patlamadan
sonraki ilk sözü ise şuydu: “Yeni Pajero’ya yazık oldu.”
General Süleyman’a yattan gelen ölüm
AKDENİZ KIYISI, TARTU KENTİ, 5 AY SONRA... Suriye’nin nükleer
konularda temsilcisi olan General Muhammet Süleyman, Mugniye’nin
suikastından sonra tehlikedeydi. Bu yüzden ülkesinin zenginlerinin
tatil merkezi Tartous’taki yazlığında dinlenirken de zırhlı araçla
geziyor, korumaları onu denizde bile yalnız bırakmıyordu. Deniz o
gün sakindi. Yatlar her zamanki gibi usul usul yol alıyordu. Bir
yatın kıyıya 50 metre yaklaşması, iskeleden denize atlayan
Süleyman’ın korumalarını tedirgin etmedi. Hiç kimse silah sesini
duymamıştı. Ancak üç kurşun Generalin kafasını, göğsünü ve boynunu
delip geçti. Süleyman oracıkta ölmüştü. Yat, salına salına
uluslararası sulara çıktı ve gözden kayboldu. Şam’da çıkan
dedikodularda, bu cinayetin Suriye içinde bir güç savaşı olduğu,
Süleyman’ın bu kadar güçlenmesini istemeyenler tarafından
öldürüldüğü hatta emri Esad’ın kendisinin verdiği bile iddia
edildi. Ocak ayında Spiegel’e konuşan Beşir Esad, vurulan tesisin
nükleer bir tesis olmadığını, eski bir askeri tesis olduğunu iddia
etti. “Karşılık verebilirdik. Savaşa girmek için bizi provoke
ettiler. Ama tuzağa düşmedik” dedi. Bölgede bulunan uranyum
kalıntıları için de “İsrailliler bizi suçlu duruma düşürmek için
bırakmış olabilirler” dedi ve hiçbir şekilde nükleer çalışmalarının
bulunmadığını söyledi.
Der Spiegel’e göre Türkiye’de ortadan kaybolan ve CIA’e teslim
olduğu iddia edilen İran Devrim Muhafızları Tugayı Komutanı Ali
Rıza Asgari ile 2008’de Şam’da cipine yerleştirilen bir bombayla
öldürülen Hizbullah’ın ünlü lideri İsmail Mugniye de bu operasyonun
bir parçası.