Kandil mesajında kadın ve çocuk cinayetleri vurgusu
Abone olDiyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Regaib Kandili mesajında, Türkiye’de işlenen kadın ve çocuk cinayetlerine dikkat çekerek, “Hiç şüphesi...
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Regaib Kandili mesajında,
Türkiye’de işlenen kadın ve çocuk cinayetlerine dikkat çekerek,
“Hiç şüphesiz bu yaşananlar bütün dünyada insanlığın, İslam’ın
barış ve rahmet mesajlarına ne kadar da çok muhtaç olduğunu
göstermektedir” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Regaib Kandili münasebetiyle
yayımladığı mesajında, “Aslında müminler için tüm zamanlar, günler,
geceler, haftalar, aylar ve seneler, Allah’a kulluk şuuruyla ve
Rabbimizin rızasına ermek amacıyla yaşanır. Ancak her yıl gelen
Regaib gecesi, üç aylar olarak bilinen ve manevi coşkunun daha
yoğun yaşandığı müstesna zaman dilimlerinin başladığını haber
verir. Kur’an ve oruç ayı Ramazan-ı şerifin müjdesini getirir.
Günahlardan arınmak için sunulan imkân ve fırsatları; Rabbimizin
sonsuz rahmet ve mağfiretini bizlere hatırlatır. Her yıl gelen
Regaib gecesi, geleceğe ve istikbale yönelik arzu ve isteklerimizi,
emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkânı verir, rağbetlerimizin
yalnızca Rabbimize yönelik olması gerektiğini hatırlatır” dedi.
“ÇOCUK VE KADIN CİNAYETLERİ İSLÂM’IN DA ÖTESİNDE İNSANLIĞIN
VİCDANINI KAYBETTİĞİNİN BİR EMARESİDİR”
“Üzülerek ifade edelim ki üç ayların başlangıcını ve Regaib
Kandilini idrak ettiğimiz şu günlerde bir tarafta Suriye, Mynmar,
Irak ve Orta Afrika’da akan kanlar, diğer tarafta adalete ve hukuka
uygunluğu her zaman tartışılacak olan Mısır’da alınan idam
kararları mümin yürekleri incitmiş, İslâm dünyasının manevi mevsime
yine acı ve ıstırapla girmesine neden olmuştur” diyen Görmez,
şunları kaydetti:
“Diğer taraftan son günlerde işlenen çocuk ve kadın cinayetleri
ise, İslam’ın da ötesinde insanlığın vicdanını kaybettiğinin bir
emaresidir. Hiç şüphesiz bu yaşananlar bütün dünyada insanlığın,
İslam’ın barış ve rahmet mesajlarına ne kadar da çok muhtaç
olduğunu göstermektedir. Bunun için öncelikle mümin gönüllerin
merhamet eğitiminden geçmesi, sevgi, şefkat, hilm ve kardeşlikle
buluşması, kalb-i selim sahibi olması gerekmektedir. Mümin
gönüllere rahmet ve merhamet yerleşmeden, İslâm dünyasının birçok
bölgesinde var olan açlık ve sefalet; şiddet, çatışma ve gerginlik
ortamları ortadan kaldırılamaz.”
“Ne yazık ki müminler topluluğu olarak bizler, bugün, bilgiye,
imana, Kur’an’a, üsve-i hasene bir peygambere, köklü bir
medeniyete, engin tecrübeye, zengin birikime sahip olmamıza rağmen
bir türlü sulh ve sükûnu, birlik ve beraberliği, muhabbet ve
meveddeti, kardeşlik ve dayanışmayı gerçekleştiremiyoruz” diyen
Prof. Dr. Görmez, şunları ifade etti:
“Müslümanlar olarak her birimiz arzu ve isteklerimizi, emel ve
tutkularımızı, rağbetlerimizi daima iyiye, doğruya, güzele, faydalı
olana, hakka ve hakikate; regaibimizi Rabbimize yöneltmemiz
gerekirken bir de bakıyoruz ki dil, ırk, mezhep, meşrep ve grup
ayrılığına düşmüş, kamplara bölünmüş, ihtilaf, tefrika ve fitne
bataklığına saplanmışız. İslâm’ın barış ve esenlik mesajlarını tüm
insanlığa takdim ederek yeryüzünde hakkı, hakikati, hukuku,
adaleti, ahlakı, fazilet ve erdemi gerçekleştireceğimiz yerde,
enerjimizi sürekli boşa harcıyoruz. Bir türlü kin, nefret ve
intikam duygularından nefislerimizi arındırarak İslâm diyarlarını
barış ve esenlik diyarlarına dönüştüremiyoruz. Bir türlü iç
sorunlarımızı halledip de insanlığı kuşatan sorunlara
yönelemiyoruz. İslâm’ın barış ve esenlik mesajlarını asrın idrakine
sunamıyoruz.”
“HİÇBİR ÇIKAR, MENFAAT VE MASLAHAT, MÜMİNLERİN KARDEŞLİK HUKUKUNU
İHLAL ETMESİNE NEDEN OLMAZ”
“Gelin, üç aylar ve Regaib Kandilini fırsat bilerek İslâm
dünyasını, İslâm’ın dünyası yapmak için çaba gösterelim” diyen
Görmez, “İslam coğrafyasını çocuklarımıza ve gelecek nesillere
yeniden umut veren bir coğrafyaya dönüştürelim. Bunun için
Müslümanlar olarak fert fert ve topluca bir muhasebe içine girelim.
Bütün yapıp ettiklerimizi bir kez daha gözden geçirelim. Kalb-i
selim dışında hiçbir şeyin fayda vermediği o gün gelmeden önce
nefislerimizi hesaba çekelim. Bilelim ki Müslüman, elinden ve
dilinden diğer Müslümanların selamette olduğu kimsedir. Mümin,
elinden ve dilinden diğer müminlerin güven duyduğu, emin olduğu
kimsedir. Müslüman Müslümana zulmetmez. Müslüman, Müslüman
kardeşinin hakkına ve hukukuna el uzatmaz. Müminler kardeştirler.
Hiçbir çıkar, menfaat ve maslahat, müminlerin kardeşlik hukukunu
ihlal etmesine neden olmaz. Hiçbir mümin, bir başka müminin hak
ihlali üzerine varlık tesis edemez. Yine bilelim ki bugün
Müslümanların yapması gereken, kardeşliğin edebiyatını yapmak
yerine kardeşlik ahlakını ve hukukunu var etmek, yaşamak ve
yaşatmaktır” ifadelerini kullandı.
"RİYADAN NEFİSLERİMİZİ ARINDIRALIM"
Prof. Dr. Görmez, mesajında şunları kaydetti:
“Herkesin büyük kalabalıklar içerisinde yalnızlığı yaşadığı bu
dünyada adımlarımızı, sevgiye, muhabbete, dostluğa ve kardeşliğe
doğru atalım. “Hiç kimse kimsesiz kalmasın” diyelim. Yalnızlıktan
sıyrılarak başta ailelerimiz olmak üzere, mahallelerimizde,
semtlerimizde, beldelerimizde ve ülkemizin her köşesinde sevginin
ve muhabbetin coşkusuyla birliğimizi ve dirliğimizi pekiştirelim.
Böylelikle bu coşku, heyecan ve imanın atmosferinde hiçbir fert
yoksulluğu ve kimsesizliği hissetmesin. Unutmayalım ki yoksulluk
varlığın kaybolması ve yok olması demek değildir. Yoksulluk
içimizdeki merhametin yok olması, karşımızdakini merhametin
zenginliğinden yoksun bırakmaktır. Yetim, öksüz ve kimsesiz kalmak
maddi olarak sadece anneden ve babadan mahrum kalmak değildir.
Yetim, öksüz ve kimsesiz kalmak, sevgi, şefkat ve merhametten uzak
kalmak demektir. Mümin, fıtrî olarak öz çocuğuna duyduğu sevgi ve
şefkati bir ahlak olarak hayatına yansıtan, diğer bütün çocukları,
garipleri, kimsesizleri kendi çocuğu gibi görebilen kimsedir.
Kısacası Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin mesajlarıyla gönüllerimizi
mümin duyarlılığıyla imar edelim ki, ihsana, hüsne ve güzel olana
varalım. Her türlü riyadan, gösterişten, yalandan, iftiradan,
gıybetten, kinden, öfkeden, nefretten, kibirden, ihanetten,
vefasızlıktan, ikiyüzlülükten, bencillikten, güç tutkusundan ve
tahakkümden nefislerimizi arındıralım ki, fazilet ve kemale erelim.
Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, yurt dışındaki millet
varlığımızın ve âlem-i İslâm’ın mübarek üç aylarını ve Regaib
Kandillerini tebrik ediyor; üç ayların gelişiyle birlikte
gönüllerimizi itminana kavuşturan rahmet, mağfiret ve bereket
ikliminin, ülkemizden başlayarak dalga dalga tüm insanlığı
kuşatmasını, onların hidayet, barış ve huzuruna vesile olmasını, bu
mübarek gün, gece ve aylarda yapacağımız ibadet, dua ve
yakarışların kabul olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.”
(İHA)