Kalp krizlerinde risk azalacak
Abone olTıp teknolojisinde son gelişmelerçerçevesinde kalp hastalıklarına yönelik erken tanı konulmasına ve kriz riskine karşı önlem alınmasına olanak sağladığı bildirildi.
Tıpta ve teknolojideki gelişmeler sonucu ortaya çıkan yeni
testler ve anjiyo yönteminin, kalp ve damar hastalıklarına yönelik
erken tanı konulmasına ve kriz riskine karşı önlem alınmasına
olanak sağladığı bildirildi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Demirtaş,
AA'ya yaptığı açıklamada, son 30 yılda anjiyo yönteminin
uygulanmasında önemli ölçüde artış meydana geldiğini, teknolojideki
gelişmenin bu artışta önemli katkısı olduğunu kaydetti. İletişim
olanaklarının artmasının, hekimler arasında bilgi alışverişine,
gelişmeleri takip etme ve uygulamaya olanak sağladığının altını
çizen Demirtaş, şöyle konuştu: "Değişen hayat koşulları sonucunda
doğuştan olmayan, (yaşama bağlı) kalp ve damar hastalıklarında
artış meydana geldi. Katkı maddesi içeren gıdalar, spordan uzak
yaşam, alkol ve sigara tüketimindeki artış, stres gibi gündelik
yaşamın parçası haline gelen etkenler özellikle kalp krizini
tetikliyor. Eskiden ani ölümlerde, (nazar değdi, kaderi böyleymiş)
denilirdi. Oysa bugün, modern tıbbın olanaklarıyla kalp ve damar
hastalıklarının nedenlerini ve korunma yollarını biliyoruz." Son
yıllarda anjiyo uygulamalarındaki artışın, hekimlerin teşhiste
şüphe bırakmama isteği ile yakından ilgili olduğunun altını çizen
Demirtaş, "Kalp ve damar rahatsızlıklarına yönelik testlerde %10-15
yanılma payı olabiliyor. Ancak anjiyo yöntemiyle %98 oranında doğru
tanı koyabiliyoruz" dedi. Demirtaş, kılcal damarlara yönelik
testlerde anjiyonun da yeterli olmadığını, kesin sonuç alınması
için farklı testlerin de gündeme geldiğinin altını çizdi.
Hekimlerin ve sağlık kurumlarının anjiyo uygulamalarının suiistimal
edilmemesi yönünde otokontrol mekanizması oluşturmasının
gerekliliğine değinen Demirtaş, şöyle devam etti: "Bir hekimin,
anjiyo uygulamalarının %20'den fazlasında, hastada herhangi bir
riske rastlanmıyorsa, bulguları doğru değerlendiremediğini
düşünürüz. Hekimlerimizin bu alandaki yenilikleri mutlaka yakından
takip etmeleri ve kendilerini yetiştirmeleri gerekiyor. Her ne
kadar anjiyo ile doğru tanıya ulaşma oranı yüksekse de gereksiz
uygulamalardan kaçınmak zorundayız. Bunun için öncelikle bulguların
doğru değerlendirilmesi ve anjiyo kararının bundan sonra verilmesi
gerekmektedir."