Kadınların yüzde 72.5i kapalı
Abone olBaşbakan'ın danışmanı Egemen Bağış bu iddiasını TESEV'in araştırmasına dayandırdı.
Egemen Bağış, İstanbul milletvekili, Başbakan'ın Dış İlişkiler
danışmanı. Ne yalan söyleyeyim, uzun zamandır onun ve Harvey
Nichols'un genel müdürü yardımcısı olarak atanan eşinin peşindeyim.
Sonunda Beyhan Bağış'ın işyeri olan Kanyon'da buluştuk. Bağış
ailesi geleneksel AKP imajından farklı bir portre çiziyor. Onlar
her ne kadar bu ayrıma karşı çıksalar da, partinin modern yüzünü
oluşturuyorlar.
Uzun yıllar Amerika'da yaşayan Bağış ailesi suşi ve noodle yemekten
keyif alıyor, ailecek sinema seyretmeye bayılıyor. Egemen, Beyhan 3
yaşındaki Ecehan ve 7 yaşındaki Egehan Bağış ile Wagamama'da bir
öğlen yemeği yedik. Egemen Bağış ailesine düşkün bir isim. En büyük
tutkusu çocuklar, üstelik sadece kendi çocukları değil. "Yolda
otomobilde giderken hep okul yolundaki çocukları izlerim. Okula
giden, el ele tutuşan abiler ablalar. Hepsi kahramanca hayat
mücadelesi içindeler. Anadolu yollarında, şehir sokaklarında
ellerinde kitapları çantaları ile yürüyen çocuklar. Hepsinin
sorumluluğu üzerimizde..."
Siz AKP'nin modern yüzü müsünüz?
Bu kategorizasyon büyük bir haksızlık. Bu parti Türkiye'nin özeti.
Nasıl Türkiye'de Türk kadınların yüzde 72.5'i bir şekilde başını
örtüyorsa, partimizin içinde de başını örten bayanlar var. Hiç
kimse birbirinin yaşam stilini sorgulamıyor.
Kadınların çoğunluğu başını örtüyor yani, bu sonucu nereden
çıkardınız?
Bizimaraştırmalarda bu sonuçlar çıkıyor ama asıl bu sonuç 99 TESEV
araştırmasından.Yaklaşık bir yıl önce Milliyet'in yaptığı bir
araştırmaya göre bu oran yüzde 64. Bunların içinde türbanlısı,
çarşaflısı ve başörtülüsü de var.
Kendinizi tanımlayın desem?
AK Parti'nin modern yüzü denilmesinden çok bana partinin liberal
kanadına mensup diyebilirsiniz. Çünkü ben serbest pazar ekonomisine
önem veren biriyim. Artık Türkiye'de devletin buzhane işlettiği,
ayakkabı ürettiği günlerin geride kalması, bunun yerine devletin
denetleyen ve düzenleyen kurum olması gerektiğini savunuyorum.
Siz Başbakan'ın Dış İlişkiler Danışmanı'sınız. Danışman
kavramı bu hükümetle birlikte öne çıktı. Siz gerçekten de
Erdoğan'ın beyninin yarısı mısınız?
-Bu tabir hem bize hem de Başbakan'a saygısızlıktır. Aslında her
dönemde bu danışmanlar olmuştur. Ama bu dönemde nedense
danışmanları ön plana çıkarmak tercih edildi.
Neden?
Bilemiyorum. Size sorayım.
Değişik bir danışman yelpazesi var. Birbirinizle iyi
geçiniyor musunuz?
-Hepimizin farklı düşünceleri olduğu, zaman zaman fikir
ayrılıklarına düştüğümüz doğrudur. Bu farklılıklar zenginliktir.
Ama hepimizin bir ortak paydası var. O da bu Başbakan'ın, bu
partinin başarılı olması.
Son günlerde "Kodu mu oturtan paşa isteriz" tartışmaları
yapıldı. Siyasetçi- asker gerilimi var mı?
Özkök o tartışmaya en iyi cevabı verdi. Türkiye'nin başarısı ortak
başarımız ya da başarısızlığımız olacaktır. Başarıya giden yolla
ilgili bazen fikir ayrılıkları yaşanabilir, diyalogla çözülür.
Asker ile siyasetçi arasında gerginlik yok. Büyükanıt ile
Başbakan'ın benzerlikleri var, iyi anlaşacaklar bence.
Ne gibi?
Bir kere ikisi de iyi Fenerbahçeli (Gülüyor). Şaka bir yana ikisi
de terörü bitirme konusunda kararlı, Türk ordusunun dünya
standartlarında ve modernlik seviyesinde olması gerektiğini
düşünüyor, ikisi de halkını seviyor. Biz askerimize Mehmetçik
derken peygamber yolunda ilerleyen askerimiz olarak sesleniriz.
Ordumuza "Peygamber Ocağı" diyoruz.
Ali Babacan baş müzakereci olarak fazla mesai harcayamadığı
için yurtdışı medyasının eleştirilerine hedef oldu. Siz ne
düşünüyorsunuz?
Babacan'a gereksiz yere yükleniliyor. Yükü ağır geliyor olabilir
ama Baş müzakereci sürekli Brüksel'de olacak diye bir şey yok.
Gelinen noktayı alkışlamıyoruz da "Niye gitmiyor, süreç durdu" diye
söylenti çıkarıyoruz.
Lübnan'a asker gönderme konusunda ne
düşünüyorsunuz?
-Ortadoğu'da ılımlı olmak zor hale geldi. Türkiye'nin sağduyu
temelinde giden siyaseti bu yüzden çok önemli. Müttefiklerimizin bu
durumu iyi tahlil etmesi lazım. Bazılarının radikalizmin daha da
tırmanmasını sağlayan siyasetlere girmeleri, anlaşılır gibi
değildir.
Başta Cumhurbaşkanı Sezer olmak üzere önemli isimler bu
işte aceleci olduğumuzu düşünüyor.
-Erdoğan ve Gül'ün güven veren ve kitleleri sınırsız
sürükleyebilecek karizmalarını itidal ve sağduyu yolunda
kullanmasına saygı duymalıyız. Bazı liderlerin aksine sertliği ve
kini değil, hoşgörüyü telkin etmeleri Ortadoğu ve dünya barışı için
büyük şans. Bölgede söz sahibi olmak ve oyuna gelenlerin değil
oyunu belirleyenlerin saflarında olmak istiyorsak askerimizle orada
olmalıyız.
Röportaj: Balçiçek Pamir
Kaynak: