Bu ülkede kadınların elde ettiği her başarı beni gururlandırır,
mutlu eder.
İstisnaları saymazsak, genel olarak kadının yerinin evi olduğu
düşüncesine sahip ve ev işleri dışında başka işlerle uğraşmasının
hoş görülmediği bir toplum olmamızdan mütevellit, kadınla ilgili
başarı hikayeleri gerçekten çok önemli..
Evet, Çağla Büyükakçay’a getireceğim lafı. Futboldan başka spor
dallarıyla pek içli dışlı olmayan toplumlar için özellikle güzel
bir gelişme. Çağla, teniste çok güzel bir derece aldı. WTA
(Profesyonel Kadın Tenis Birliği) organizasyonunda şampiyonluk
kazanan ilk Türk tenisçi oldu. Bizi onurlandırdı.
Bu arada WTA denilen oluşumun temelleri çok anlamlı bir olaya
dayanıyor. Ona da değinmeden geçemeyeceğim, zira bir kadının azmi
söz konusu..
1970’de efsanevi isim Billie Jean King, İtalya Açık Turnuvası’nı
kazandı ve 600 dolarlık bir ödül aldı. Aynı turnuvada birinci olan
erkek tenisçi ise 3500 dolar aldı. Bu nahoş ve seksist yaklaşıma
tepki olarak Billie Jean, 9 önemli kadın tenisçiyi de arkasına
alarak profesyonel bir tenis birliği kurma girişimini başlattı.
İşte WTA, bu oluşumun eseri.. Bu arada kadın-erkek para ödülü de
eşitlendi tabi.
Kadın azminin çok önemli bir örneği olan WTA’da elde ettiğin bu
başarı ve ülkemize verdiğin onur için sonsuz teşekkürler Çağla!
Başarıların daim olsun!
KADIN KATLİ HIZ KESMEDEN DEVAM..
Bir yandan bir kadının başarısına sevinirken, diğer taraftan
başka kadınların ölümüyle kahrolduk yine.
İzmir-Seferihisar’da 2 çocuk annesi Simge Alay, kocası
tarafından öldürüldü.
Ankara’da 2 çocuk annesi İlknur Yeşilsoy, 8 ay önce boşandığı
kocası tarafından katledildi.
Türkiye’de bu yılın ilk 3 ayında toplam 95 kadın öldürüldü..
Martta 31 kadın.. Yani her gün bir kadın öldürüldü demek bu..
Boşanmak istemek elbette temenni edilmeyen bir durum.. Ama
dünyanın sonu da değil. Boşanmak isteyen her kadına, sahip olunan
bir eşya muamelesi yaparak onun hayatı üzerinde hak iddia etmek ve
hatta kadın söz dinlemiyorsa canını almak nasıl bir cahillik ve
hadsizliktir, anlamak mümkün değil.. Tek bir gün bile eksik olmuyor
kadın cinayeti haberleri..
Bu şekilde her gün en az 1 kadının katlediliyor olduğu bir
toplumun psikolojik destek alması şart.. Bir iletişimbilimci olarak
daha önce her aile için psikoloğa gitmeyi zorunlu hale getirmenin
öneminden ve bunun artık bir zaruriyet olduğundan bahsetmiştim.
Yine aynı şeyi söylüyorum.. Ama benim ülkemin insanı ‘ben deli
miyim psikoloğa gideyim?’ düzleminde hala.. Bu yüzden işler daha da
zor. O algıyı yıkmak lazım önce..
Tüm bunlar, bu konuda alınacak yollar, evrilme süreci, en
sonunda bir şeylerin değişmesi ve sonuçların görülmesi en iyi
ihtimalle 2 nesil sonrası mümkün olabilir ancak. Yani değişim
gerçekleşse de biz ne yazık ki göremeyeceğiz..
Ama en azından bir yerlerden başlayabiliriz. Ki en azından
gelecek nesiller daha özgür olabilsin, kadınlar öldürülme korkusu
olmadan özgürce kararlarını verebilsin ve kendi yollarını
çizebilsinler..