Kadın yazar Carlosu kellerinden öptü
Abone olRadikal Gazetesi'nin 'fena halde fenerli' yazarı Feryal Pere, Roberto Carlos'u bu sözlerle uğurladı...
"Güle güle Robertocum.
Kellerinden öperim."
Bu sözlerin yazarı Radikal Gazetesi'nin 'fena halde Fener'li'
yazarı Feryal Pele'ye ait. Kendine has şiirsel bir üslubu olan
Pele, devre arasında Fenerbahçe'yi bırakacak olan Roberto Carlos'a
yine etti:
- Nerden aklıma esti kim bilir / Gezdim dün gece hatıraları şöyle
bir!
Oğuz’un pası, Aykut’un golü, Trabzonspor galibiyetiyle gelen
şampiyonluk. Ancak iki ismin aniden gönderilmesiyle iki gün
balkonlarda kalabilen bayrakların sessizce kaldırılması.
Hangi sevinç hak ettiği kadar yaşatılır ki memleket sınırlarında?
Hadi sen anlayacak kadar yaşamış olabilirsin de, oğlunun
gözyaşlarına nasıl dayanacaksın? Galiba, çoğumuzun sığındığı ‘iki
renk muhteşem aidiyeti’ ne çocuk gibi bakabilmek akıllı tercih.
Yoksa, her şenlikli karşılama töreninde aklına gelecek, oof of, kim
bilir nasıl gidecek, hangi demeç savaşlarına muhatap olacak, şu
anki sevinçler nasıl tuzla buz edilecek kaygılarıyla ilk
selamlaşmanın bile tadı tuzu kaçacak.
Roberto Carlos, gidiyor. İki insanın doğru dürüst boşanmayı
bilmediği, bir işyerinden ayrılmanın karşılıklı suçlamalara
boğulduğu, hele de ‘aşırı derecede hassasiyet bölgesi’ sevdiğin
takımdan terklerin gözlerde çelik bakışlara neden olduğu ayrılıklar
ülkesinden gidiyor.
Unutmayalım, terk etmiyor,veda ediyor!
Pazar gazetelerinin çoğunda, ağız birliği edilmiş “Fenerbahçe benim
için bitmiştir”
keskin cümlesinin gölgesiyle.
Ne malum cümleyi böyle kurduğu?
Hep diyorum, Portekizce bilmek şu dünyada büyük ihtiyaç / Herkes
ağızdan çıkanları saf haliyle anlamaya muhtaç!!!
Ben, içinde öfke dozu yüksek duygusu geçiren bu kalıbı o sevimli
adama yakıştıramam. Başka türlü söylemiştir. Bu şehirde mutlu
oldu.
Geliyor-gelmiyor-asla gelmez-galiba gelecekmiş günlerinin mutlu
sonunda, kaç kişiye “Çimlere bakınca Roberto Carlos’u göreceksin /
Sakın şaşırma” dedirttiğini bildi.
Milattan önce değil, sadece altı-yedi sene önce, herhangi bir
Evropa takımının ayakları bağladığı günlerden sonra; o takım
oyuncularının Roberto Carlos’a nasıl baktığını, hakemlerin bile
gülümsediğini, ille de elini sıkmak istediklerini gördük mü,
gördük!
Sarılı lacivertli forması vardı üstünde bunları yaşatırken,
omuzları havaya kaldırırken. Kendisiyle ilgili tek gerçek
bu.
Çok para aldı, evet. Reklam filmlerinden çok kazandı, evet. Çünkü o
bir futbol tanrısı. Farkında mıyız, bilmem ‘meşhur!’
Nankör mesleğinin sonbaharında, sadece adıyla bile iç açtı.
Böyle bir alışverişti bu. Kanarya’ya atmaca kanatları takmaya
gelmedi. Kupalar bir başına onunla kaldırılmayacaktı. Fiyakalı
isimler seven camiaya, buyrunuz Real Madrid dolaylarından alınan
bir bozlak idi!!!
Bana bir yengeç dansı öğretenin, kırk yıl sempatizanı olurum!
Zayıf hafızalara hatırlatmak boyun borcu, pardon elimin borcu.
Pierre, Corinne, Sydney, Fay Van Hooijdonk giderlerken,
havaalanında sadece Bedri, Selen ve ben mendil salladık. Beş ya da
altı taraftar eşliğinde. Sonra pişman olanlara çare olmuyor.
Ve biraz bencilce belki ama, sevinçlerle bir ‘güle güle’yi
esirgememek, vedaların ‘kalanlar’ tarafında bulunanlar için, ruha
daha iyi gelen seçim.
Güle güle Robertocum.
Kellerinden öperim.