Geçtiğimiz günlerde dizilerin aileye zararları
hakkında bir yazı kaleme almıştım. Gündemin yoğunluğu arasında ara
vermek zorunda kaldığım konuya ehemmiyetine binaen
tekrar dönmek istiyorum müsaadenizle.
Televizyonlardaki diziler tek tek incelediğinde
durumun vahameti tüm çıplaklığı ile ortaya
çıkıyor. Milli ve manevi duygular ile aile
değerlerine, toplumun ahlaki yapısına
adeta kezzap döken diziler, bazen de tabiri caizse atom
bombası etkisi yapıyor.
İşte bu dizilerden birisi de “Jet Sosyete” adını
taşıyor. Ben şahsen şimdiye kadar toplum ve aile değerlerine bu
kadar zarar veren bir diziyle karşılaşmadım!
Yapımcı ve senaristler sözde “sanat” yapacağız
diye işin cılkını çıkarmışlar.
Öyle ki dizide hiçbir karakterin gerçek hayatta
bir karşılığı yok. İşlenen hiçbir konunun da gerçek hayatta
yaşanması mümkün değil.
Dizide her şey o kadar abartılı ki… Kişiler arası ilişkilerden
tutun da iş ilişkilerine varıncaya kadar her şey
yapmacıklık ve samimiyetsizlik içeriyor.
Birbirinin yüzüne gülüp arkasından kuyusunu
kazanlar, birbirinin yüzüne karşı övgüler yağdırıp arkasından en
galiz kelimelerle hakaretler etmeler…
Sanki dizi ahlaki değerleri yok etmek üzere
kurgulanmış…
Ya hiç çalışmadan, hiçbir şey üretmeden çok para kazanan rollere
ne demeli… Burada da çalışmayla, alın teriyle para kazanmayla
dalga geçilip ekmek elden su gölden baba parasıyla
geçinmenin yolları öğretiliyor adeta.
Gelin-kayınvalide ilişkileri ise evlere şenlik.
Sanki her ikisi birbirinin düşmanı gibi lanse
ediliyor. Aile kurumunu ayakta tutan iki müessese
tefe konup komedi uğruna harcanıyor adeta…
Yahu Allah aşkına bir dizide hiç mi olumlu mesaj verilmez, hep
olumsuz modeller ve ilişkiler ön plana çıkarılır.
Hakikaten niye böyle yapılır? Bu dizinin senaristlerinin
yapımcılarının hiç mi insafı yok…
Şükür ki bu dizide çocuk yok. Bir onu unutmuşlar
şükür. Yoksa o masum yavruları da kim bilir ne hale
sokacaklardı.
Aslında toplumu ve aileyi çok yakından ilgilendiren bu ve
benzeri dizi ve filmlerin sosyolog, pedagog veya psikolog
danışmanları olmalı.
Yapımcılar reyting uğruna aileye atom
bombası atarken birisinin “dur” demesi gerekli.
Yaşamak yerine rol yapmak, ne vahim bir olgu!
Ayrıca, bizim olmayan bir hayatı bizimmiş gibi algılamak
korkunç!
Dizilerde namus anlayışı, toplum ekseriyetimizin “namus”
telâkkisine uymuyor. Dizilerde her türlü sapıklık kol
geziyor…
İnsan ilişkileri yapay, yardımlaşma duygusu yok. Her şey
menfaat üzerine dönüyor…
Aileden Sorumlu bakanlığın veya
RTÜK’ün bir an önce bu konuya el atması ve bazı
standartlar getirmesi artık elzem bir hal almıştır.
Ne yazık ki izlediğimiz dizilerin bizden götürdükleri,
getirdiklerinden daha fazla. Gitgide yozlaşan ve
değerlerini yitiren bir toplum olduk.
Her türlü ahlaksızlığın işlendiği diziler bizi
geleneklerimizden, Türk aile yapısından
uzaklaştırmakta.
Bir sorumlulukta aileye sahip çıkmak isteyen bizlere
düşmekte.
Sorunların bol olduğu ve bu sorunlara karşı sürekli teyakkuzda
kalınması gereken zamanları yaşayan bir toplumuz. Bundan şikâyetçi
değiliz lakin coğrafya sorunlarına gösterilmiş olan ihtimam
aile ve ev sorunlarına da gösterilmeli değil mi?
Bu ve benzeri yapımları başta BİMER ve
CİMER olmak üzere RTÜK gibi
kurumlara şikayet etmekten sakınmamamız gerekmektedir.
Onlar nasıl ki attıkları atom bombaları ile
toplumu ve aileyi yok etmeye çalışıyorlarsa biz de evlatlarımızı bu
bombaların zararlı tesirlerinden kurtarmak için elimizden
gelen gayreti göstermeliyiz…
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser