İzmir için bir cinsiyet seçmem gerekse ona “kadın”
derdim.. Ancak bir kadın bu kadar zarif ve anaç olabilir
çünkü.. Zarif ve güvenli kollarıyla insanı sarıp sarmalayan
anaç ama bir o kadar da asil ve naif bir kadındır İzmir..
İzmirli olan, İzmirli hisseden ve İzmirli tanıdığı
olanlar bilir.
Başka gözle bakmaktır dünyaya İzmirli olmak. Güzel,
kinsiz, önyargısız, bakir gözlerle..
Rahat davranmaktır İzmirli olmak. Gecenin bir vakti
“kız başına” evine dönebilmektir. Huzurlu olmaktır. Fikirlerini
dilediğince beyan etmek ve yadırganmayacağını bilmektir. Kalıpların
insanı olmamak, kalıpların dışına çıkabilmenin özgürlüğünü
yaşamaktır. Özgür olmaktır. Karşı cinsin yanlış anlayacağını
düşünmeden ona sarılmaktır. Kardeş gibi.. Kuralları olmak, ama
kuralsızlığı da çok sevmektir.
Çocukken Kemeraltı çarşısına girmeden, saat kulesinin
önündeki kuşları, oradaki yaşlı dede-ninelerden aldığın yemlerle
beslemiş ve bu çarşıda mutlaka en az bir kez kaybolmuş olmaktır.
Bostanlı’da, balıkçı barınağındaki Churchill Kafe’de,
pek çok lise hatırası biriktirmiş, bir zamanlar feci kokan körfez
kokusunu bile, aşkla içine çekebilmiş olmaktır.
Konuşurken arada kelimeleri yuvarlamak,
“geliyom-gidiyom” deyivermenin rahatlığına kaçmaktır. Kasmamaktır
İzmirli olmak.
Sabahları pasaport iskelesinde gevrek-tulum peyniri
ve çay ile kahvaltı etmeden işe gitmemek, otobüste kentkartını,
başkası için basıp karşılığında para kabul etmemektir. Böyle de can
olmaktır tanımadığınla bile..
Hıdrellezi doyasıya yaşamak, Sevinç Pastanesi’nin
önünde kaç kez buluştuğunu hatırlayamamak, Kıbrıs Şehitleri’nde
bıkmadan dolaşmak, Kordon’da bira keyfini pek çok şeye
değişmemektir.
Kumrunun sadece bir kuş cinsi değil, afiyetle yenen
bir sandviç olduğunu, pavyonun ise sadece gece kulübü anlamına
gelmediğini, fuardaki standlara da pavyon dendiğini biliyor
olmaktır İzmirli olmak.
Temmuz, ağustos sıcaklarından bunalıp haftasonları
Foça, Çandarlı, Dikili, Gümüldür, Seferihisar ve Çeşme’ye kaçmak,
hem de bu cennetlere iki saatte gidivermektir. Buralarda
ağustos böceklerinin çılgın bestelerini dinleyip huzur bulmaktır.
Akşamları, sahilde çiğdem çitlemek, dondurma yiyerek eve
dönmektir.
Yazları balkonda yemek yemek, dahası balkonda uyumak,
balkonda yaşamaktır. Yaz akşamlarını kahvaltı ile geçiştirmek,
yemeği salatasız, balığı deniz börülcesiz yiyememektir İzmirli
olmak.
Dost bilmektir herkesi. Nergis satan sokak
çiçekçileriyle tanış olmak, onlarla ayaküstü edilen kısacık
sohbetlerde mutluluk bulmaktır. Sokaklarında yürürken karşıdan
gelene gülümsemek, aynı sıcak tebessümü karşındakinden de
alabilmek, bir tebessümün yarattığı mucizeyle dolabilmektir İzmirli
olmak.
Başka bir şehre yolun düştüğünde, herkesi kendin gibi
sanmak, öyle olmadığını görünce afallamaktır. Mutlu olamamaktır
başka yerlerde.
Ama en önemlisi, aydın olmaktır İzmirli olmak.
Tabu nedir, bilmemektir. Cinselliği ayıp saymamak, ekmek-su kadar
doğal bir ihtiyaç olduğunun bilincinde olmaktır. Cinselliğe dair
herşeyi, rahatça konuşabilmek, namusu bacakların değil,
düşüncelerin arasında aramaktır İzmirli olmak.
Sakin Karşıyaka’da oturmayı, otantik Kemeraltı’nda
umarsız bir turist olmayı, zarif Alsancak’ta Sevgi Yolu ve
Gül Sokak’ta gezip, mucize Kordon’da rakı-balık yapmayı dünyanın en
büyük zevki saymak, midyenin en güzelini yemek için
üşenmeyip taa Urla’ya gitmektir İzmirli olmak.
Karşıyaka-Konak vapuruna kimi zaman sadece keyif için
binmek, martıları denizle dans ederken, denizi de köpürürken
izlemek ve kendini unutmaktır İzmirli olmak.
Hayatında durmadan çoğalan keyifli anlardan, güzel
bir koleksiyon yapacak kadar çok biriktirebilmektir. Günleri
koşuşturmaca ile geçirmemek, telaşsız ve miskin olmaktır. Trafikte
ömrünü çürütmemek, gerçekten yaşamak, hayatına sahip çıkmaktır
İzmirli olmak.
Rahat ve özgürce yaşamanın enfes lüksüne sahip
olmaktır.
O’ndan uzakken değerini en derin haliyle anlamaktır.
Laf söyletmemektir. Çok ama çok özlemektir.. Hayatın en sevdiğim
detaylarındandır benim İzmirli olmak..