İtirazım var
Abone olBaşbakan Erdoğan, ofisinde bulunan dinleme cihazı ile ilgili yürütülen soruşturmada zanlıların serbest bırakılmasını eleştirerek, “Ben burad...
Başbakan Erdoğan, ofisinde bulunan dinleme cihazı ile ilgili
yürütülen soruşturmada zanlıların serbest bırakılmasını
eleştirerek, “Ben buradan paralel ya da paralel değil; yargıya
sesleniyorum. Sizin evinizi, yatak odanızı dinleyenlere karşı
tavrınız ne olur acaba. Temenni ederim kısa zaman sonra sizler de
aynı şekilde dinlenmezsiniz” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı
tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen İl Danışma
Meclisi’ne katıldı.
Toplantında konuşan Başbakan Erdoğan, yargıya yönelik sert
eleştirilerde bulundu. Ofisinde bulunan böcekle ilgili yürütülen
soruşturmada gözaltına alınan emniyet mensuplarının serbest
bırakıldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, “Türkiye’de bir
Başbakanın ofisi dinlenecek ve Başbakanın ofisinin dinlenmesi ile
ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu bütün bilgileri toplayacak, ilgili
mercilere aktaracak; hale bakın. Hepsi dışarıda. Ben buradan
paralel ya da paralel değil; yargıya sesleniyorum. Yahu bütün
belgeler ortadayken, suç aletleri ortadayken, bunları yapanlar
ortadayken; neymiş adli kontrol ile serbest bırakıyormuş. Benim
itirazım var. Bu ülkede eğer siz bir Başbakanın dinlenmesi bu kadar
rahat değerlendirebiliyorsunuz. O zaman size soruyorum sizin
evinizi, yatak odanızı dinleyenlere karşı tavrınız ne olur acaba.
Yargı mensupları layüsel. Onlar için hiçbir şey geçerli değil. Onun
dışında Cumhurbaşkanı dinlenebilir. Örgüt bu dinlemiş olabilir.
Temenni ederim kısa zaman sonra sizler de aynı şekilde
dinlenmezsiniz. Bu gidiş hayra alamet gidiş değil. Bundan sonra da
itirazlara devam edeceğim. Çünkü bu kolay geçilecek bir iş değil.
Başbakana taş atılır söylenen şey şu. Siyasetçisin ağır eleştiriye
dayanacaksın. Bir kapıdan girer, öbür kapıdan çıkar. Böyle bir
yargı olur mu? Biz eski Türkiye’den kurtulmak istiyoruz” diye
konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
eski genel Başkan Deniz Baykal ile ilgili kaset konusunda kendisine
iftira attığını söyleyen Başbakan Erdoğan, “27 Mart tarihinde
seçimlere 3 gün kala CHP Genel Müdürü Pensilvanya örgütünün
kanalına çıktı. Orada Deniz Baykal ile ilgili çirkin görüntülere
dair şahsıma iftiralar attı. Güya bir bilgisayardan ben bu
görüntüleri izlemişim. Ana Muhalefet partisinin başındaki zat
çıkıyor bu anlamsız görüntüleri delil göstererek şahsıma ağır bir
iftirada bulunuyor. Ne zaman izledin nerede izlediniz diye
soruyorlar cevap yok. Pensilvanya örgütü bu zırcahil genel müdüre
bir talimat vermiş, ne söyleyeceğini talimatla bildirmiş, kendi
kanallarından mikrofon uzatmış. Bu genel müdür de utanmadan
sıkılmadan çıkıyor bu aşağılık iftirayı atıyor. Bilgisayarla
çekilmiş hiçbir mana çekilmeyen görüntüyü CHP genel müdürüne
verdiler. ‘Git başbakana iftira at’ dediler. Ey genel müdür. Bu
bizim anayasa ile ilgili parlamentoda müzakereleri yaptığımız bir
dönemde olmuştur. Bu bilgisayarlara düştüğü zaman anında o zamanki
ulaştırma bakanım Binali Yıldırım beye ‘hemen bu işe müdahale et’
demişimdir. Yarım saat içinde bu görüntüler kaldırılmıştır. Bun
müdahale eden ben olmuşumdur. Bunu hiç duymaya bilirdim. Ama mesele
omurga meselesi, dürüstlük meseli. Pensilvanya’dan talimatı aldı,
boynunu eğdi ne söylendiyse onu yaptı. Asla kendi başına karar
veremez. Kararlarını CHP kurullarında da alamaz. Pensilvanya
emreder, CHP Genel Müdürü yapar. Kendisi kasetle geldi ya, oradan
bir kuyruk acısı var. İnanın bir insanda zerre kadar edep olsa
böyle bir iftirayı atmaz, kuklası olmaz. Pensilvanya’nın da, CHP
Genel Müdürünün de nasıl bir ahlaki yapıya sahip olduklarının
delili bu iftiradır” şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin
Cumhurbaşkanı’nın vasıfları konusundaki tavrını da eleştiren
Erdoğan, “Yahu sizden daha güzel vasfa sahip olanlar olabilir mi?
‘Bizde bu vasıflar yok. Oturduk konuştuk bizim vasıflarımızın
üzerinde vasfa sahip olan böyle bir kişiyi bulduk’ Yaptıkları iş
bu. Bu ülkede kimin Cumhurbaşkanı seçilebileceğinin vasıflarını en
güzel millet belirler” ifadelerini kullandı.
Gezi olayları ile başlayan süreçte AK Parti içinden de zihniyet
nankörlüğü yapanların ortaya çıktığını söyleyen Erdoğan,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Aramıza tuzluklar sızmış. Onlar zaten içimizde barınamadılar. Ait
oldukları yere, ait oldukları bataklığa gittiler. Meselenin
ciddiyetini hala kavrayamamış olanlar var. Bazıları 1 yıldır
yaşanan olaylarda ısrarla taraf olmaktan kaçındılar. Haksızlık
karşısında tarafsız olduğunu söyleyen kişi aslında tarafını
seçmiştir. Bitaraf olan bertaraf olur. Türkiye’nin kazanımlarına
milli iradeye en önemlisi de istiklalimize bu kadar ağır taarruz
varken tarafsız kalmak, doğrudan doğruya ihanetin yanında saf
tutmaktır. Biz burada teşkilat olarak canımızı ortaya koyarak bir
mücadele vereceğiz ama birileri kenarda seyredecek. Dengelere göre
taraf belirleyecek. Bu siyaset tarzı eskide kaldı. Zor zamanlar
adeta bir turnusol kağıdıdır. Zor zamanlar kimin ne olduğunu tespit
zamanıdır. Son bir yılda dostu ve düşmanı net şekilde ayırt etmek
fırsatımız oldu. Kimin ihanet içinde olduğunu, kimin susarak
tepkisiz kalarak ihaneti onaylandığını hepimiz gördük”
Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine de değinen Erdoğan,
“Yine bir imtihana hazırlanıyoruz. Kimin dava insanı, kimin koltuk
peşinde olduğunu net göreceğimiz döneme giriyoruz. Ben inanıyorum
bu teşkilat içinde kendi hırslarını davasının önüne geçirecek
inşallah tek kişi bile yoktur. Cumhurbaşkanlığı için adayımız kim
olursa olsun kaygılanacağımız en son şey AK Parti’nin geleceğidir.
Ak Parti şahıslarla değil; ilkelerle, sınırları belli
politikalarla, dava şuuru ve hareket ahlakı ile var olan bir
partidir. ‘Partinin başına Ahmet gelmiş, Mehmet gelmiş’ bunun
tartışmasını yapmak davaya karşı saygısızlıktır. Bizler şahısların
peşinde mi gidiyoruz. Şahıs dediğiniz nedir. Hepimiz öleceğiz. Ne
olacak öldüğü zaman. Mensubu olduğumuz dava bitecek mi. O dava
devam ettiği sürece siz o arkadaşınıza saygıyı göstermiş olursunuz.
Eğer sahiplenmiyorsan orada başka tezgahlar var demektir. Ak parti
tek adam partisi değildir. ‘Ben olmazsam dava olmaz’ diyen büyük
bir kibrin içindedir. Biz bu tartışmalara tenezzül etmeyecek bir
kadroyuz” dedi.
Başbakan Erdoğan, Irak’ın Musul kentinde esir tutulan Türk
vatandaşları ile ilgili olarak ise şunları söyledi:
“Biz 80 vatandaşımızın içinde bir tanesi orada yara almasın diye
sabrederken bu ülkede sırtında maalesef küfe ile dolaşmayanlar
‘gerekirse operasyon’ diyor. Adamın böyle bir derdi yok. Oradan bu
kardeşlerimiz kurtarırken bunların içinde birkaçı ölçek olursa
hesabını nasıl vereceğiz. CHP’nin MHP’nin böyle bir derdi var mı.
Biz bu operasyonu yapma gücüne de sahibiz ama bizim derdimiz o 3
küçük yavrunun,2 hanım kardeşimizin, tır şoförlerinin başına bir
şey gelirse ne olacak bunun hesabını yapıyoruz. Bunların böyle bir
derdi yok.”
(İHA)