İstikamet; “hakka tabi olmak, adaleti
yerine getirmek, doğru yola girmek, itaat olan şeyleri yapıp isyan
olan şeylerden sakınmak, verdiği sözü tutmak ve haktan meyletmemek
demektir.”
Allah’a şirk koşmanın, İslami değerlerin büyük ölçüde
zayıfladığı günümüz dünyasında “istikamet üzere”
olmak ciddi anlamda önem taşımaktadır.
Kişinin Allah'a teslim olması, sadece O'nu İlâh ve Rabb bilip
O'na kulluk etmesinin adıdır “istikamet üzere”
olmak.
“İstikamet üzere” verilen gayret esnasında
belki ayağı kayma, sürçme, yamulma, çamura batma, dibe vurma,
günaha girmek olacaktır, çünkü insanın fıtratında vardır bu.
Bu durum “istikamet üzere” çıkılan yolculukta
asla ye’se düşürmemeli ümmeti.
Kelime manasıyla bile düşünüldüğünde kendi durumumuzu,
muhasebemizi ve sonucumuzu çok rahat belirleyebiliriz.
İstikamete mugayir işler yapmış olsak bile asıl önemli olan,
tekrar geri dönüş yapıp tek İlâh ve Rabbin kapısına yönelmek
gayretimiz olmalıdır.
O'na kul olmayı bilmeliyiz ki hakkıyla teslim olan
“istikamet üzere” olanlardan olalım.
“İstikamet üzere” yaşam sürmenin kolay olmadığı
aşikâr. Gün içerisinde kılmış olduğumuz namazların rekât toplamı
40.
Okuduğumuz her rekattaki Fatiha suresinde “bizi istikamet üzere
hidayete eriştir” diyoruz.
Demek ki “istikamet üzere” olmak kolay değil bunun için
günde 40 defa niyaz ediyoruz.
ÖNDER Derneğinin hafta sonu yapılan kongresinde başkan Bekiroğlu
“istikamet üzere” sloganı ile yeni dönem
çalışmalarını yoğunlaştıracaklarını dile getirerek; “birikim,
geçmişinden aldığı güçle bir taraftan ayakları yere sağlam basarak
‘istikamet üzere’ yoluna devam edecek, diğer
taraftan büyüyen ve gelişen hedef kitlesiyle ‘nitelikli yenilik’
çerçevesinde geleceğe yol alacaktır.” Söylemi ile
“istikamet üzere” edinilmiş olan gelecek inşasının
çabasını sarf edeceklerini söyledi.
Yozlaşmaya yüz tutmuş dünyamızda popüler kültür olarak yer
etmeye başlayan, normal bir olaymış gibi etrafımızı çepeçevre saran
ahlaksızlıklar, kul hakları ve İslamiyet’i yok saymaya çalışan
güçlere karşı mücadele içinde olmamız gerekir.
Özellikle son yıllarda tüm Müslümanların üzerine bir musibet
gibi çökmüş haçlı ittifakına karşı birbirimize sıkı sıkıya
tutunarak ve “istikamet üzere” olarak bu şer
odaklarını başımızdan def etmeliyiz.
Bunun içinde mücadele etmeli, nefsimize her daim sahip çıkmalı,
şeytanın vesveselerine karşı imanı kuvvetli olmalıyız.
Efendimiz (s.a.v.)’in buyurduğu üzere; “Tam olarak güç
yetiremezseniz de, yine de “istikamet üzere”
olunuz ve biliniz ki, dini hükümlerin en hayırlısı namazdır
ve mümin olandan başkası abdesti muhafaza edemez.”
Avrupalı gâvur devletlerin liderleri nasıl papanın eteğinde
toplanıyorsa bizde İslamiyet’in yamacında toplanmalı, buyurduğu ve
emrettiği yoldan şaşmamalıyız.
Ancak bu yolda ilerlersek gerçek anlamda muzaffer olabiliriz.
Yabancı medyanın Müslümanlar üzerinde oluşturduğu algıyı yıkmak
içinse Allah’ın bire bir kelamı olan Kuran-ı Kerim’de yazılanları
harfiyen yerine getirmeliyiz.
Biz Müslümanların belki de en büyük sorunu, iman ettikten sonra
“istikamet üzere” yaşamımızı sabit kılamıyor
oluşumuzdur.
Müslüman teslim olup hayatını Allah'a göre (istikamet üzere)
tanzim etmeye başladıktan sonra, menfaati ve nefsi söz konusu
olduğunda, menfaatini ve nefsini tercih ediyorsa, burada istikamet
rotasında sapmalar olduğu düşünülebilir.
Müslümanların sosyal hayattaki ahlaki zaafları, kırıcı ve
inciten üslupları ve beraberinde yaşam tarzları haline gelen gayri
ahlaki yaşam biçimleri “istikamet üzere”
olmayışımızdan kaynaklanıyor.
İşin kötüsü bu durum İslam'a fatura edilip, bütün Müslümanların
töhmet altında bırakılması olarak neticeleniyor.
Ümmetin yeniden kendine gelme, ayağa kalkma ve geleceğe
hazırlanma sürecinin tamamı “istikamet üzere” sabit kılınabilen
yaşamlarda neşv-ü nema edecektir.
ÖNDER derneğinin yeniden çıkmış olduğu bu kutlu yolculuğu her
birimiz önemsememiz gerekiyor.
Bu vesile ile başkan Bekiroğlu’nu ve beraberindeki yol
arkadaşlarını yeni görevlerinde kutluyor ve başarılar
diliyorum.