İşte siyah üzümün mucizesi
Abone olBilim insanları, bilimsel araştırmalarla kanıtlanan siyah üzümün kanser hastalarında destekleyici tedavide kullanılması için proje yürütecek.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri
Bölümü ile Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı'nın ortaklaşa
yürüteceği projenin başarıya ulaşması halinde hastalar yüksek
fiyata aldıkları ithal ürünü çok ucuza edinebilecek.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Osman İlhan, dünyada ve Türkiye'de artış gösteren lösemi,
lenfoma ve myeloma gibi hastalıklara yönelik tedavilerde büyük
gelişme olmasına rağmen olumlu sonuç alınamayan vakalar da
bulunduğunu söyledi.
Yıllardır ''Kemoterapinin yanı sıra destekleyici bir ürün alıp
alamayacakları''nı soran hastalarına bununla ilgili bilimsel
yayınlar az olduğu için çekingen yanıtlar verdiğini anlatan İlhan,
bazı hastalarının ithal edilen pahalı ürünlerden kullandıklarını
ifade etti.
İlhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Son yıllarda siyah üzümün kabuğunda bulunan resveratrol adı
verilen doğal antibiyotiğin lösemi hastalarında etkili olduğuna
ilişkin araştırmalar yayımlandı. Bununla ilgili bir çalışma 33.
Ulusal Hematoloji Kongresinde ikincilik ödülü aldı. Nature gibi
dünyanın belli başlı dergilerinde bu maddenin kanser hücrelerine
karşı etkili olduğu gösterildi ve çalışma çok hızlı ilerliyor.
Hatta KML türü kanserli hastalarda çok etkin olan Glivec ilacına
direnci olanlarda bile bu maddenin etkili olduğu ortaya çıktı.
Yürüteceğimiz bu sosyal sorumluluk projesiyle önce Ziraat
Fakültesi'ndeki araştırmacılar tarafından resveratrolun ülkede
yetişen siyah üzümlerdeki oranı belirlenip ıslah çalışmaları
yapılacak. Projenin ikinci aşamasında ise tıp fakültemizin
hematoloji bilim dalında önce hayvan, sonra da insan deneyleriyle
bu maddenin hastalar üzerindeki etkinliği belirlenecek. Proje
başarıya ulaşırsa hastalar bu ürünlere çok daha ucuza
ulaşabilecek.''
''Ürünün kemoterapi gören hastalarda etkili olup olmadığı'' sorusu
üzerine de İlhan, bazı bilim adamlarının kemoterapiden sonra
değerlerinde düşme olan trombosit ve lökositlerin toparlanmasında
bu maddenin etkili olduğunu gösteren çalışmalar ortaya koyduklarını
bildirdi. İlhan, ''Literatüre geçen çok başarılı sonuçlar var.
Kemoterapide dirençli olgularda bile işe yaradığı görülmüş''
şeklinde konuştu.
Antikanserojen etkisi olan bu maddenin bir alternatif tedavi değil,
ilaçla beraber alınması gereken tamamlayıcı bir ürün olduğunu
vurgulayan İlhan, ''Lösemi ve lenfoma tedavisinde, kemoterapinin
etkisinin artırılması ya da yan etkilerinin azaltılması için
kullanılabilecek. Ama bunun için öncelikle projemizin sonuçlanması
gerekir'' dedi.
RESVERATROLUN ANTİKANSEROJEN VE ANTİMUTAJEN
ÖZELLİĞİ
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı
Prof. Dr. Gökhan Söylemezoğlu da siyah üzümün soğuk hava koşulları,
mantar enfeksiyonları gibi etkenlere bağlı olarak kendini korumak
için ürettiği resveratrolun, antikanserojen ve antimutajen özelliği
bulunduğunu söyledi.
Bu maddenin siyah üzüm çeşitlerinde yoğun olarak bulunduğunu
anlatan Söylemezoğlu, araştırma kapsamında, asmanın gen merkezi
olan Türkiye'de yetiştirilen üzüm çeşitlerinde bu maddenin
düzeyinin belirleneceğini kaydetti.
Söylemezoğlu, çalışma kapsamında üzümün çekirdeği, kabuğu ve salkım
sapının yanı sıra şarap ve pekmez gibi bu meyveden üretilen
ürünlerdeki resveratrol düzeyine de bakacaklarını bildirdi.
Üzüm suyu ve kuru üzüm gibi besinlerdeki resveratrol oranını da
araştıracaklarını belirten Söylemezoğlu, ''Bu araştırma, hem kültür
çeşitlerinde hem yabani tipteki asmalarda hem de Amerikan
türlerinde yürütülecek'' diye konuştu.