İşte AK Partinin yeni yol haritası
Abone olAdalet Bakanı Sadullah Ergin Anayasa değişikliğinin yol haritasını açıkladı. Ergin, " Referandumdan başka yol bırakmadılar" dedi
Adalet Bakanı Sadullah Ergin Akşam Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni İsmail Küçükkaya'ya verdiği röportajda Anayasa
Değişikliğinin yol haritasını açıkladı
Adalet Bakanı Ergin de yasadışı dinlemelerden rahatsız. Bunun
çözümünün anayasa değişikliğinde olduğu görüşünde: Savcılar bazı
hakim ve savcılarla ilgili dosyaları bize gönderdiler. Buna
mecburdular. Yasalar ve anayasa böyle olduğu sürece o
soruşturmaları da müfettişler yapmak zorunda. Adalet Bakanlığı
bundan kaçamaz. Ara formül bulmak gerekirse belki müfettişler değil
savcılar dinleme talep edebilir. Telefon dinleme zorunluluğu
oluşursa, müfettişler savcılar üzerinden böyle bir yolu
kullanabilirler
Yargı hep gündemde. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de bundan memnun
değil. Göreve ilk geldiği günlerde yüksek yargı organlarının
başkanlarıyla, 'Bizim konular ne kadar az konuşulursa o kadar iyi'
diye görüş birliğine varmışlardı. Ama çok kritik önemdeki
soruşturmalar, yargı konularını bir an bile kamuoyu gündeminden
düşürmüyor.
Bakan Ergin'le dün sabah Ankara'da Hakimevi'nde buluştuk. Yaklaşık
iki saat anayasa değişikliğinden referanduma, Cumhurbaşkanı'nın
görev süresinden HSYK tartışmalarına, yeniden açılacağı
söylentileri dolaşan kapatma davasına kadar çok çeşitli konularda
kendisine sorular yöneltme imkanı buldum.
Kahvaltılı sohbetimize, 'telefon dinleme konusu' ile başladık,
ayrılmak üzereyken yeniden oraya döndük ve ilginç gelişmelerden
haberdar olduk. Bakan, özellikle hakim ve savcı dinlemeleriyle
Adalet Bakanlığı arasında ilinti kurulmasından rahatsız.
'Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın yapısını bilmeden, o
kurumun öncesini düşünmeden yorum yapmak çok hatalı' diyor.
Bakanlık ile TİB arasında en küçük bir organik bağ olmadığını
ısrarla vurguluyor. Kendisi de TİB'in kurulma çalışmalarındaki
yasal hazırlıklarda bulunduğu için konuya son derece vakıf.
DİNLENEN YÜZ BİN TELEFON
'TİB'le birlikte tamamı mahkeme yoluyla yapılan 100 bin dinleme
kararı var' diyen Ergin, 'Bu süreçte dinlenen hakim ve savcı
sayısının 64 olduğunu, bunların da 59'unun Ergenekon soruşturması
kapsamında yapıldığını' hatırlattı. Toplam 11 binden fazla hakim ve
savcı bulunduğunu da vurguladı.
Peki illegal dinleme yapılıyor mu?
Bakan 'Hayır diyemem, yapan cezasını çeker. Yaptırımı var. TİB'de
yasalara aykırı dinleme mümkün değil' dedi.
Hakim, savcı dinleme nasıl başladı?
Ergin, yasaları ve anayasanın ilgili maddelerini tek tek sıralayıp,
hakim ve savcıların dinleme sürecinin başlamasıyla ilgili şunları
söyledi: '2008 yılında, soruşturmaları yürüten savcılar, hakim ve
savcılarla ilgili bazı dosyaları bize gönderdiler. Bunların büyük
bölümü yasadışı dinlemelerle ilgiliydi. Bu kayıtlar da
şüphelilerden elde edildi. (Bakan 51 no.lu DVD örneğini veriyor.)
Savcılar buna mecburdular. Hakim ve savcılarla ilgili görev suçları
Adalet Bakanlığı tarafından Teftiş Kurulu Başkanlığı eliyle
yürütülmek zorunda. Başka bir yolu yok. Yasalar ve anayasa böyle
olduğu sürece o soruşturmaları müfettişler yapmak zorunda. Adalet
Bakanlığı bundan kaçamazdı, kaçamaz.'
HAKİM-SAVCI DİNLEMEYE SAVCI ÜZERİNDEN ÇÖZÜM
Bu durumda Bakan'a bazı sorular yönelttim. Danıştay'ın yönetmelikle
ilgili vermiş olduğu 'yürütmeyi durdurma kararı'nı hatırlattım.
Orada birtakım belirsizlikler olduğu anlaşılıyor. Anladığım
kadarıyla Bakanlık, üzerinde hala çalışıyor. Bundan sonra ne
olacağını Bakan şu şekilde anlattı:
'Müfettişler dinleme talep edemeyecekler. Anayasa değiştirilmedikçe
o soruşturmaları yapacak başka birim olmadığı için buna bir yol
bulunmak zorunda. Belki savcılar talep edebilirler. Tanık dinleme
gibi diğer imkanlar kullanılabiliyor. Telefon dinleme zorunluluğu
oluşursa müfettişler savcılar üzerinden böyle bir yolu
kullanabilirler.'
Ergin'e göre ideal çözüm yolu anayasa değişikliği. Yargı reformu
yapılırsa hakim ve savcılarla ilgili soruşturma yetkisi HSYK'ya
verilecek, yeni HSYK'ya...
İLLEGAL DİNLEME ZİRVESİ TOPLANIYOR
Hükümet illegal dinlemelerden, soruşturmaların gizliliğinin
ihlal
edilmesinden ve bunların basın yayın yoluyla yayınlanmasından sonra
gelen eleştiriler üzerine bir karar almıştı. Cezalar caydırıcı hale
gelecekti. Sonra basın mensupları itiraz etti. Ergin 'Basın
özgürlüğü ile bu şikayetler arasında bir denge bulmak zorundayız.
Hem itiraz basından geldi hem de özgürlüklerimiz alınıyor diye
feryat ediliyor' dedi. Bakan Ergin önümüzdeki perşembe İstanbul'da
medya yöneticileriyle bu konuda bir zirve düzenliyor.
Cumhurbaşkanı kaç yıl görevde kalacak
SADULLAH Ergin, perşembe günü mesaisinin büyük bölümünü Meclis'te
Adalet Komisyonu'nda geçirmişti. Komisyonda Cumhurbaşkanını halkın
seçmesini öngören referandumun yasa tasarısı görüşüldü. Alt
komisyona gönderilen tasarıyla ilgili konuşulanları da Ergin'e
sordum. Alt komisyon belirsizlikleri giderecek. Muhalefetten
itirazlar gelmişti. Ergin sorular üzerine şu açıklamayı yaptı:
'Problem yok. Muhalefet beş artı beşe karşı çıkıyor. Halkın
seçmesine itiraz ediyor ama artık çok geç. Millet kararını verdi.
İntikal maddesini koymak gerekiyor. O da, mevcut Cumhurbaşkanımızın
kaç yıl görevde kalacağını netleştirecek. Aslında Fransa bu
tartışmayı yaşadı, yanılmıyorsam Chirac görevdeydi, yediyi
tamamlamıştı. Geçenlerde bir yazar bunu yazdı (isim veriyor ve o
yazıyı ortalığı karıştırmak
amaçlı buluyor). Biz parlamentonun süresini de dörde indirdik,
aslında beş yıl için seçilmiştik.
Eğer düzenleme yapılmazsa 2012'ye doğru kötü niyetli tartışmalar
başlar. Toplum mühendisleri devreye girer.'
Bakan bu maddenin konulup konulmayacağını net olarak söylemedi.
İzlenimim o ki; bu konuda son sözü Başbakan Erdoğan söyleyecek.
Hükümet 'yargı operasyonu' mu yapıyor
ADALET Bakanı Sadullah Ergin, açık sözlü biridir. Samimi
sohbetimizde kendisine 'Hükümet yargı operasyonu mu yapıyor, kendi
siyasi hesaplarına göre yargıyı dizayn etmeye mi çalışıyor?'
sorusunu da yönelttim. Değerlendirmesi şöyle: 'Bunun doğru
olmadığının en somut ve güçlü kanıtı Avrupa Birliği'nin en son
ilerleme raporudur. Herkese tavsiyem o raporu okumasıdır. Biz daha
fazla demokratikleşme için yargı bağımsızlığını teminat altına
almaya çalışıyoruz. AB ile 23'üncü faslın açılmasının gayriresmi
şartı yargı reformudur. Yoksa fasıl açılamayacak.'
Bunlar yanlış mühendislik kurguları
PEKİ, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun
'Anayasa Mahkemesi AKP'yi laiklik karşıtı eylemlerin odağı ilan
ettiği için, bu hükümet anayasayı değiştiremez' sözleri... Bakan
sadece bu bölümde sert tepki gösterdi: 'En güzel yanıtı Cemil Çiçek
verdi. Sabih Kanadoğlu şu anda bir şüpheli durumundadır. Atatürk'ün
sözünü hatırlatırım; hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Bunlar
yanlış mühendisliklerdir. İktidarın önünü kesme hesaplarıdır.
Parlamento üzerine düşeni yapar.'
Ergin aynı şekilde yeni kapatma davası açılması ihtimalini de
'Bu şapkadan bir tavşan çıkması mümkün değil. Ama büyük bir
illüzyon yaparlarsa tavşan çıkar. O zaman da bakalım neler
olur'
diye yorumladı.
HSYK'da kriz nasıl çözüldü?
ARTIK sohbetimizin sonuna doğru geliyorduk. Ergin'e bir soru daha
yönelttim. Öncelikle 'HSYK'da kriz nasıl çözüldü, söylendiği gibi
11 kişilik listeyle gidip pazarlık mı yaptınız?' dedim. Ergin, bu
söylentilerden rahatsız. Sorumu şöyle yanıtladı:
'Yargıtay'da her 10 üye boşaldığında bize bilgi verilir. Her hafta
salı ve perşembe HSYK olarak toplanırız. Gündemi de personel genel
müdürlüğü, istişareyle belirler. Bize bu bilgi 27 Aralık'ta geldi.
Gündeme alındı. Seçim yapılacaktı. Çalışmalar, değerlendirmeler
başladı. O sırada bir üye yurtdışına gitti, 15 gün yoktu. Biz zaman
kaybetmemek adına yedek üyeyle toplanalım dedik. Kabul etmediler. O
dönünce ikinci gün oy birliği ile karar verdik. Ayak sürümem söz
konusu olmadı. Listelerle ilgili söylentiler doğru değildir. O 34
kişilik listenin tamamı benim listemdir. Tamamı bütün HSYK
üyelerinin listesidir, oy birliği ile seçtik. Ama Bakan'ı
eleştirenler unutmasınlar ki; Adalet Bakanı o kurulun hem üyesi hem
başkanıdır. Anayasa bana o yükümlülüğü vermiştir. Kurul
çalışmalarına katılmak, sorumlulukları paylaşmak
görevim.'
Askere sivil yargı anayasa paketinde
KONUŞMAMIZ ilerledikçe söz, son ayların en hararetli tartışmasına,
askere sivil yargı yolu düzenlemesine geldi. Anayasa Mahkemesi'nin
iptal ettiği o düzenlemeyi Bakan 'yazılmamak üzere' yorumladı. Ama
'Gerekçeli kararı bekleyelim, sonra yorum yapalım' dedi.
Besbelli, hükümet bu ve benzeri değişiklikleri 10-12 maddelik bir
mini paket içinde ele alacak. Parlamentoda uzlaşı arayacak, olmazsa
referanduma gidecek. Aynı izlenimi görüştüğüm tüm bakanlardan net
biçimde alıyorum. Fakat zamanlaması konusunda birtakım tereddütler
olduğu ortada. 'Yeterli oyu alamazsanız?' dediğimde tüm bakanlar
çok emin konuşuyorlar ve Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili
halkoylamasının yüzde 69 evet oyuyla geçtiğini hatırlatıyorlar.
Ergin 'Trafiğe çıkmanın da riski vardır' sözüyle kararlılık vurgusu
yaptı mesela...
REFERANDUMDAN BAŞKA YOL BIRAKMADILAR
Yine de tüm şartları zorlamak, uzlaşı aramak gerekmez mi? Ergin'e
bunu sordum. İşte yanıtı:
'Anayasal metinleri en geniş mutabakatla hazırlamak, değiştirmek
gerekir. Doğru. Ama biz, 2002'den beri nasıl bir zeminde
bulunuyoruz? CHP'nin yedi yıldır her türlü değişikliğe karşı
çıktığı bir ortamdayız. Konuşmayı bile reddediyor. Ana muhalefet
hiçbir şekilde anayasal değişiklik istemiyor. Başka seçeneğimiz
kalmıyor. Başbakanımızın dediği gibi muhalefetle uzlaşamazsak
milletimizle uzlaşırız. Tercih ettiğimiz bir seçenek değil, mecbur
kaldığımız bir seçenektir. Başka yol bırakmadılar. Anayasa
değişmediği sürece de ileriye gidemeyiz. Tökezlemeye başladık.
Tutukluk buradan kaynaklanıyor.'
Ergin 'Aslında doğrusu anayasanın ilk dört maddesi hariç tamamını
değiştirmektir' görüşünde.