İstanbul felaketlere yabancı değil. Çok eskilerde büyük olaylar yaşanmış.. Bu İstanbul için ne ilk ne de son olacak. Çünkü tarihte sayısız doğal afetler oldu. “Asırlar Boyunca İstanbul” ansiklopedisinde sayısız örnekler anlatılıyor: Miladın 401. yılında İstanbul’da büyük ve uzun süren bir kış olmuştu. Boğaziçi 20 gün buzlarla örtülü kaldı. 545 yılı Ağustos ayında meydana gelen med cezir sonucu Boğaziçi köylerini basan deniz, birçok kişinin ölümüne yol açtı. 566 Kasım’ında doğudan batıya doğru mızrak şeklinde büyük bir yıldız göründü. 1 Nisan 618’de şiddetli yağmur yağdı, ardından güneş karanlık bir renk aldı. Bunu kıtlık izledi. 764 yılı Nisanı’nda büyük bir yıldız yağmuru oldu. Kuraklık baş gösterdi. Su kaynakları ve kuyular kurudu. 857 Haziranı’nda gökten kan rengine benzeyen tozlar yağdı 20 Ekim 887’de güneş tutulması altı saat uzadı. O esnada yolda bulunan 7 adam yıldırım çarpmasıyla ölmüştü. 975 Ağustos’unda bir gece yarısı çıkan selvi ağacı şeklindeki bir yıldız, 80 gece süreyle göründü. 29 Ağustos 1297’de siyah bulutlar gökyüzünü örttü, dört saat aralıksız devam eden yağmurlar yüzünden Beyoğlu taraflarında sellerden hendekler açıldı. 1621’de İstanbul’da deniz dondu. II. Osman’ın devrine denk gelen bu olayı müneccimler uğursuzluk olarak görmüşlerdi. Şair Seyid Haşimi bu olayı şöyle nakletmişti: “Yol oldu Üsküdar’a bin otuzda. Akdeniz dondu” 1621 Kasımında uzunluğu mızraktan beş kat büyük ve genişliği 2 metre boyunda eğri bir kılıca benzeyen bir kuyruklu yıldız bir ay devamlı görünmüş. 1657 yılında İstanbul’da tekrar şiddetli bir kış hüküm sürdü. Deniz dondu. Defterdar iskelesiyle Sütlüce arasında halk denizi yürüyerek geçti. Tuna’dan kopan buzlar 1928 kışında ve son olarak 1954 Mart’ında Boğaziçi’ni buz parçalarıyla kapladı. Halk bu buz kütlesi üzerinde dolandı. Kavaklar arasında, boğaz ağzı tamamen kapandı.