İstanbul fayında anormallik! Kandilli kırılma hattındaki ilçeleri açıkladı
Abone olİSTANBUL’da beklenen olası depreme ilişkin yürütülen çalışmalarda elde edilen bulguları paylaşan Kandilli Rasathanesi yöneticileri, Silivri-Kumburgaz-Büyükçekmece’yi içine alan fay parçasında anormallik yaşandığını, ‘olası kırılma beklenen alan’ olarak bu hattın öne çıktığını açıkladı. Türkiye genelinde 450 istasyon üzerinden 7/24 saat veri topladığını anlatan Prof. Dr. Haluk Özener, tarihin belli olmadığını ve Marmara Depremi’nin büyüklüğünün 7’nin üzerinde olacağını açıkladı.
İstanbul’da özellikle son 20 yıldır hakkında çok sayıda uyarı
yapılan büyük depremin ne zaman olacağı en çok merak edilen
konuların başında geliyor. İstanbul’da şehrin altından geçen bir
fay hattı yok ancak Marmara Denizi’nin altından geçen ve yaklaşık
130 km kırılmamış bir fay hattı bulunuyor. Boğaziçi Üniversitesi
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü de olası büyük
Marmara Depremi’ne ilişkin aralıksız çalışmalar yürüten kurumların
başında geliyor.
Milliyet'te yer alan habere göre Enstitü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener ile Kandilli Rasathanesi Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Kandilli’nin Marmara Deniz tabanı içinde 2013’ten bu yana yaptıkları çalışmalarda ortaya çıkan son tespitleri Milliyet gazetesinden Mert İnan'a anlattı. İki bilim insanı pandemi döneminin deprem araştırmalarının hızını sekteye uğratmasından yakındı.
"Kabuktan bilgiler"
Prof. Dr. Haluk Özener,
8 yıl önce Japonlarla “Marmara Deniz Tabanı Gözlemevi Projesi’ne
başladıklarını ve bu projeden çok kapsamlı veriler elde ettiklerini
belirterek, şu bilgileri verdi:
“Deniz tabanına yerleştirdiğimiz elektrik alan ölçüm cihazları,
tabandaki kabuk deformasyonlarını belirleyen açılma ölçerlerin yanı
sıra deniz tabanı mikro-deprem ölçüm cihazları ile tabandaki sismik
gözlemlere ait veriler bize yeni bilgiler sundu. İlk bulgular ‘batı
paçası’ dediğimiz segmentte yılda 1.5 santim sağ yanal atım
gözlemlendi. Yani Kuzey Anadolu Fay Hattı yılda 2.5 santim batıya
doğru kayarken, Tekirdağ-Şarköy açıklarından Marmara Ereğlisi
açıklarına uzanan fay hattı (batı segmenti) 1.5 santim sağ yanal
atım, yine bu segmentte 1 santimlik sürekli enerji salınımı tespit
edildi. Bu boşalım diğer segmentlere göre daha düşük bir risk
olarak yorumlanabilir. Tekirdağ-Şarköy açıklarından Marmara
Ereğlisi açıklarına uzanan fay hattı (batı segmenti) boyunca
yapılan ölçüm sonuçlarına göre bu alandaki deprem riski
Silivri’den-Büyükçekmece açıklarına uzanan orta segmentten daha
düşük olarak yorumlanabilir.”
"Batı’da risk düşük"
Kandilli Rasathanesi
Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Dr.
Doğan Kalafat da Marmara’dan geçen Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun 2 ana
kola ayrıldığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Marmara Denizi’nde tek bir fay parçası yok. Birçok fay parçası
(segment) var ama biz Kuzey kolu üzerindeki ana fay parçalarını
inceliyoruz. Fay zonunun Marmara Denizi’nden geçen Kuzey kolu genel
olarak Batı, Orta, Doğu olmak üzere 3 ana parçadan oluşuyor. Batı
ve orta segmenteki çalışmalarımız bitmek üzere. İstanbul Prens
Adaları açlıklarından Çınarcık-Yalova açıklarına uzanan doğu
segmentine ait veriler ise pandeminin sona ermesiyle ele alınacak.
Veriler bize batı segmentindeki enerjinin daha yavaş biriktiğini ve
bu alandaki depremlerin daha derinde gerçekleştiğini göstermiştir.
Bu nedenle de batı segmentte olası deprem olma potansiyelinin
göreceli olarak daha az risk taşıdığı şeklinde yorumlanabilir.
Silivri-Büyükçekmece...
Özel ölçüm
cihazlarından alınan bilgilerin analizinden yararlandık. Batı
segmentindeki yoğun enerji boşalımı söz konusu. Ancak Orta
Marmara’da daha sıkıntılı bir tablo söz konusu. Bu segmentte en son
meydana gelen depremin 1766’da olduğu çeşitli bilim adamları
tarafından kabul edilmektedir. Yaklaşık 250 yılı aşkın süredir
deprem olmamış bir alanda riskin daha fazla olduğunu
söyleyebiliriz. Ayrıca orta segmentte Japonlar ile yaptığımız
çalışmada, sismik hızlarda değişkenlikler, hız kontrasları
görülmüştür. Düşük hıza sahip alanlarda sismik aktivite daha yüksek
ancak sismik aktivitenin düşük olduğu alanlarda sismik hızların
yüksek olduğunu gördük. Eldeki verilere göre Silivri açıklarından
Büyükçekmece’ye doğru uzanan orta segmentin gelecekte meydana
gelebilecek depremler için aday olduğu şeklinde yorumlanabilir. Hız
kontrasları olası kırılmanın olacağı yerleri gösteriyor. Yalova
açıklarından Prens Adaları’nın önünden doğru uzanan parçadaki
çalışmaları henüz tamamlamış değiliz.
Şimdiye kadar elde ettiğimiz verilere göre yüksek anomalilerinin görüldüğü orta segment (Silivri-Kumburgaz-Büyükçekmece) açıkları.
Olası kırılmanın beklendiği alan olarak öne çıkıyor.”
"Büyüklüğü 7’nin üzerinde olacak"
Kandilli
Enstitüsü’nün Türkiye genelinde 450 istasyon üzerinden 7/24 saat
veri topladığını anlatan Prof. Dr. Haluk Özener, İstanbul’un bir
bütün halinde ele alınarak kentsel dönüşümle depreme hazırlanması
hatta gerekirse belli bölgelerde transfer alanları yaratılarak,
dönüşümün gerçekleştirilmesi doğru olacağını ifade etti. Kuzey
Anadolu Fay’ı üzerindeki depremlerin 1939 Erzincan depreminden
sonra Batı’ya doğru göç ettiğini belirten Prof. Özener, şunları
dedi:
Başta İstanbul’u etkileyecek Marmara Depremi’nin büyüklüğü 7’nin üzerinde olacak. Tarih veremiyoruz. Bu aşamada yapılabilecek tek şey deprem zararlarını azaltmak.
"Bu tek parçalı bir kırık olabileceği gibi birden fazla kırılmayı da içinde barındırabilir. Marmara Denizi’nin altından geçen tek bir fay parçası yok. Birçok ve birbirinden farklı kırık parçaları söz konusu. Her bir kırık parçası kendine has özellikler barındırıyor. Batı segmentinde daha derinde depremler olurken, orta segmentte depremler daha sığ gerçekleşiyor. Ancak ‘Orta segment’in belli yerlerinde ise hiç deprem aktivitesi görülmemektedir. Tüm bu yorumlar elde edilen verilerin analizine dayalı olarak yapılıyor.”