İstanbul Dubaileştirilmemeli
Abone olŞehir Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Recep Bozlağan, İstanbul’da bilinçsizce yapılan yapıları eleştirerek, “İstanbul binalar mezarlığına dönüştür...
Şehir Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Recep Bozlağan, İstanbul’da
bilinçsizce yapılan yapıları eleştirerek, “İstanbul binalar
mezarlığına dönüştürülerek Dubaileştirilmemeli, insan yüzlü bir
şehir hâline getirilerek Dersaadetleştirilmeli” dedi.
Şehir Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Recep Bozlağan, İstanbul’da inşa
edilen yapıları İstanbul’un tarihi ve kültürel kimliği ile
ilişkilendirerek değerlendirdi. Son zamanlarda yapılan bilinçsizce
yapıların İstanbul’un kimliğine zarar verdiğini belirten Bozlağan,
“İstanbul azman bir şehre dönüştü. Bilinçsizce inşa edilen her
yapı, sadece bir estetik garabet değil, aynı zamanda şehrin eşsiz
kültür mirasına, tarihi değerlerine ve siluetine vurulmuş bir
darbedir. İstanbul binalar mezarlığına dönüştürülerek
Dubaileştirilmemeli, insan yüzlü bir şehir hâline getirilerek
Dersaadetleştirilmeli” dedi.
Aynı zamanda İstanbul araştırmaları Bilim Dalı Başkanı olan Marmara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep
Bozlağan, “Şehirlerimizdeki yapılaşma çılgınlığını gördükçe
ürperiyorum. İstanbul’da başlayan kule çılgınlığı birçok Anadolu
şehrini de sarmakta. Şehirler âdeta bina yarışına girmiş vaziyette.
Ülke topraklarının en az 300 milyon insana yetecek büyüklükte
olduğu bilinen bir gerçek. Toprağın başlıca rant kaynağına
dönüşmesine acilen engel olunmalı” şeklinde konuştu.
“İSTANBUL’A TEPEDEN BAKMAYALIM”
Prof. Dr. Bozlağan, kentsel dönüşüm hamlesinin başlatıldığı bu
dönemde insan tabiatına uygun yapıların inşa edilmesi gerektiğini
belirterek, “İstanbul kocaman bir sanayi şehrinden azman bir
ticaret şehrine evrilirken, şehrin yalnızca mekânsal değil, sosyal,
ekonomik ve kültürel dönüşümünü başlatacak kapsamlı bir eylem
planının uygulanması gerekiyor. Bölük pörçük projelerden
vazgeçilmeli. Noktasal çözümler kalıcı çözümler değildir. Elimizi
vicdanımıza koyup bir defa daha düşünelim. İstanbul’a kibir dolu
bakışları, tepeden inmeci yaklaşımları bir kenara bırakalım”
dedi.
“Yedi tepe ile özdeşleşen İstanbul, hiç kimsenin tepe tepe
kullanacağı bir mekân değildir” diyen Bozlağan, “İnsan fıtratına
uymayan yüksek binalardan vazgeçelim, parayı ve teknik çözümleri
mutlak ‘kurtarıcı’ olarak görmeyelim. İnsan yüzlü şehirler kuralım.
İnsan yüzlü şehirler şimdi inşa edilmeyecekse ne zaman inşa
edilecek? Bu kadar güçlü bir iktidar Türkiye’ye bir daha zor gelir.
Gelse bile medeniyet tasavvurumuzun bilincinde olmayabilir” diye
konuştu.
“İSTANBUL’U RUHSUZ BETON BLOKLARA TESLİM ETMEYELİM”
İstanbul’un geniş bir kültürel zenginliğe sahip olduğunu da
belirten Prof. Dr. Recep Bozlağan, şunları söyledi:
“İstanbul’un ne Paris, ne Dubai, ne Şanghay ne de New York ile
kıyaslanmayacak kadar derin bir tarihi geçmişi var. Ne Moskova, ne
Londra, ne Pekin ne de Roma ile kıyaslanmayacak kadar zengin mimari
mirasımız var. Ne Viyana, ne Berlin, ne St. Petersburg ne de Rio
ile kıyaslanmayacak kadar geniş kültürel zenginliğimiz var. Ne
doğudaki ne de batıdaki herhangi bir şehir ile kıyaslanmayacak
kadar engin medeniyet birikimimiz var. Hoca Ahmet Yesevîler’in,
Mevlânâlar’ın, Yunus Emreler’in, Hacı Bektaş Veliler’in ilmek ilmek
dokuduğu, göz nuru, alın teri döktüğü, insanı baş tacı eden varlık
tasavvurumuz var. Mimar Sinan’ın, Sedefkâr Mehmet Ağa’nın, Sedat
Hakkı Eldem’in, Turgut Cansever’in inşa ettiği zevk-i selimimiz
var. O halde İstanbul’u tüketmeyelim. İstanbul’u ruhsuz beton
bloklara teslim etmeyelim. Hiçbir estetik kaygı gütmeden inşaat
yarışına girmek, tarihin kutlu emaneti olan İstanbul’a karşı en
büyük kötülüktür. Yap-satçıların tamamı müstakil evlerde otururken,
halkı yüksek binalara tıkıştıran projelerine engel olalım.”
(İHA)