İsrail önümüzde diz çöktü
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dış politikadaki hamleleriyle İsrail'e diz çöktürdüklerini iddia etti...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bakanlığının 2012 bütçesi
üzerine yönelik eleştirilere kürsüden cevap verdi. Hedefinde Fransa
ve İsrail vardı.
Mavi Marmara krizi nedeniyle İsrail ile yaşanan gerilime değinen
Davutoğlu, ABD'nin vesayetinde olmadıklarını iddia etti:
''Geçen yıl New York'ta İran'a yönelik ambargolara karşı
gür bir sesle hayır derken ne kadar bağımsız hareket ettiysek,
bugün Ortadoğu'da da aynı şekilde bağımsız hareket
ediyoruz."
Muhalefetin kendilerini ''eksen kayması'' ile suçladığını ifade
eden Davutoğlu, ''O gün ne kadar bağımsız davrandıysak bugün de o
kadar bağımsız davranıyoruz. Hiç bir zaman zulme sessiz kalmadık''
diye konuştu.
İSRAİL ÖNÜMÜZDE DİZ ÇÖKTÜ
Davutoğlu, İsrail'i yalnızlaştıranın da Türkiye'nin politikaları
olduğunu belirterek, ''İsrail'i bölgede, önümüzde diz
çöktüren de bizim politikalarımızdır. Otoriter ve baskıcı
rejimlerin yanında değil, demokrasi isteyen insanların yanında yer
aldık. Bunu da özellikle sosyal demokratlara atfediyorum''
dedi.
MUHTEŞEM TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜNÜ GÖRÜN
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Libya'da Türk Bayrağı ile
karşılandığını belirten Davutoğlu, ''Gidin, Trablusgarb'a
Türk'ün muhteşem dönüşünü görün'' diye konuştu.
Davutoğlu, sıfır politikasını geçen yıl hayalperestlik olarak
değerlendirenlerin bugün buna sahip çıktıklarını vurguladı.
''Komşularla sıfır sorun politikasını kararlı bir şekilde
uygulamaya devam ettiklerini'' kaydeden Davutoğlu, ''Ama bir
komşumuz halkına zulmederse ona karşı çıkarız'' dedi.
İran Dışişleri Bakanı Salihi'nin açıklamasını okuyan Davutoğlu,
Türkiye'nin İran'la dostluğunun ezeli olduğunu söyledi. AK Parti'li
milletvekilleri Davutoğlu'nun konuşmasını yoğun bir şekilde
alkışlarken, muhalefet partisi milletvekilleri tepki gösterdi.
ORTAÇAĞ ZİHNİYETİ
Soykırım ididalarının reddedenlere para ve hapis cezası öngören yasa çıkartmaya hazırlanan Fransız meclisine yüklendi:
Dogmalara karşı verilen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin timsali haline gelen Fransız devriminin mirasını devralan Fransız Meclisine seslenmek istiyorum: 'Sizin görüşlerinize katılmıyorum ama bu görüşlerinizi savunma hakkınızı sonuna kadar savunacağım' diyen Voltaire Fransa'sının Meclisine seslenmek istiyorum: Bu yapılmak istenen tarihi anlamak konusunda yeni bir dogma inşa etmektir, alternatif düşünceleri yasaklamaktır. Bu, ortaçağ zihniyetidir; bu ortaçağ zihniyetinin Fransa'da yaşanması Avrupa için en büyük tehlikedir. Fransa kendisini Avrupa Birliğinin aydınlanmasının merkezi addeder. Eğer böyle bir kanun yasalaşırsa, Avrupa'da ortaçağ zihniyetinin gelişinin öncüsü de Fransa olacaktır. Özgür tartışma ortamını bertaraf etmeye, düşünce ve ifade özgürlüğüne set vurmaya, dogmatik bir yasa yoluyla tarihi susturmaya yönelik bu girişimlerle, Fransa'nın temsil ettiği değerler çiğnenmektedir."
AKP'de kaos ülkeye zarar verir diyen Bahçeli de Davutoğlu'nun
gündemindeydi:
BAHÇELİ'NİN DEĞERLENDİRMESİ
''Sayın Bahçeli devlet adamı olgunluğuyla, içinden geçilen bu
kritik dönemde tek başına iktidara gelen AK Parti'de yaşanacak bir
kaosun ülkeye büyük zarar vereceğini belirtti. Güçlü bir AK Parti,
Türkiye'de istikrarın, gücün ve geleceğin teminatıdır. AK Parti'nin
kaderi ile Türkiye'nin kaderi artık iç içe geçmiştir. Güçlü bir AK
Parti iktidarı Türkiye'nin geleceğinin teminatıdır. Bunun
olabilmesi için değerlerinizin sağlam, coğrafi ve tarih zemininizin
güçlü ve derinlikli olması lazım. AK Parti kadroları milletimizin
iradesinin asırlardır süren ideallerinin, değerlerinin gerçek
temsilcileridir''
Davutoğlu, Bahçeli'nin sadece tek bir tespitine katılamayacağını
ifade ederek, ''AK Parti'de ne bugün ne de yarın, hiç bir
zaman kaos olmayacak. Sayın Bahçeli müsterih olsunlar. Hakkın ve
halkın rızası için yola çıkmış AK Parti kadroları hiç bir fitneye,
kaosa izin vermeyecektir'' dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, gelecek dönemde Türkiye'nin dış
politikasını ilgilendirecek ikinci büyük alanın, Ortadoğu'da baş
gösteren halk hareketlerinin yol açtığı büyük siyasi dönüşüm
olacağını ifade ederek, şunları söyledi:
"Önümüzde 3 seçenek vardı: Birisi statükoyu desteklemek ve
kendi halkına karşı acımasızca şiddet uygulayanlarla hiç bir şey
olmamış gibi ilişkileri devam ettirmekti. Biz bu seçeneği hiç bir
zaman makul bulmadık. Bu seçeneği savunanlara ve bizi Suriye'de,
Arap uyanışı sürecinde yaşananlara müdahil olmak ve taraf tutmakla
eleştirenlere soruyorum: Ortadoğu'da yüzyıllarca beraber
yaşadığımız kardeşlerimiz, tarihdaşlarımız onurlu bir yaşam için
baskıcı dikta rejimlerine başkaldırırken, gözlerimiz önünde
demokrasi mücadelesi verirken, Türkiye sizce kimin yanında yer
almalıydı? Suriye'nin bir çok şehrinde, her gün onlarca
sivil öldürülürken, insanlar sorgusuz sualsiz evlerinden alınırken
gözlerimizi yummamız, sırtımızı dönmemiz mi gerekiyordu? Bizim gibi
seçme ve seçilme hakkı talep edenlere karşı statükoyu mu
desteklemeliydik? Türkiye'nin kendi demokrasi tecrübesi ve duruşu,
böylesine ilkesiz bir politikaya izin vermezdi. Biz 'bekle gör'
politikası izlemedik ve izlemeyeceğiz. Bu bölgenin kaderini bölge
dışı aktörlere teslim etmeyeceğiz.''