Gençliğimiz öylesine masivaya dalmış ki, haz veren çamur
batağının sarhoşluğundan kendimize gelemiyoruz.
Kirli denklemlerle haçlı ittifakının ve Yahudi birliğinin
geleceğimiz için tuzaklar kurduğunun farkında bile değiliz. Sadece
haz bataklığının görüntüsünde yer alan sosyal medya üzerinde sözüm
ona birkaç cümle salvosu ile meseleyi hallettiğimizi sanıyoruz.
Unutmayalım ki sosyal medya bataklığı da onların
kontrolünde.
Aşağımızda ne dolaplar dönüyor düşünmeye bile vaktimiz yok.
Payandası olduğumuz siyasetin atamaları ve seçim
stratejileri ile uğraşıyoruz. Bir sonraki seçim çalışmaları için
şimdiden bölgemizde hangi çalışmaları yapabiliriz bunun
derdindeyiz.
Evet, gençliğimiz maalesef siyasete payanda olmuş durumda. Bizim
için öylesine önemli işler ki bunlar dava ya da vatanın bekasını
düşünmeye vakit bırakmıyor.
Oysa uzun zamandır sınırlarımızda hatta içimizde, doğumuzda
haçlılar ve İsrail gün be gün zemin işliyorlar.
Sınırımızda ve hemen altında yaşayan bütün etnik gruplar
silahlandırılıyorlar.
Kirli denklemler yapılıyor ve prematüre bebek
doğurulmaya çalışılıyor.
Bir hocamın dersine katıldığımda; Endülüs Devletinin içinde
kirli denklemlerle nasıl iç savaşlar çıkartıldığını ve Müslüman
halkın göçe zorlandığını dinlemiştim. Bu iç savaşlar ve
yoğun göçler neticesinde İslam Devleti olan Endülüs parçalanarak
İspanya diye bir Hristiyan devletine dönüştürüldü.
Aynı şekilde Suriye kirli zihinlerin kirli denklemlerine muhatap
durumda ve hemen yanı başımızda.
Özellikle güçsüz ve Müslüman halk göçe zorlanıyor. Ülkenin içi
boşaltılıyor. Terk etmeyenler ise katlediliyor.
Dersine katıldığım hocamın zikrettiği gibi kanaatim o ki;
Suriye’den iki ya da üç devlet-devletcik türetilecek.
Suriye prematüre bebek olarak hayatına devam edecek ama
hemen sınırımızda yeni bir İspanya modelinin zemini
işlenecek-işleniyor.
Nur topu gibi Hristiyan bir devlet komşumuz
doğacak.
Çok uzak değil bu emin olun. Yakın zamanda manifestosu ufak ufak
sosyal medya üzerinden coğrafyanın algısına sunulacaktır.
Endülüs’ün hem dini elinden gitti hem de devleti. Bakalım Suriye
nasıl bir Hristiyan devlet kimliğine bürünecek.
Bir düşünelim jeopolitik konumumuzu. Sınırlarımızın büyük
çoğunluğu etnik yapıların ellerinde dinleri değişiyor. Neredeyse
Müslüman kimliği olan komşumuz kalmayacak sınırlarımızda.
Suriye prematüre hale getirilirken bütün Dünya, Yahudilerin
emelleri doğrultusunda köklü bir politikanın ürünlerini
yetiştiriyorlar. Sınırlarımıza sürekli kuvvet yığıyorlar.
Ama biz daha mühim işler ile meşgulüz! Başkanlık sistemi olmalı
mı? Olursa hangi modelde olmalı? Bu konuda halkı nasıl
bilinçlendiririz?
Her bir yanımızda tehlikeler varmış bunlarla oyalanacak vaktimiz
bile yok!
Hem konforlu ve lüks salonların, bütün şatafat ve
güzellikleri ile bize sunulan yapmacık statülerin yanında Suriye,
Mısır, Gazze, Irak gibi konuların ne ehemmiyeti var
ki!
Allah insanın içine iki kalp koymamıştır. Hem siyasete payanda
olup hem de dava ruhu müteyakkız hale getirilemez.
Elbette siyaseti takip edeceğiz ama payanda olmaksızın. Elbette
içinde dahi olacağız ama konforuna yenik düşmeksizin.
Aksiyonumuz her daim olmalı lakin sadece siyaset için değil,
vatan için, din için, Allah için aksiyon ruhlu gençler
olmalıyız.
Hemen yanı başımızda etkin bir Hristiyan devleti olacak.
Kendimize yüklemeler yaparak göğüs gerebileceğimiz ya da etkince
cevaplar verebileceğimiz bilinç ve bilgimiz olmalı.
Sınırımızda oluşacak komşumuz yeni İspanya modelinin
muhatabı ve düşmanı biz gençler olacağız bunu asla
unutmayalım.