İslam düşmanlarına seslendi!
Abone olBaşbakan Erdoğan, "Bütün ülkeler nasıl ki antisemitizmi bir insanlık suçu olarak kabul ediyorsa, İslam'a fobiyi de bir insanlık suçu gibi görmeliler" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bütün ülkeler nasıl ki
antisemitizmi bir insanlık suçu olarak kabul ediyorsa, İslam'a
fobiyi, yani İslam karşıtlığını da bir insanlık suçu olarak kabul
etmesi gerektiğini söyledi. 11 Eylül terör eyleminden sonra dünyada
bir İslam karşıtlığı başladığını belirten Başbakan Erdoğan, "Bu çok
yanlış bir şey. Bu farklı yerlere doğru dünyayı götürür. Terörü
körükleyen budur. Öyleyse bunun karşısında tüm insanlık olarak hep
beraber durmalıyız ve hiçbir zaman kalkıp insanların kutsallarına
saldırmamalıyız" dedi. Bazı açılış ve temel atma törenlerine
katılmak üzere Mersin'e gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kültür
ve Turizm Bakanı Atilla Koç ve eşi Emine Erdoğan ile birlikte
Hilton Oteli'nde partisi tarafından düzenlenen yemeğe katıldı.
Yemekte partililerine hitap eden Erdoğan, AK Parti öncesi siyasetin
bir kavga ve çatışma alanı iken AK Parti iktidarı döneminde adeta
bir fikir ve düşünce zeminine oturtulduğunu söyledi. "Siyaset
yapmayı slogan atmakla aynı şey zannedenlerin devri tamamlanmıştır"
diyen Erdoğan, " Siyaset düşüncedir, toplumun iradesini,
taleplerini temsil etmektir. Bugün siyaseti geçmişin o
tortularından, kinlerinden, öfke ve nefret tohumlarından bir an
önce arındırmak için bütün AK Parti'lilerin yüreklerini siyasete
daha çok katmasını istiyorum" diye konuştu. Türkiye'nin bugüne
kadar olanın çok ötesinde olduğunu, dünyanın her bölgesi, her
ülkesi ile artık dış politikada eşit ilişkiler kurduğunu dile
getiren Erdoğan, "40 yıldır kapısını çaldığı Avrupa Birliği hedefi
artık gerçekleşme yolunda, müzakere masasına oturtulmuş vaziyette.
Türkiye, dünyanın gündemine gücüyle, potansiyeliyle, imkanlarıyla
geliyor. Düne kadar AB tek taraflı talepken, bugün Türkiye'nin AB
üyeliği, AB'nin geleceği içinde olmazsa olmaz bir şart, bir
gereklilik olarak dünyanın gündemindedir. Son günlerdeki olaylar da
Türkiye'nin bu iş için ne kadar gerekli olduğunu ortaya koyuyor.
Birilerinin medeniyetler çatışması diye yola koyulduğu dönemde,
eğer medeniyetler ittifakı gerçekleşecekse, medeniyetler
ittifakının olmazsa olmazı Türkiye'nin onun içinde yer almasıdır"
şeklinde konuştu. Türkiye'yi 3 yıl içinde 30-40 yıllık
tartışmalardan çıkardıklarını, halkın iradesini temsil eden
iktidarın ülkesinin gücünü halkına hissettirdiğini belirten
Başbakan Erdoğan, kendilerinden önceki dönemde 22 bankanın fona
devredildiğini, bunun maliyetinin ülkeye 50 milyar dolar olduğunu
hatırlattı. Erdoğan, kendi iktidarları dönemindi hiçbir bankanın
fona devredilmediğini, devlet bankalarının da kar eder duruma
geldiğini söyledi. Türkiye ekonomisindeki iyileşmesinin karşı
tarafa da güven verdiğini dile getiren Erdoğan, "Bu ülkede güven
var, istikrar var, sağlam bir zemin var. Sermaye gittiği yerde
güven arıyor. Yalpalayan bir ülke, yalpalayanların olduğu bir
siyaset istemiyor. Bizler bu başarıları milletimizin başarısı
olarak görüyoruz" dedi. "11 EYLÜL TERÖR EYLEMİNDEN SONRA DÜNYADA
İSLAM KARŞITLIĞI BAŞLADI" "Muhalefetin mantığı, çamur at tutmasa da
iz bırakır. Ama güneş balçıkla sıvanmaz. İstedikleri kadar
konuşsunlar. Biz yolumuza devam edeceğiz. Çok koşmamız lazım" diyen
Başbakan Erdoğan, sosyal yardım fonlarını da güçlendirerek, 1.5
milyon aileye ücretsiz kömür yardımında bulunduklarını dile
getirdi. Fakire, fukaraya maaş bağladıklarını, "Haydi Kızlar Okula"
kampanyası ile 700 bin yoksul öğrencinin okula gitmesini
sağladıklarını belirten Erdoğan, bunun kaynağını da hortumculara
giden paradan sağladıklarını söyledi. Hedeflerinin yoksulun
sayısını azaltmak olduğunu belirten Erdoğan, insanları artık balık
tutacak hale getirmek istediklerini ifade etti. 3 Kasım 2002
tarihinden önce bu ülkede özgürlüklerden dolayı mahkum olanların
olduğunu, hapishanelerin ciddi sayıda dolduğunu, ancak 3 Kasım'dan
sonra Kapenhag siyasi kriterleri konusunda yaptıkları
düzenlemelerle Türkiye'nin özgürlükler ülkesi haline geldiğini
belirten Erdoğan, 1 tek kişinin bu suçlardan kesinleşmiş cezasının
bulunmadığını belirtti. Ancak bunu söylerken özgürlüklerin istismar
edilmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Hayır özgürlükler
istismar edilmemelidir, bir karikatüristin ettiği gibi. Aslında
Danimarka'nın başbakanına bundan 3-4 ay önce ziyaretimde
söylemiştim. Yanlış yapıyorsunuz demiştim. Tutturmuşlar fikir
özgürlüğü fikir özgürlüğü. Bunun fikir özgürlüğü ile alakası yok.
Bizde basın özgürlüğünden yanayız. Ama sınırsız bir basın özgürlüğü
olamaz. Siz bir başkasının özgürlük alanına girmek suretiyle
eleştiri özgürlüğünüzü hakaret özgürlüğüne dönüştüremezsiniz.
Nitekim burada yapılan budur, hakarettir, eleştiri değildir. Kaldı
ki, insanların kutsalları vardır Her şey bitti de bu mu kaldı?
Bunun eleştiri ile falan alakası yok. Bizim tüm semavi dinlerin
peygamberlerine sevgimiz sonsuzdur. Tüm peygamberleri severiz,
bizim peygamberimizi sevdiğimiz gibi. Bizler barış dininin
mensuplarıyız. Kaldı ki, biz bu hakaretleri de yok farz edecek
kadar geniş bir iklim içerisinde oluşmuş bir medeniyetin
mensuplarıyız. Bizim peygamberimizde bu hoşgörü de vardı. Her gün
kapısının önüne çöpleri atanın bir gün gelip atmadığında, hemen
gidip kapısını çalıp, 'Her gün ziyaretime geliyordunuz bugün
gelmediniz, acaba bir şey mi oldu?' diyecek kadar bu işin
inceliğini yakalamış bir peygamberin ümmetiyiz" diye konuştu. Yakıp
yıkmanın da kesinlikle yanlış olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan,
"Biz demokrasi içerisinde hakkımız neyse o hakkımızı kullanırız.
Onun için bakın medeniyetler ittifakı içerisinde olan 2 lider
olarak, İspanya Başbakanı ile birlikte bizler bir deklarasyon
yayınladık. Bunu medeniyetler ittifakı içinde görüşüyoruz. Ayrıca
gerek Avrupa gerek diğer ülke liderlerine birer mektup gönderdik.
Bütün ülkeler nasıl ki antisemtizmi bir insanlık suçu olarak kabul
ediyorsa, İslam'a fobiyi, yani İslam karşıtlığını da bir insanlık
suçu olarak kabul etmeliyiz. Maalesef 11 Eylül ter Erdoğan, "Bu
ülkede güven var, istikrar var, sağlam ör eyleminden sonra dünyada
bir İslam karşıtlığı başladı. Çok yanlış bir şey. Bu farklı yerlere
doğru dünyayı götürür. Terörü körükleyen budur. Öyleyse bunun
karşısında tüm insanlık olarak hep beraber durmalıyız ve hiçbir
zaman kalkıp insanların kutsallarına saldırmamalıyız" şeklinde
konuştu.