İşkence davasında 14 yıllık ayıp
Abone olSanık avukatlarının ek süre istemesine tepki gösteren müdahil avukatları '14 yıldır nerdesiniz, bu süre yeterli' dedi.
Radikal Gazetesi'nin haberine göre, Altunbaş davasında her
zamanki 'uzatma' senaryoları öne çıktı. Gıyabi tutuklular dahil
gelen sanık olmadı. Dava 12 Mart'a kaldı. Üniversite öğrencisi
Birtan Altunbaş'ı gözaltında işkenceyle öldürmekten yargılanan
polislerin davasında gıyabi tutuklu iki polis ile adreslerinde bir
türlü bulunamadıkları için tebligat yapılamayan sekiz polis
duruşmaya yine katılmadı. Bazı sanık polislerin savunmalarının bir
türlü alınamaması nedeniyle sürüncemeye giren davada, sanık
avukatlarının davayla ilgili yayın yasağı konulması talebi
mahkemece reddedildi. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam
edilen davada, kendisine bir türlü tebligat yapılamaması üzerine
bir önceki duruşmadan sonra gazetecilere 'Bu duruşmaya katılacağım'
diyen emekli başkomiser İbrahim Dedeoğlu yine gelmedi. Dedeoğlu'nu
yeni avukatı Ahmet Özçiçek temsil etti. Sanıklardan Hasan Cavit
Orhan'ın avukatları Mehmet Emin Bağcı ile Sadi Çaylı ve gıyabi
tutuklu Süleyman Sinkil'in avukatı Mehmet Ener'in hazır bulunduğu
duruşmaları, ABD Büyükelçiliği Siyasi İşler Bürosu görevlisi Philip
W. Kaplan ile Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH)
temsilcisi Elsa Le Pennec de izledi. Raporlar 'işkence' diyor
Mahkeme Başkanı Ziya Ünal, sanık Dedeoğlu'na tebligat yapıldığını
bildirdikten sonra sözü esas hakkındaki iddialarını bildirmeleri
için müdahil avukatlara verdi. Avukat Oya Aydın, Adli Tıp Kurumu ve
Türk Tabipleri Birliği raporları ile tanık anlatımlarında,
Altınbaş'ın işkence yapılarak öldürüldüğünün sabit olduğunu
belirterek, sanıkların cezalandırılmasını ve iyi hal indirimi
yapılmamasını istedi. Savcı Şemsettin Yeşil ise daha önceki esas
hakkındaki mütalaasını yineledi. Altunbaş'ı yakalama ekibinde yer
alan dört polis hakkında beraat isteyen savcı, sorgulama ekibindeki
polisler İbrahim Dedeoğlu, Sadi Çaylı, Süleyman Sinkil ve Hasan
Cavit Orhan hakkında TCK'nın 'işkence' suçunu düzenleyen 243/2. ve
'kastı aşan adam öldürme' hükmünü içeren 452/1 maddesi uyarınca
ceza verilmesini istedi. Ancak savcı, 'suçun iki ya da daha çok
kişi tarafından yapılması ve failin belli olmaması' nedeniyle
indirim uygulanarak sanıkların 8'er yıla kadar hapse mahkûm
edilmelerini istedi. Sanık Orhan'ın avukatı Mehmet Emin Bağcı, ABD
Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e
gönderdiği mektubu eleştirdi. Bağcı, "ABD, önce dünyada akıttığı
kanın hesabını versin. Mahkemelere müdahale etmesinler, kendi
işlerine baksınlar" diye konuştu. Müvekkilinin hayatının tehlikede
olduğunu öne süren Bağcı, yayınlara yasak konulmasını istedi. Diğer
sanık avukatları da sansür istemine katıldı. Duruşma savcısı,
sansür istemine katılmadı. Mahkeme Başkanı Ünal da, 'yayınların
haber niteliği taşıdığı' değerlendirmesini yaparak bu talebi
reddetti. Sanık avukatları, dosyayı yeni aldıklarını, kendilerine
süre verilmesini istedi. Mahkeme heyeti de bir hafta süre verip
duruşmayı 12 Mart'a bıraktı. Sanık avukatları bunun yerine nisan
ayına duruşma verilmesini isteyince, müdahil avukatlarından Ender
Büyükçulha, "14 yıldır nerdesiniz, bu süre yeterli" sözüyle tepki
gösterdi. Mahkeme, tartışmalar üzerine duruşmayı 18 Mart'a aldı. Bu
davanın ardından, aynı olayla ilgili dosyaları ayrılan polis
memurları gıyabi tutuklu Ahmet Baştan ve Naip Kılıç'ın yargılandığı
dava da görüşülerek ertelendi. Çiçek: Dava artık biter Bu arada
Altunbaş davası, aynı saatlerde adliyede bulunan Adalet Bakanı
Cemil Çiçek'e soruldu. Çiçek, işkence davalarının görülmesinin
hızlandırıldığını savundu, gıyabi tutuklu sanığı mahkemeye
getirmenin ise Emniyet'in görevi olduğunu anlattı. Çiçek,
Emniyet-yargı gibi ihtilafları gündeme getirmenin dışında, davanın
bir an önce sonuçlanmasının önemine değinerek savcının esas
hakkındaki görüşünü bildirdiğini, davanın kısa sürede biteceğini
söyledi.